Taliban Afganistan'ı yönetebilecek mi?
Taliban Afganistan''da yönetimini ele geçirmiştir. Şimdiki durum ikinci denemesidir. 1996-2001 arasındaki 5 yıllık dönemde bu işi başaramadığı, yönetim anlayışının bir ülkeyi kalıcı olarak yönetmeye uygun olmadığı görülmüştür.
Yönetim için hazırlık yaptıklarını ifade etseler de, cehaletin ön planda olduğu bir yaşam tarzı ve katı şeriat uygulamasının, son 20 yılda biraz nefes almış toplumda süreklilik yaratamayacağı bilinmelidir.
Şimdi ortamı yumuşatmak için değiştiklerini söylemekte, şiddet uygulamamaya özen göstermektedirler. Ancak bunu, kendi halkını ve tanınma ümidiyle uluslararası ortamı kandırmak için yaptıkları bilinmelidir. Sonradan aslına dönmeleri kaçınılmazdır.
Batı''nın ihtiyatlı ilişki arayışları
Bu gerçekler bilinmekle birlikte, ülke ve kurumlar yine de Taliban yönetimiyle bir şekilde iletişim kurma arayışındadır. Yönetimi tanımaktan ziyade, diyalog kurma girişimindedir.
İletişim kurma ihtiyacının sebepleri; göçmen akımından kurtulmak, bölgedeki terörün kendilerine yönelmesinden korunmak, insani yardım ve Taliban''la diyalogda birbirlerini kollayarak geri kalmamak şeklinde sıralanabilir.
ABD''nin, Afganistan''da artması beklenen, ülke dışına taşarak kendisine kadar uzanma tehlikesi olan IŞİD terörüne karşı mücadelede Taliban''ı kullanmayı planladığı anlaşılmıştır. Ayrıca çekilme esnasında ölen 13 askerinin intikamını alma ve Afganistan''daki başarısızlık/yenilgi algısını da hafifletme düşüncesindedir.
Diğer taraftan dondurduğu 9 milyar dolar, IMF ve Dünya Bankası kozlarını kullanarak Taliban''ı ekonomik yönden de kontrole alma niyetindedir. Böylece meydanı tamamen Çin''e bırakmamayı hesaplamaktadır.
Asya tarafı ilişki kurmaya daha yakın
Taliban''ın Çin''den, ülkenin imarı, ticaretin canlanması, doğal kaynakların işletilmesi ve dünya pazarına açılmasına ilişkin beklentisi yüksektir. Çin''in de buna istekli olduğu görülmektedir.
Rusya ise, ABD''nin çekilmesinden memnundur. Afganistan''da kapsamlı bir hükümet kurulmasından yanadır. Çin''i de dengelemek istemektedir.
Pakistan''ın da Taliban''la yakın ilişkisini devam ettireceği ve onun üzerindeki etkisini sürdüreceği anlaşılmaktadır.
Türkiye oyun içinde kalmak istiyor
Türkiye, durum değişince, bu sefer Kabil Hava Alanı''nın güvenliği ve işletilmesini, Taliban''la anlaşarak üslenmeye talip olmuştur. Bu konu da Taliban''ın da isteği doğrultusunda Katar''la birlikte çalışmaktadır. ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya, Türkiye''nin bu girişimini desteklemekte, diğer bir deyimle, hazır talibi varken, ateşi maşayla tutmayı tercih etmektedir.
Türkiye bu yolla, Taliban''a değil, Afgan halkına yardımcı olmayı ve Batı''nın gönüllü olmadığı bir girişimi üslenerek prim yapıp, Batı''yla ilişkilerinin düzelmesine katkı sağlamayı hesaplamaktadır.
Türkiye ayrıca, gelen göçmenleri geri göndermeyi düşündüğünü de açıklamıştır. Bunu Taliban''ı resmen tanımadan sadece diyalogla yapma niyetinde olduğu, Türk yetkililerin beyanlarından anlaşılmaktadır. Ancak Taliban''dan kaçanın, Taliban yönetimine iadesinin neredeyse imkânsız olduğu hesaba katılmalıdır.
Bir önemli nokta da BBC''nin yaptığı çarpıcı yorumdur. Yorumdaki "Afganistan''daki belirsizlik sebebiyle Taliban''ın küresel ölçekte yalnız kalacağı, Taliban liderliğindeki Afganistan''ın dünya ile bağını Katar ve Türkiye''nin sağlayacağı, bu durumda Türkiye''nin itibar riskiyle karşı karşıya geleceği" ifadesi dikkat çekicidir.
***
Afganistan''da yekpare bir Taliban yoktur. Radikal İslamcı Pakistan Taliban''ıyla Afgan Taliban''ının anlaşmazlığa düşebileceği, muhaliflerin yönetimle çatışma içine girebileceği, aşırı şeriatın ülkede bezginlik yaratabileceği, terörün ortam bulup artabileceği, ülkenin yeniden bir kaosa sürüklenebileceği, dolayısıyla Afganistan''da istikrarlı bir yönetimim sürdürülebilir olamayacağı dikkate alınmalıdır.
Taliban, yeni Afgan hükümetinin tanıtımı seremonisine Türkiye, Çin, Rusya, İran, Pakistan ve Katar''ı davet etmiştir. Türkiye laik, demokratik, çağdaş, insan haklarını gözeten bir hukuk devletidir. İtibarını zedeleyecek eylemler içinde olmamalıdır.
Türkiye, bu özelliklerinden dolayı diğer Müslüman ülkelerden farklı ve özel bir yere sahiptir. Bu bilinçle hareket etmeli, çağdaşlıktan ödün verilmemelidir.