Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Adnan İSLAMOĞULLARI
Adnan İSLAMOĞULLARI

"Talât Paşa Sınır Kapısı..."

Almanya yenildiğinde biz de yenilmiştik ya, Almanya 'Ermeni Soykırımı' yasasını parlamentosunda kabul ettiğinde biz de kabul etmiş sayılır mıyız acaba?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Alman Parlamentosu'nda kabul edilen yasayla ilgili fırtına koparıyor...

Oysa Başbakanlığı döneminde Ermenilerin acılarını anlamaya çalışan(!) ve Ermenilere 'tâziye' mesajı yollayan kendisiydi...

Kendisine âşık olduğunu yazan bir yazar 'Ermenilere tazminat ödeyelim' diyordu...

Kendi medyası Ermeni güzellemelerinden geçilmiyordu...

Birkaç yıl evvel de Sarkozy denilen bir delinin ardında Cumhurbaşkanı başta olmak üzere Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve hükümet, muhalefet ve medya tümden tecennün edecekti neredeyse.

Yaşı elliye varanların hafızası, Ermeni soy kırımı yasa tasarısının Fransa Parlamentosu'nda oylanmasının sayısız örnekleriyle doludur.

ASALA denen örgüte neredeyse yüz yıldır ev sahipliği yapan Fransa ve Fransız Parlamentosu ne zaman bu tasarıyı meclise sunsa Türkiye'de bir olağanüstü gündem oluşur ve yer yerinden oynar. Hakâretler havada uçuşur, ilgili ülke mallarına boykot hemen gündeme gelir ve tabii ki bu meselenin bizim açımızdan olmazsa olmaz maddesi, Fransa'ya Cezayir hatırlatmalarıdır...

Türkiye, bu yasa tasarısının gündeme gelmesiyle birlikte soğukkanlılığını kaybeder, ağırlığını kaybeder, büyüklüğünü unutur ve anlamsız ve beyhûde savunmalar geliştirir. Ermeni soy kırımı iddialarını çürütmek için her kafadan ses çıkar, aslında soykırım yapmadığımızı dünyaya çok iyi anlatmamız gerektiği ve bu konuda lobi eksiğimize dair ahkâmlar kesilir, tarihçiler ekran ekran dolaşır ve Ermenilerin Osmanlı'yı nasıl arkadan vurdukları ve ihânet ettiklerini anlatırlar, kameralar tarihçilerin yanlarında getirdikleri Osmanlı askerlerinin cesetlerinin fotoğraflarına zoom yaparlar...

Ve bir süre gündemden düşer mesele, herkes kendi yoluna gider...

***

Kafasına çuval geçirilen asker sanki bizim askerimiz değildir, otuz yıldır sınırları kevgire dönen ülke sanki bizim değildir, artık savaşlarda bile söz konusu olmayan sayıda askeri/polisi/memuru sanki biz PKK teröründe şehit vermemişizdir, sanki Akdeniz'de baskın yiyen ve dokuz vatandaşı öldürülen Mavi Marmara bizim gemimiz değildir, Hocalı katliamı sanki bin yıl evveline aittir!

Sanki bunların hesabı sorulmuş, bunlardan dolayı ülke topluca feverân etmiş, ayaklanmıştır da sıra Alman Parlamentosu'nun alacağı bir karara karşı kamuoyu oluşturulur, ortalık yangın yerine çevrilir...

Alman Parlamentosu Ermeni soy kırımı yasasını onaylasa kaç yazar bizim için, onaylamasa kaç yazar?

Yüzyılın başında Fransız tiyatrolarında oynayan bir piyesi bile fermanla yasaklayan bir devletin devamı olan Türkiye neden bu kadar ilgilenir bu yasayla? Neden bu denli önemser?

Gündeme geldiğinde neden "Alman iç siyasetinin dengeleri ilgi alanımızda değildir ve Alman Parlamentosu'nun kararı bizi bağlayıcı değildir" gibi bir cevap vermez ve gösterdiği abartılı alâka ile Avrupa kamuoyunda bu meseleyi her seferinde canlı tutmak gibi bir abesle iştigal eder?

Merkel'in peşine takılıp fırtına koparmak "dış politika" mıdır?

Osmanlı İmparatorluğu'nun yüzyıllarca en itibarlı azınlığı olarak imparatorluğun imtiyazlı sınıflarından olmuş ve Osmanlı topraklarında refah içinde yaşamış, Sarayın mimarı olmuş, mücevhercisi olmuş, fotoğrafçısı olmuş, paşası olmuş, bestekârı olmuş, Osmanlı'nın saygın tüccarı olmuş Ermeniler, 1. Dünya Savaşı'yla birlikte altı yüzyılın hukukunu ve hatırını hemen unutarak ihanet etmiş, Osmanlı'yı sırtından hançerlemiş, bölgesel katliamlar yapmış bir tebaa olarak tabiatıyla Osmanlı Devleti'nin bir takım güvenlik uygulamalarına mâruz kalmıştır ve bunun içinde "tehcir" de vardır.

Tehcir esnasında şu kadar Ermeni hayatını kaybetmiştir.

Kavgada yumruk sayılmaz.

Bunu Osmanlı'ya ihânet ederken düşüneceklerdi.

Bunu Osmanlı'ya sırtından hançerlerken düşüneceklerdi.

Bunu, Fransa'ya, İngiltere'ye ve diğerlerine güvenerek yüzyıllarca komşuluk ettikleri insanları keserken düşüneceklerdi.

Bunu yüzyıllarca imtiyazlı azınlık muâmelesi gördükleri halde, Batılı dostlarının koynuna girerek yemek yedikleri tasa tükürürken düşüneceklerdi.

Bunu İstanbul'un yüzyıllarca kaymağını yedikleri halde, Abdülhamid'e ihânet ederken düşüneceklerdi.

Kendi asâyişini, kendi güvenliğini savunan Osmanlıyı kendini savunduğu için suçlamak yerine tebâsı olduğu devlete ihanet etmeyeceklerdi.

Osmanlıya ihanet eden, Osmanlının hukukunu hiçe sayan milletlerin yüz yıldır içinde bulundukları durum ortada. Kimisi ABD'nin elinde oyuncak olmuş sözde kralların zulmü altında, kimisi diktatörlerin zulmü altında, yeraltı kaynakları yüz yıldır Batı'ya peşkeş çekilmekte, kiminin coğrafyasında akarsulardan çok kan akmakta...

Ermeniler de bunlardan birisi yalnızca...

Yapılacak ilk hamle, 'Sarp Sınır Kapısı'nın adını 'Talât Paşa Sınır Kapısı' olarak değiştirmektir...

Gerisi lâf salatasıdır...

Almanya ve Batı dünyası soykırım arıyorsa kendi kanlı tarihlerine bakmalıdır, orada mebzûl miktarda soykırım ve katliam bulacaktır...

Yazarın Diğer Yazıları