Takasa gidiyoruz!..


17 Aralık operasyonun ardından at izinin it izine karıştığı bir sarmala girdik. Bir zamanlar nalıncı keseri gibi her şeyi kendi menfaatlerinden yana yontanlar birdenbire demokrasi havarisi kılığında ortada cirit atmaya başladı. Bunlara, en sıkıntılı günlerde kem küm ederek yarım ağızla bile konuşmaya cesaret edemeyenler de eklendi.
Baskının, zorbalığın, adaletsizliğin tek hükümdar olduğu günlerde "bana dokunmayan yılan bin yaşasın"cılar bugünlerde her türlü duygu sömürüsünü kullanarak reçeteler sunmaya başladılar.
Mekik diplomatlar baş aktörler oldu!..
Kendimce çok önemli bir noktaya bir daha dikkatinizi çekmek isterim.
Recep Erdoğan'ın başdanışmanı Yalçın Akdoğan'ın "milli orduya kumpas kuruldu" sözlerinin ardından peş peşe yaşadığımız gelişmelere dikkat edin. Önce, ortaya genel af reçeteleri atıldı. Bunun sakıncaları ve haksız yere yatan onurlu insanların haklı tepkileri dikkate alınarak geri vitesine takıldı. Vee!.. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nun kanlı bıçaklı olduğu Recep Erdoğan'la buluşmasına kadar varan mekik diplomasisi, sunulan çözüm önerileri..
"Reçete" ne diye takdim ediliyor kamuoyuna?;
"Ergenekon ve Balyoz reçetesi"
Aman dikkat!..
Bugüne kadar şerefli Türk askerlerine en ağır hakaretler yağdırılırken kıllarını kıpırdatmayanlarla birlikte, "adalet tecelli etsin"ciler müthiş bir ittifak kurdu. Hani "gel de bu işte bir bit yeniği arama" cinsinden..
Hukukçu değilim ama "reçete"de sunulan "Terörle Mücadele kanunu kaldırılsın. Önce 10'ncu madde ilga edilsin" önerisi çok dikkatimi çekti.
Ne diyor TMK'nın birinci(terör tanımını düzenleyen) maddesi;
"Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir."
"Çözüm süreci", "Artık şehit cenazeleri gelmiyor" mavralarını yediyseniz diyecek bir şeyim yok. Fakaat! "Türkiye'nin içinde bulunduğu şartlar da artık TMK'ya ihtiyaç yok" diyecek bir baba yiğit var mı?..
Öncelikle kaldırılması istenen (çok uzun olduğu için alıntı yapamıyorum) 10'ncu madde ise "görev ve yargı çevresinin belirlenmesi, soruşturma ve kovuşturma usulü"nü düzenliyor. Yani; kanunun en hayati yeri. Kaldırdığınız an kanunun içi otomatik olarak boşalacağından daha sonra yapacağınız düzenlemeler şekilden öteye gitmez. Bu maddeyi kaldırdığınız an zaten her şeyin sonu ve de yepyeni şeylerin başı demek!..
Anayasa Mahkemesinin jet hızıyla verdiği kararların ardından PKK kontenjanından terör tutuklusu milletvekillerinin serbest bırakılmasını da unutmayacağınız bir köşeye dikkatlice not ediverin.
Bunun adı takastır.
PKK ve KCK'lılara karşı, kodeslerde tutulan kahraman Türk askerlerinin takasıdır. Hem de kanun kılığı giydirilmiş demokrasi düttürüleriyle sunulan takas.
Vatanın parçalanması için uygulanan senaryolarda ta başından gördüğümüz gidişatın adı bu!..
Bilinçlice yaratılan yeni kaotik ortamda Türk devletinin tamamen çökertilmesiyle birlikte parçalanmaya götürecek süreçte, "yerseniz pazarı" yeniden kuruldu.
Kalemi kırılan Recep Erdoğan'ın canını kurtarma telaşından bu reçetelere "hayır" diyebileceğini hiç sanmıyorum.
Kanaatim, gelinen noktada TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in açıklamaları da farklı yorumlar yüzünden iyi anlaşılamadı. Bu vesile ile bir daha dikkatinizi çekmek isterim. Çiçek, tutuklu milletvekilleri sorunundan bahsedip "Türkiye'nin yaşadığı sıkıntılar, bir kısım gruplar, örgütler, ideolojik kavgaları da hesaba kattığınızda, 2015 seçimleri açısından bu kurallar aynen devam eder. 2015 adaylıkları söz konusu olduğunda yargı ile problemi olan herkes aday gösterilecek. 2015'te fırtına olur. Bunun altını çiziyorum." derken bence ısrarla bir şeyleri anlatmak istiyordu;
"Yalnızca yolsuzluğa, hırsızlığa bulaşanlar değil, Murat Karayılanlar, Cemil Bayıklar da dağdan inip mebus olurlar"
"Yargı krizini çözecek" formüllere çok dikkat edin. "17 Aralık öncesi bu formülleri sunmak çok mu zordu" diye sorgulayın. "Daha önce aklınız neredeydi" diye sık sık tekrar yapın.
Bir zamanlar korkudan odalarından çıkamayan, "beni mahvederler" deyip mazlumun yanından "beraber fotoğrafımız kaydedilmesin" diye köşe bucak kaçan siyaset, hukuk, bürokrat "büyükleri"ne ve de reçetelerine çok ama çok dikkat edin.
Malum planın yanında yeni bir siyaset organizasyonu yapılıyor. Bilinçli bilinçsiz herkes ufuktaki ışıktan nemalanmak için kendini ortaya attı.
Olup bitenlere kafa patlatırken hiç aklımdan çıkmıyor...
Milli aydınlarımız nerede?.. Bugünlerde neye kafa yoruyorlar acaba?..

Yazarın Diğer Yazıları