Tahsin Demiray
Türk milliyetçilerinin Türk ve Türkçülük tarihini, bu tarihler içinde yer alan olay, kurum ve şahsiyetleri bilmeleri gerektiğini sık sık yazıyorum. Bence milliyetçilik tarihini bilmeden milliyetçilik iddiası boş bir iddiadır. Bu sebeple zaman zaman bazı isimler üzerinde duruyorum. Bugün de Tahsin Demiray’ı yazacağım.
Tahsin Demiray, 1903-1971 yılları arasında yaşamış önemli bir yayıncıdır. Siyaset tarihimizde de yer almış olmasına rağmen onun asıl önemli tarafı yayıncılığıdır. 1925 yılında kurduğu Türkiye Yayınevi, Cumhuriyet tarihinin ilk büyük yayınevlerinden biridir. Nihal Atsız’ın anlatımına göre “ilkokullar için alfabe bastığı yıl harf inkılâbı olmuş, binlerce kitap elde kalmış... uğranan zararın yüklediği borcu kapatmak için kiraladığı bir matbaada uzun süre çalışarak ister istemez bir basımevi sahibi olmuş” tur. Harf inkılabından sonraki ilk alfabe kitaplarını basan Demiray bu sayede yayınevini büyütmüştür.
Türkiye Yayınevi, çocuk kitaplarının ve magazin dergiciliğinin öncüsüdür. 1930’lu ve 1940’lı yıllarda çocukluklarını yaşayan pek çok tanınmış isim, ilk okuma zevklerini Demiray’ın neşrettiği çocuk kitaplarından almışlardır. Yeni Türk Edebiyatı profesörü Orhan Okay şöyle diyor: “Hâlen İstanbul Valiliği’ne ait ve asıl Babıâli’nin, yani Sadaret Dairesi’nin bittiği noktada üç katlı, ahşap, muhtemelen eski bir konaktan çevrilme Türkiye Yayınevi vardı. Daha okula gitmeden aldığım ilk gözağrım, ilk çocuk dergim olan Yavrutürk’ü, biraz daha büyüyünce okumaya başladığım Binbir Roman’ı, benim alamadığım; fakat buldukça okumaktan zevk aldığım, daha büyük çocuklar için çıkan Ateş’i, Yavrutürk kapandıktan sonra onun yerine çıkan, fakat artık ortaokul öğrencisi olduğum için benim takip etmediğim Çocuk Haftası’nı, epey sürekli çıkmış kaliteli bir sinema dergisi olan Yıldız’ı hep bu yayınevi çıkarırdı. Sahibi Tahsin Demiray heyecanlı bir Türkçü idi.” (06.10.2002, Zaman).Mehmet Seyda’dan öğrendiğimize göre eleştirmen Fethi Naci de “İlkokul ikinci sınıfta, haftalık fasiküller hâlinde yayınlanan bir serüven romanı ile Yavru Türk dergilerini okur.” (Çeviribilim 1969). Miraç Z. Özkartal da aynı bilgiyi verir: “Okumak Fethi Naci’nin yaşamına ilkokul ikinci sınıfta aldığı dergilerle girer. Dergi dedikse haftalık yayımlanan ’Çırak Uçman’adlı çocuk romanı ve benzeri dergiler.” (Miraç Zeynep Özkartal, Fethi Naci’ye Saygıyla, Milliyet, Kitap 11.09. 2013). Türkiye Atom Enerjisi Kurumu başkanlığı da yapan atom mühendisi Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre de “Edebiyat dünyasıyla ilk temasım çocukluğumda Türkiye Yayınevi’nin çıkardığı Yavrutürk çocuk dergisindeki edebî olduğu kadar öğretici ve terbiye edici yazılarla oldu” der. (Mehmet Nuri Parmaksız, Ahmet Yüksel Özemre, 11.09 2013).
Tahsin Demiray, ilk çocuk kitaplarını Abdullah Ziya Kozanoğlu ile birlikte yayımlar. Bunlar, daha çok Dede Korkut hikâyelerine dayanan çocuk kitaplarıdır. Resimli Roman, Yavrutürk, 1001 Roman, Çocuk Haftası, Ateş, Cumhuriyet Çocuğu adlı resimli ve renkli çocuk dergileri, 1930’lu, 40’lı, 50’li yıllarda büyük rağbet görür. 1940’lı ve 50’li yıllarda çıkan Yıldız ve Hafta dergileri, yayın hayatımızın ilk sinema ve magazin dergileridir. Yıldız dergisinin 1952’de düzenlediği artist yarışması ile Ayhan Işık ve Belgin Doruk birinci olurlar ve sinemaya böylece adım atarlar.
Atsız’ın kaleminden çıkan ve Türk tarihî romancılığının şaheserleri olan Bozkurtların Ölümü ve Bozkurtlar Diriliyor da ilk defa 1940’ların ikinci yarısında Türkiye Yayınevi tarafından basılmıştır. Atsız’ın yayına hazırladığı ve ilk beş Osmanlı tarihini içine alan “Osmanlı Tarihleri” de aynı yıllarda Türkiye Yayınevi’nce basılmıştır.
Tahsin Demiray, sonradan Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi ve nihayet Milliyetçi Hareket Partisi’ne dönüşecek olan ve 19 Mayıs 1952’de kurulan Türkiye Köylü Partisi’nin de uzun süre genel başkanlığını yapmıştır. Ben de çocukluk yıllarımda, bu partinin İzmir’deki kongrelerinde onu ve Cezmi Türk’ü birkaç defa dinledim. Her ikisi de çok güçlü hatip idiler. Hiç şüphesiz anılmayı hak ediyorlar.