Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde kılıçlarını çekerek;
‘Atatürk’ün askerleri’ sloganını atan içimizdeki sevgi ve saygı tezahürlerini doğaçlama olarak gösteren teğmenlerim; sağ olasınız, var olasınız. Atatürk’ün izinde olarak geleceğimizin teminatı sizlersiniz. Yeminlerinizde canınız pahasına ant içtiniz.
Maksadım kimseyi provoke etmek değil basında teğmenlerimizin ihraç sürecinin başlatıldığı manşetlerde yer alınca, bizler de emekliyiz ama emeklemiyoruz diyerek Atatürk’ümüzün içimizde olduğunu haykırmak istiyorum satırlarımda…
Emekliyiz ama emeklemiyoruz derken; Emeklemek ne kelime? Kılıçla değil de, kırmızı kuvvetlere –düşmana- karşı, canımızla, topumuzla tüfeğimizle (askeri, sivili, muvazzafı, yedeği) ile topyekûn ‘hazır kıta’larız
2024 yılı K.H.O mezuniyet töreninde “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganını atan ant içme törenlerinde vatan için canı pahasına ölümüne yemin eden, ant içen teğmenlerimizin ordudan ihraç sürecinin başlatılması; bilemiyorum kamuoyunda nasıl değerlendiriliyor?
Eğer vatan için ölmeye ant içmek, kılıçlarını çekerek bayramları kutlamak, Atatürk’ün askerleriyiz demek suç ise; ben de Mustafa Kemal’in bir askeri olarak aynı düşüncelere şimdi kılıcım olmasa da fikirlerimle katılıyorum.
Lakin Atatürk’ün izinde olmak için sadece asker veya asker kökenli olmaya gerek yok. Çünkü “Her Türk asker doğar” felsefesiyle ‘Ne mutlu Türk’üm’ diyerek Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda, hedeflerimize demokratik T.C. devletimizde “hazır kıta”yız adeta. Kimse yanlış yorumlamasın, demokratik ülkemizde askerî müdahale değil, demokrasi inancındayız.
Zira Türkiye’mde; hak, hukuk, adalet varsa; “askerin müdahalesi” söz konusu dâhi olamaz.
Düşüncelerim, yazdıklarımı, başta belirttiğim üzere kimseyi, kimseleri provoke etmek değil.
“Ne mutlu Türk’üm” diyerek ben de Atatürk’ümün izindeyim. Varsa sözlerimde sürçülisan, razıyım cezai müstelzime…