Süslü afişlerle gerçeği örtmeye çalışıyorlar

Süslü afişlerle gerçeği örtmeye çalışıyorlar

Cumhurbaşkanı, Başbakan ve MHP Genel Başkanı'nın yürüttüğü "evet" kampanyasında son günlerde öne çıkan şey, "hayır" kampanyası yürüten parti ve kişilerin "yalan" söylediği.

Referandum ile değiştirilmek istenen yeni Anayasa'nın nelere yol açabileceğine ilişkin eleştirileri çürütmeye yönelik açıklamalar yerine, kısaca "yalan" deyip geçiyorlar. Böyle yapıyorlar çünkü kendileri de gayet iyi biliyor ki söylenenlerin hiçbiri yalan değil.

Tam tersine, AKP'nin afişlerde ve ilanlarda kullandığı sloganlar esasen gerçeği hiç yansıtmıyor. Tam tersine gerçeği örtmeye, perdelemeye yönelik yöntemler bunlar. Mesela, AKP'nin kampanya afişlerinde ve gazetelerde yayımlanan ilanlarından birinde şöyle bir slogan var: "Güçlü ve yetkili Meclis. Kanunları sadece Meclis yapıyor."

 Türkiye'nin yıllardır nasıl yönetildiğini bilmeyen bir uzaylıya bir anlam ifade edebilir bu belki ama gerçek şu ki kanunları, Türkiye'de de zaten Meclis'ten başka kimse yapmıyordu. (...)  Böyle diyerek, aslında bir gerçeği örtmeye çalışıyorlar ki o da Cumhurbaşkanı'nın, kanun çıkarılmasına ihtiyaç duymadan kararnameler yoluyla ülkeyi idare edebileceği gerçeğidir.

(...)

 AKP'nin ilan ve afişlerinde kullandığı sloganlardan biri de şöyle diyor: "Milletin hem Meclis'i, hem hükümeti seçmesi için evet."

Böyle bir şey referanduma sunulan değişikliklerin hiçbir yerinde yok. Millet, Meclis'i ve Cumhurbaşkanı'nı seçecek, hükümeti değil. Cumhurbaşkanı yardımcılarını, ki bunların sayısı da belli değil, ve "bakanları" Cumhurbaşkanı kendisi seçecek ve bunlar Meclis'in onayına tabi değil. Meclis bu atamalara karışamadığı gibi, "bakanları" ve Cumhurbaşkanı yardımcılarını denetleyemez, gensoru ile düşüremez...

Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet

 

 

***

 

Haksızlığı hak görmek(!)

 

Anayasamıza göre (madde: 67, 79) referandum sürecinin adil, dürüst ve eşit koşullarda yürütülmesi gerekir. Ne var ki bunları hatırlayan kalmadı...

Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, belediye başkanları, valiler, rektörler, kaymakamlar, imamlar topluca "evet" propagandası yaparken; tüm kamu olanakları, kamu kaynakları, kamu bütçesi, kamu binaları, yerel yönetimler "evet" propagandası için seferber edildi.

Hazin olan şu ki... Bunca yasa, ahlak, ilke, etik dışı davranışın sahipleri yaptıklarından mahcubiyet duymuyor. Adeta haksızlığı hak görüyor...

Bırakınız referandumun sonucunu bir kenara...

İktidar uğruna haksızlığın, adaletsizliğin, ilkesizliğin böylesine olağanlaşması...

Bu ülkenin insanlarına adaletli, onurlu, huzurlu yarınlar vaat ediyor mu?

Melih Aşık Milliyet

 

***

 

Vatan borcu...

Türkiye'nin yönetim sistemini, yargısını ve tüm kurumlarının işleyişini, bağımsızlığını etkileyecek böylesine önemli bir Anayasa değişikliği, eğer Meclis'te oylanmak yerine "halkın kararı ile" yapılacaksa o halkın "ne yapılmakta olduğunu" tam olarak anlaması gerekirdi. (...) Miting konuşmaları çoğunlukla parti propagandası ve rakip partileri halka şikayet şeklinde gerçekleşti.

(...) Tekrarlamak gerekiyor ki bu bir parti seçimi değil; Milleti temsil eden Meclis'in etkisi ve yetkisinin değişmesi, yargı bağımsızlığı konusunda riskler ve daha birçok konu ile ilgili bir karar söz konusu.

Yurt içi seçmen için henüz zaman varken, miting konuşmalarından etkilenmeden herkes açıp 18 maddeyi dikkatle okumalıdır. Bu vatana karşı bir borçtur!

Güngör Mengi Vatan

 

 

***

 

"Evet"ler zora düşünce yine dine sarıldılar

... Halkımızı "Evet"çiler, "Hayır"cılar olarak iki kampa böldüler, ne yazık ki! "Hayır"cılara hem terörist, hem FETÖ'cü, hem PKK'lı dediler, akla gelmeyecek her türlü suçlamayı yaptılar! Buna rağmen "Evet" oyları tekliyor, patinaj yapıyor! Millet artık, olanların farkında!

Akla uygun olan her şey gerçektir, gerçek olan her şey akla uygundur. Ne kadar lâf kalabalığı yapılırsa yapılsın, "Hayır"cılara ne kadar çatılırsa çatılsın, gerçekten kaçılmaz!

"Evet"in ne gibi tehlikelere gebe olduğunu çok kişi anlamış bulunuyor. Sert söylemlerin, ona-buna posta koymaların, devam eden kışkırtmaların aslında oy kaygısıyla yapıldığını sokakta saklambaç oynayan çocuklar bile fark etti. Kışkırtmalar sonuçsuz kalacak ve bu millet asla birbirine düşman hale gelmeyecek!

"Evet"ler istenen düzeye ulaşamayınca dine sarıldılar ve halkı "Allah ile aldatmaya" kalkıştılar. "Evet" diyecek olanlara cennet bile vaat edildi. Din bu kadar istismar edilmez ki! Yazık oluyor!

Rahmi Turan Sözcü

 

 

***

 

Pazar günü oylanacak olan anayasa değil, rejimdir... Bu rejim de adı açıkça konmadan tescil edilmiş dikta olacaktır.

Ali Sirmen Cumhuriyet

 

***

 

Karikatür: Latif Demirci/Hürriyet