Suruç saldırısının şifreleri...
Reyhanlı’daki bombanın izlerine ulaşmadan Suruç üzerine yorum yapılanlara gülüyorum. Daha parçalanmış genç bedenler toprağa verilmeden ülkeyi kaosa sürükleyecek açıklamalar yapmak bu eylemleri yapanların ekmeğine yağ sürmekten öteye gitmez. Kamuoyunda olağanüstü bilgi kirlenmesi var. Sosyal medyada her yanı provakasyon olduğu belli haber ve fotoğraflar. Hele “kelle kesmeye giden ülkücü Suriye’deki çatışmada öldü” haberinin çeşitli kesimlerce yayılması affedilir değil. Ne demek “kelle kesmek” hem ülkücülük hem de kelle kesmeyi bir araya getirenlerin niyetleri ortada. Tam da şu ortamda ülkücü gençleri olayların içine çekmek için yapılmış ince tezgah!..
Bunun anlaşılır ve affedilir bir tarafı olmaz. Bunu Bayır-Bucak Türkmenlerini savunma adına yaptığını iddia edenler de küresel organizasyonun piyonu olur! Dün yazmaya gayret ettim. Bu gün hatırlatıyorum. Seçim öncesi HDP’ye yönelik bombalı saldırılardan kim kazançlı çıkmışsa Suruç’ta aynı izi bulmak mümkün. 7 Haziran öncesi “vatansız solcular”ın gayreti ile HDP’ye barajı aştıranlar, HDP’yi dolayısı ile PKK’yı mazlum ve mağdur duruma düşürüp, ayaklanmanın zemini oluşturma planına dahil oluyorlar. Cici Çocuk Selo’nun “Halk kendi savunmasını yapacaktır” sözü ile Kandil’in “silahlanın” talimatı arasında bir fark yoktur. Zaten silahlanmışlardır. MİT Müsteşar Yardımcısının Oslo’daki “şehirlerdeki bombalarınızı, silahlarınızı biliyoruz” sözü kayıtlardadır. Bu konuların uzmanı olmaya gerek yok. Biraz kafa yoran her vatandaş “istihbarat zafiyetini” tesbit eder. Nitekim 2 polisimizin evinde şehid edilmesi devletin düştüğü istihbarat zafiyetinin en basit örneğidir. Lakin canım memleketimde muhalefet de üzerine düşeni yerine getirmiyor. Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk gibi kumpaslar yüzünden istihbarat ve haber alma kaynakları askerin elinden alınarak MİT’e devredilmişti. Peki bu memleketten toplanan vergilerle maaş alan MİT ne yapıyor? Bir numarası AKP’den aday adayı oluyor. Vazgeçirildiği halde o makamda oturmaya devam ediyor. Tayyip Erdoğan’ı öfkelendirdiği içinde aylardır randevu dahi alamıyor. CHP ve MHP’nin öncelikle yapması gereken koalisyon peşrevi çekmek değil, MİT Müsteşarı’nı görevden aldırmak olmalıdır. İstihbarattaki bu zafiyet devam ettiği sürece Suruç benzeri daha çok patlamanın olacağı aşikardır. Bu zafiyet yeni değildir. Abdullah Gül ve Ahmet Davudoğlu’nun Dışişleri Bakanlıkları dönemine kadar uzanır. “Stratejik Derinlik” gibi efsunlu bir cümle ile gizem yaratan Davudoğlu bir zamanlar “Bizden habersiz Ortadoğu’da yaprak bile kıpırdayamaz” demişti. Durum ortadadır, Ortadoğu coğrafyasında kıpırdayan yapraklar ve patlayan bombaların sorumluluğu da Davudoğlu’na aittir. Ve yeniden cilalanarak yıldızı parlatılmaya çalışılan Abdullah Gül’de sorumluların arasındadır. Gül, Davudoğlu, İngiltere üçgenini çözmeden yapılacak yorumlar zaman kaybından başka işe yaramayacaktır.
Bu konuda en doğru yorumu değerli dost Arslan Bulut dün “Eylemin hedefini İngiltere açıkladı” başlıklı yazısıyla yaptı. “Suruç eylemi PKK-İŞİD mücadelesi değil, ABD’den Çin’e kadar uzanan küresel projenin bölgesel adımlarından biridir” diye özetledi. Bu sütunlardan 29 Mayıs 2015 tarihinde “İŞİD ve Irak” başlıklı bir yazıyı kaleme almıştım. Sevgili kardeşim Abdullah Ağar’ın kitabına dikkat çekmiştim. Bu eseri okumadan İŞİD’i kim kurduğunu Irak’ta nelerin yaşandığının anlaşılmayacağını iddia etmiştim. Okumayanlar lütfen Remzi Yayınevinden çıkan “İŞİD ve Irak” adlı kitabı irdelesin. Suruç bombası Türkiye’yi Irak’ın makus talihine sürüklemek üzere.