"Sürmesin", eksik olsun böyle istikrar
AKP ülkede istikrarı sağladım, aman bu bozulmasın diyor. Ama buna açıklık getiren yok. İstikrar nedir? Bir hükümetin başa geçip, darbeyle veya seçimle, uzun süre orada kalması mı? Yoksa ülkenin sorunlarını çözerek; refahı, adaleti, güvenliği ve huzuru geliştirip, gelecek endişesini en aza indirmek mi?
Eğer başta kalma süresi kastediliyorsa, diktatörlerle kimse yarışamaz. İşte Saddam, Mübarek, Kaddafi, Suudi Arabistan kralları. Bu ülkelerde siyasi istikrar yok mu? Yarın ne olacak endişesi ne kadar var? Eğer istikrar, huzur, kalkınma ve gelecekten emin olmaksa, durumumuza bakmamız lazım. İşte ilgili bazı kriterler:.
Daha önce de yazdık: Uluslar arası kurumların raporlarına göre; insanca yaşama, gelir dağılımı adaleti, cezaevlerindeki tutuklu-hükümlü sayısı, tutukluluk süreleri, korkusuzca yaşama, can-mal güvenliği, âdil yargılanma ve basın özgürlüğü gibi alanlarda maalesef sonlardayız.
İntihar olayları
TÜİK verilerine göre; 2002’de bin 392 erkek, 909 kadın, 2003’te bin 574 erkek, bin 131 kadın, 2004’te bin 681 erkek, bin 26 kadın, 2005’te bin 740 erkek, 963 kadın, 2006’da bin 782 erkek, bin 47 kadın, 2007’de bin 808 erkek, 985 kadın, 2008’de bin 924 erkek, 892 kadın intihar etti. 2002-2009 arasında 16 bin intihar olmuş. Terörden çok daha fazla.
İntihar eden nüfus 15-34 yaş grubunda yoğunlaşıyor. Kadın intiharları arasında yüzde 10,7 ile psikolojik nedenler ilk sırayı alıyor. Bunu, yüzde 9,3 ile aile içi tartışmalar, yüzde 6,7 ile aile baskısı ve psikiyatrik rahatsızlık takip ediyor.
Erkek intiharlarında ise, ilk sırada yüzde 23’le ekonomik nedenler geliyor. İkinci sırada yüzde 19,2 ile psikolojik rahatsızlıklar, üçüncü sırada yüzde 15,4 ile psikiyatrik hastalıklar bulunuyor.
İş hayatımızın durumu, protestolu senetlerin toplam tutarı
2011: 1.494.605.014 TL. (2 bin TL.nin
üzerindekiler),
2010: 5.768.822.845,
2009 :7.771.278.563,
2008: 6.760.227.926,
2007: 5.732.371.127,
2006: 4.054.905.470,
2005: 2.803.142.115,
2004: 1.652.306.166,
2003: 907.941.008,
2002: 816.175.307
Bölücü terör olayları
1999-2002’de PKK askeri yönden yenilmiş, eylem yapamaz hale gelmişti. Ama 2003’ten itibaren, “demokratikleştirme-özgürleştirme-etnikleştirme” çerçevesinde yapılan yasal, psikolojik, siyasi ve idari düzenlemelerle PKK canlanmış, 2004’te dağdan inerek eylemlere başlamıştır. Tedbir alınmadığı için, yeniden kan akmaya, şehit cenazeleri gelmeye, terör eylemleri yurdun her yanına yayılmaya başlamıştır. Teröristbaşı hükümetle müzakereye oturmuştur. Türkiye’ye 15 Ağustosa kadar süre vermiş. Yeni anayasa yapılıp, siyasi-etnik-özerk bölgeli ortak bir rejime geçilmesi şartıyla, eylemlerin duracağına dair haberler veriliyor.
7’den 70’e her vatandaş, kendisinin ve ülkesinin geleceğinden derin endişe içindedir.
Ekonominin durumu
Türk ekonomisi 1923’ün ağır şartlarına, dışarıda dünya krizi ve savaşı, içerde darbelere ve yaşanan çalkantılara rağmen büyümesini sürdürmüştür. 1923-2003’ün 80 yıllık döneminde ortalama büyüme hızı %4.1 olmuştur. Buna karşılık aşırı propagandası yapılan 2003-2009’un 7 yılında ortalama büyüme %3.8’dir. Dünyanın en parlak dönemi olarak kabul edilen bu dönemde, bizim içinde bulunduğumuz ekonomiler yüzde 7,2, Asya yüzde 9.0 büyürken.
AKP döneminin maliyetine gelince: Dünya harbi ve krizlere rağmen, bütün Cumhuriyet hükümetleri’nin seksen senede yaptığı kamu borcu toplamı 148 milyar dolar. Son 7 senelik dönemde (2003-2009) ise kamu borcu 295 milyar dolar. 7 senede borç ikiye katlanmış 30 milyar dolarlık özelleştirme geliri de dahil.
Özel sektörün dış borcu, (millî borçtur) 2002 yılının sonunda 43 milyar dolar. Şimdi ulaştığı rakam ise 177 milyar dolar. Yüzde 300’den fazla bir borç artışı olmuş.
Ödenen faizlere gelince: 1975-2000’in 15 yılında 127 milyar dolar faiz ödenmiş. Yılda 5 milyar dolar ediyor. 2003-2009’un 7 yılında 260 milyar dolar faiz ödenmiş. Yılda 37 milyar dolar ediyor. 7,5 misli artmıştır.
Kişi başına düşen milli gelire gelince: Hesap cari fiyatlarla değil de, sabit fiyatlarla yapılırsa, 2009 yılında (2010’un dolar değeriyle), kişi başına 8.456 dolar düşüyor. Bu rakam 2002’de 6.953 dolardı. Yani 7 bin dolar. Bu durumda yılda kişi başına düşen refah payı, 214 dolar. Tamam mı?
Sonuç: Millet imdat diye feryat halinde. Devlet tehlikede. Sürsün denilen istikrar bu ise eksik olsun!..