Suriye'ye operasyon doğru mu, yanlış mı?

Türkiye, uzunca bir süredir Suriye'de dış politika sınavı veriyor.

Suriye konusunda AK Parti'nin 3 dönemi var.

Birinci dönem; "Kardeşim Esad"

İkinci dönem; "Katil Esed"

Üçüncü dönem; "Başımızın çaresine bakarız"

Bu dönemler arasında en mantıklı ve makul olan, şu an içinde bulunduğumuz ve TSK'nın operasyona hazırlandığı "Başımızın çaresine bakarız" dönemi…

Evet, AK Parti dış politikada çok büyük hatalar yaptı,

Evet, Suriye'de işler bu noktaya getirilmeyebilirdi,

Evet, daha nitelikli hamlelerle, doğru projeler geliştirilebilirdi.

Ama bunların hiçbiri olmadı. Olmadığı gibi uluslararası kuruluşlar ve belirli ülkeler tarafından kucağımıza "Suriyeli sığınmacılar" bırakıldı… Hem de milyonlarca…

Gelinen duruma baktığımızda;

1- Suriye'nin kuzeyi tıpkı Irak'ın kuzeyi gibi devlet dışı gruplara terk edilmiş durumda. ABD destekli PYD son derece etkili oldu. Eğer müdahale edilmezse Suriye'nin kuzeyinden gelecek terör tehditleri her geçen gün artacak.

2- Suriyeli sığınmacıların artan nüfusu ve Türkiye'ye entegrasyonu büyük bir projeydi. Şu anda AK Parti İstanbul'u kaybediyorsa en büyük nedenlerinden birisi de vatandaşların Suriyeli politikalarına verdiği tepkiydi. Dikkat edilirse seçimlerden sonra kimse tarafından sığınmacılar konusunda "ensar-muhacir" atıfları yapılmıyor. Bu söylemler bıçak gibi kesildi. Dolayısıyla bu büyük nüfus yoğunluğunun sistematik bir şekilde, Suriye'de yeniden inşa edilecek yaşam alanlarına dönmeleri gerekiyor.

3. ABD'nin kontrolünde, PKK'nın sahada olduğu "Kuzey Suriye" modeli doğrudan Türkiye'yi ilgilendiren bir tehdittir. PKK-PYD'nin tek hedefi Türkiye'dir. Terörün belini kırmak için mutlak surette buraya bir set çekilmesi gerekiyor.

4. ABD, Türkiye'yi kaybetmek istemediği gibi bir yandan da PYD projesini aktif tutmak istiyor. Aslında ABD'nin dış politikasında satır aralarında kalan bir öneme sahibiz. Oradaki tutarsızlıkları, saçmalamaları şu anki durumda çok büyütmememiz gerekiyor.

5. TSK'nın sahada olduğu Fırat'ın doğusuna gerçekleştirilecek askeri operasyon şu anda yapılabilecek en doğru hamledir. Çünkü masada oturup, konuşarak çözebileceğiniz, karşınızda muhatap bulabileceğiniz bir ortam yok.

Bundan sonra ne olacak?

Askeri operasyonun belki de en kritik sorusu burada ortaya çıkıyor. Fırat'ın doğusuna gerçekleştirilecek harekâtın başarıya ulaşacağına şüphe yok.

TSK'daki hareketlilik ve sevkiyat, bölgedeki terör unsurlarında büyük bir paniğe yol açmış durumda.

Böylesi büyük bir operasyonu yapabilmek, orada kamp kurup, binlerce personelin temel yaşam ihtiyaçlarını karşılamak bile şu anda dünyada sayılı orduların yapabileceği bir eylem.

Ergenekon, Balyoz ve 15 Temmuz gibi operasyonlara rağmen TSK hâlâ çok nitelikli bir ordu. Çünkü kırsal ve kentsel alanda gerilla tipi çatışmaya hakim. PKK'nın saldırdığı çok çeşitli terör eylemlerinde büyük kayıplar verildi ama bir o kadar da önlem alan bir orduya dönüştük. Askerimizin morali ve kararlılığı her daim üst düzeyde.

Tüm bunlardan yola çıkarak operasyon askeri olarak başarılı olacak.

Peki ya sonrası?

İşte tam burada bir devlet politikası gerekiyor.

1. AK Parti bu durumu "parti" şapkasını çıkararak gerçekleştirmek zorunda. Evet, onlar için çok zor belki ama tüm dış operasyonlarda toplumsal mutabakat şart.

2. "Kuzey Suriye" ağzı ABD ve terör örgütü yayınlarından ortaya çıkan bir dil. Ancak Anadolu Ajansı ve Recep Tayyip Erdoğan sıklıkla bölgeyi "Kuzey Suriye" şeklinde tanımlıyor. Oradan onayı alan iliştirilmiş bir takım gazeteciler de "Kuzey Suriye" tanımını yaygınlaştırıyor. Son derece yanlış. Öncelikle bu yanlıştan vazgeçilmeli.

3. Operasyon sonrasında bölgede mutlaka bir üs bölgesi bırakılmalı. Afrin'de izlenen doğru politikalar burada da sürdürülmeli.

4. Operasyonla ilgili medya, siyasetçi ayırt etmeksizin tüm kamuoyu doğru bir şekilde bilgilendirilmeli. Özellikle operasyonun hangi aşamada olduğunu AK Parti'nin grup toplantılarında parti sloganları altında öğrenmemeliyiz. Bu en başta askerimizi demoralize ediyor.

5. AK Parti, "yeniden çözüm süreci" ihtimalini hiçbir zaman rafa kaldırmış gözükmüyor. İşte bu yüzden günübirlik değil, kalıcı dış politikalar üretilmeli.

6. Suriyeli sığınmacılar konusunda, vakit kaybedilmeksizin yeni yaşam alanları oluşturulmalı, bunun için de gerekirse yeni bir bakanlık bile kurulmalı.

7. Devletin günübirlik politikalarından vazgeçmesi gerekiyor. Türkiye, bölgedeki gücünü daimi bir şekilde korumak zorunda. Eğer bu sağlanamazsa başladığımızdan daha kötü bir noktaya döneriz.

Yazarın Diğer Yazıları