Suriye’den Türkiye’ye terör ihracı
Suriye, iç çatışma başladığı günden bu yana 900 km.’lik sınır boyunca Türkiye’ye sürekli sorun ihraç etmektedir.
Türkiye’ye bu süre içinde 300 bin civarında Suriyeli mülteciye kucak açmış ve bir milyar doların üzerinde masraf yapmıştır. Suriye’deki iç savaş sonrası Türkiye’nin sınıra komşu il ve ilçelerinde güvenlik sorunu had safhaya ulaşmış bulunmaktadır.
Tarihi, coğrafi, ekonomik ve dini yönden kardeş olan Türkiye ile Suriye arasında bugün adı konmamış bir savaş yürütülüyor.
Türkiye ile Suriye hükümet yetkililerinin karşılıklı söylemleri her şeyi anlatır niteliktedir. Bu söylemlerin somut yansımaları, Suriye’de iç savaşın kızışması, Türkiye’de ise Akçakale’ye düşen top mermileri, düşürülen Türk savaş uçağı, Cilvegözü ve Reyhanlı vb.. terörist saldırılarıdır.
Olgu şudur: Suriye’de kan gövdeyi götürürken, Türkiye’deki iktidar Suriye muhaliflerini toplamış, Özgür Suriye Ordusu’nu ve muhalefetini örgütlemiş, “Suriye’nin dostları” toplantılarına ev sahipliği yapmıştır.
Türkiye’deki iktidar, adeta Suriye’de arabuluculuğun, çözümün değil sorunun bir parçası haline gelmiştir. Başbakan Erdoğan’ın Suriye’yi “iç sorun” olarak tanımlamasının da ötesine geçerek, Suriye’ye yönelik uluslararası müdahalenin sözcülüğünü yapmış olması Suriye’deki rejimi fena halde rahatsız etmiştir.
Erdoğan iktidarının Suriye’deki rejime karşı takındığı tavır, Suriyeli muhalifler ve Suriye’deki rejimin düşmanlarıyla kurduğu ilişkiler dikkate alındığında, Reyhanlı’daki saldırının sürpriz sayılmaması gerekir. Zira Suriye hükümeti, defalarca ülkelerinde olan bitenden Türkiye’yi sorumlu tutan açıklamalar yapmıştır. Reyhanlı’daki saldırıyı yapan örgütün adı yerli olabilir, ancak yerli terör örgütü bu saldırıyı yabancı El Muhaberat ve diğer Orta Doğu istihbarat servislerinin yardımı olmadan gerçekleştiremez!
Türkiye-Suriye sınırı adeta yol geçen hanına dönmüş durumdadır. Gümrüklerden daha çok, başka yollardan insanlar Türkiye’ye girmekte ya da çıkmaktadır. Mülteciler, Özgür Suriye Ordusu elemanları, elini kolunu sallayarak sınırdan geçip gidebilmektedir.
Suriye’deki rejimin, Türkiye’nin canını acıtan ya da acıtacak eylemlerin yanında yer aldığını söylemek yanlış bir değerlendirme olmaz. Türkiye’nin Suriye ile yaşadıkları orta yerde dururken her ihtimali hesaba katarak, her anlamda gerekli güvenlik ve istihbarat tedbirleri almak şarttır. Türkiye’nin; Suriye’deki rejimin istemesi halinde bile, Reyhanlı’da yaşanan türde eylemleri gerçekleştiremeyecek konumda olması gerekirdi. Türk istihbaratı, teröristlerin harekete geçmesi halinde bile onları etkisizleştirecek güçte olmalıydı.
Diğer yandan Başbakan Erdoğan, sürekli olarak Suriye’de yaşananlara uluslararası camianın sessiz kalmaması için çağrıda bulunmaktadır. Son zamanlarda Başbakan Erdoğan, ABD’yi “Suriye’nin kimyasal silah” kullandığı konusunda ikna ederek, Suriye’ye karşı ek tedbirler almaya zorladığı basına yansımıştır. Suriye’deki rejimin buna şu veya bu biçimde tepki vermesi beklenmeyecek bir hal olmasa gerekiyor.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da “Hiç kimse Türkiye’nin gücünü, kudretini test etmeye cüret etmemelidir” derken, yaşananların ne anlama geldiğini algılamadığı anlaşılıyor. Türkiye’nin gücü ve kudreti defalarca test edildi. Akçakale’ye atılan top mermileriyle, Cilvegözü’nde bombalı araçlarla yapılan kanlı eylemle, Akdeniz’de savaş uçağı düşürülerek Türkiye değilse de AKP iktidarı test edilmiştir. Reyhanlı’daki saldırı da bunların uzantısıdır.
Millet, devletten de devlet adamlarından da ciddiyet bekliyor!