Suriye'de Kürt federasyonu senaryosu

Suriye'de Kürt federasyonu senaryosu

Bilindiği gibi Türkiye 2011'de Suriye'de başlayan iç savaşla ilgili kırmızıçizgilerini dünyaya ilan etmiştir.

Ankara, Kuzey Suriye'de kurulacak herhangi özel bir yapıya veya devlete izin vermeyeceği ve oldubittilere (defactoya) müsaade etmeyeceğine dair açıklamalarına rağmen ABD, PKK uzantısı PYD-YPG terör örgütlerine başlangıçta el altından, daha sonra farklı ve tutarsız gerekçeler ileri sürerek alenen destek vermektedir.

Son zamanlarda ABD, Suriye'de "Suriye Demokratik Güçleri - SDG" adı altında sözü edilen PKK uzantısı PYD - YPG terör örgütlerine hava araçları başta olmak üzere her türlü askeri, silah ve mühimmat desteğini açıkça vermeye devam etmektedir. Diğer bir ifadeyle ABD, sözü edilen bu terör örgütlerinden son teknolojik silahlarla donatılmış bir ordu kurma peşindedir.

Londra'dan yansıyan haberlere göre ABD, SDG'ye meşruiyet kazandırmak için haritada görüldüğü gibi Kuzey Suriye'yi 3 bölgeye ayırarak her birinde 2 olmak üzere toplam 6 kantondan oluşan bir Kürt federasyonu projesinin altyapısı üzerinde çalışmaları başlatmıştır.

Geçen 30 Temmuz'da SDG'nin 156 üyesinin katılımıyla Suriye'nin El Rumaylan kentinde yapılan toplantıda, Kürt federasyon yapısı,  bölgelerinin idari yönden bölümlendirilmesi, milletvekili ve mahalli idare seçim yasaları gibi konular katılımcılar tarafından görüşülerek onaylanmıştır. Yani ABD, YPG - PYD varlığının statü kazanması için bir yol oluşturmaktır.

Toplantıda onaylanan yasaya göre 3 bölgeye ayrılan sözde Kuzey Suriye Federasyonu'nun El Cezire bölgesinde Kamışlı ve Haseki kantonları,  Fırat adı altındaki ikinci bölgede Kobani, El Medine, Sırrın ve Tel Abyat kantonları, üçüncü bölge olan Afrin'de ise Tel Rıfat, Cindires ve Raju kantonları yer almaktadır.

Toplantıda ayrıca Rakka'nın DEAŞ'tan kurtarılmasının ardından sözü edilen federasyona dahil edilip edilmeyeceği bir süre önce Kürtler tarafından kurulan mahalli meclisin vereceği karara bağlı olduğunu ve Rusların kontrolü altında olan Deyrizor için de verilecek kararın henüz erken olduğu belirtilmiştir.

Çok ciddi bir şekilde yol alan senaryoyla ilgili yapılması öngörülen seçimlerin takvimi ise; 22 Eylül'de kantonlar, 3 Kasım'da mahalli idareler ve 19 Ocak'ta bölgelerle ilgili milletvekili seçimlerinin yapılması kararlaştırılmıştır.

Yasada bölgelerdeki sicillerde kaydı olan vatandaşların yanı sıra rejim tarafından kayıtları gizlenen veya tecrit edilenlerin oy kullanma hakkına sahip oldukları belirtilmiştir. Bu filmi Irak'ta da görmüştük.

ABD'nin bölgenin içinde bulunduğu bu karışık ortamda yukarıda sözü edilen bu 3 bölgede hava alanları inşa etmesi ise tesadüfi değildir.

Rakka operasyonu için SDG'ye göstermelik Sünni Arapların katılımının giderek arttığından söz edilmektedir. Aslında gerçek söz sahibi YPG'dir.

Rakka operasyonunun %50'ye yakın kısmı tamamlandı.

İşin ilginç yanı bir taraftan Esad'ı vurmaya hazırlanan ABD, diğer taraftan Kürt gruplarını Esad'la işbirliği yapmaya teşvik etmektedir.  Yine Londra'dan yansıyan habere göre üst düzey bir Kürt sözcüsü tarafından yapılan açıklamada; Rakka'nın DEAŞ'tan kurtarılması için Esat rejimi güçleriyle Kürtlerin işbirliği yapmalarına ABD'nin karşı olmadığı bildirilmiştir.

Ankara Fırat Kalkanı'yla Afrin'le Fırat Bölgesi arasındaki birleşmeyi önlemiş olsa da terör militanları zor şartlar altında Sarin'le Tel Rıfat arasındaki yol hattını kullanmaktadırlar. Bunun içindir askeri uzmanlar Fırat'la Afrin arasındaki bölgenin genişletilmesini önermektedirler. Öte yandan SDG militanlarıyla Fırat Kalkanının desteklediği muhalif gruplar arasındaki çatışmaların da devam ettiği bildirilmektedir.

Bu gelişmelerden anlaşılacağı üzere Rakka operasyonundan sonra ABD ve Türkiye arasında PKK - YPG kaynaklı sorun daha derin bir şekilde yaşanabilir.

Ankara'nın önüne Irak benzeri bir yapının Suriye'de ortaya çıkması halinde izlenmesi gereken politikalar arasında Rusya ve Esad Rejimi gibi ana oyuncularla işbirliği yapması düşünülemez mi?