Suriye'de 4 ülke ve 4 yanlış
Suriye'de küresel ve bölgesel güçler arasında kıran kırana bir bilek güreşi yaşanıyor. Asıl küresel bilek güreşi ABD ile Rusya arasında gerçekleşirken buna zaman zaman Türkiye'de kâh ABD'nin kâh da Rusya'nın yanında yer alarak iştirak ediyor. İran ise Rusya ile birlikte bölgedeki etkisini yaygınlaştırmaya çalışıyor.
Rusya'nın bölgedeki hedefi!
Rusya mümkün olduğu kadar Soğuk Savaş sonrası geri çekildiği sınırlara dönme hesabı içindedir.
Gürcistan, Kırım, Çeçenistan ve Ukrayna operasyonlarıyla Rusya, kıtasal uzantılarda yeniden egemenlik kurma amacı güderken Suriye operasyonuyla da küresel alanda ABD'yi durdurma gayreti içine girmiştir.
ABD'ye karşı bölgesel (Türkiye, Suriye-İran) ve yerel güçlerle iş birliği yapmaktadır.
Takındığı tutum, yaptığı yığınak ve aldığı risklerle Rusya, bölgede geri adım atmayacağını ortaya koymuş bulunmaktadır.
ABD'nin İsrail odaklı stratejileri!
ABD'nin bölgede üç stratejik hedefi vardır: Birincisi İsrail'in güvenliğini sağlamak, ikincisi petrol yatakları üzerindeki hâkimiyeti sürdürmek, diğeri de su kanallarını ve petrol akışını sürekli kılmaktır.
İsrail'e tehdit oluşturacak büyüklükteki İslam ülkelerinin parçalanmasını sağlayarak İsrail'in güvenliğini garanti etmek ABD'nin ilk hedefidir.
Irak bunun için üçe ayrılmıştır.
Mısır bunun için Mursi ve Sisi üzerinden kargaşaya gark edilerek güçten düşürülmüştür.
Suriye bunun için bölünmeye çalışılmaktadır.
Türkiye bunun için doğrudan ya da dolaylı olarak tehdit edilmektedir.
Hizbullah üzerinden Lübnan'da, Maliki üzerinden Irak'ta, Esad üzerinden de Suriye'de Şii Hilalini etkinleştirmeye çalışıyor.
Irak ve Suriye'de doğrudan ya da dolaylı olarak Türkmenlerin ve Türkiye'nin gücünü kırmaya çalışıyor.
Suriye'de Esad, Irak'ta Maliki rejimini güçlendirmeye ve etkinleştirmeye çalışıyor.
"Esad gitsin de ne olursu olsun"
Türkiye'nin Suriye'den kaynaklanan millî güvenlik sorununu çözecek tek gerçek bu ülkenin toprak bütünlüğünü sağlamaktır.
Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanmasının tek yolu da bu ülkenin merkezi hükümetinin Suriye'nin her yanında hâkimiyetini tesis etmekten geçer.
Halbuki, AKP iktidarı Suriye'deki merkezî hükümetin otoritesini kıracak hemen her oluşuma destek vermiştir.
"Esad gitsin de ne olursa olsun" stratejisi PYD'yi, IŞİD'i ve diğer terör örgütlerini bölgede güçlendirmiştir.
Bir anlamda Türkiye kendi eliyle kendi ayağına sıkmıştır.
AKP iktidarı "Esad gitsin de ne olursun olsun" denilebilecek bir saplantı ile bölgede olup bitenleri anlamamakta direnmiştir, hâlâ da direnmeye devam etmektedir.
Esad saplantısı Türkiye'yi bölgede ciddi bir tehditle yüz yüze bırakmıştır!
Dört ülkenin dört vazgeçmediği unsur!
Türkiye Esad karşıtlığından vazgeçmiyor.
PYD'yle ABD'nin arasındaki ilişkilerin de derhal sona erdirilmesini istiyor.
Esad yüzünden Rusya'yla, PYD yüzünden de ABD ile karşı karşıya geliyor.
Rusya Esad'dan vazgeçmiyor.
Esad rejimine karşı olan bütün unsurları terörist olarak görüyor.
ABD ise PYD'den vazgeçmiyor.
PYD'nin bölgedeki bütün kazanımlarını ABD sağlıyor.
PYD üzerinden Suriye'yi güçsüzleştirerek İsrail için tehlikeli olmaktan çıkarıyor.
İran bütün yığınağını Esad üzerinden yapıyor. Esad'sız bir Suriye düşünemiyor.
Suriye olayı çok yönlü ve çok karmaşıktır.
Sürdürülemez siyasette direnmek!
Türkiye'nin Esad karşıtlığı üzerinden siyaset yürütüyor.
Halbuki Esad, Türkiye'nin değil Suriye halkının meselesidir.
Esad Suriye'de hem bir gerçek hem de bir güçtür.
ABD'nin PYD'ye ağır silahlar verdiği bir dönemde Türkiye, Esad takıntısını bir kenara bırakmalıdır.
ABD'nin PYD'ye devlet kurdurma aşamasına geldiği bir süreçte AKP'li yöneticilerin siyaseti Esad üzerinden yürütmeleri gaflettir.
Suriye'de halk tabiriyle sürü elden gitmiş, AKP alaca dana hesabı yapıyor.
AKP'nin "Esad'ı istemezük" esası üzerine kurduğu sürdürülemez siyasette direnmesi Türkiye'nin çıkarlarına büyük darbe vuruyor.