Suriye ve Libya'da Türkiye'yi yiyip bitiren canavar
Türkiye'de, iktidarın içeride ve dışarıda karşılaştığı sorunları çözmekten çok uzak olduğu iyice gün yüzüne çıktı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin bir yönetim sistemi olmadığı iyice netleşti.
Türkiye yönetilemiyor.
Sorunlar algılanmıyor, kavranılamıyor, çözüm üretilemiyor.
İktidar soruları, sorunları, krizleri feryatları duymak istemiyor.
FOX TV muhabiri bizzat Cumhurbaşkanının söylediği ifadeleri kendisine soruyor aldığı karşılık malum. Soruya cevap verilmediği gibi hop gündem değişiyor.
Türkiye, Suriye'de bataklığa girdi denildiğinde Cumhurbaşkanı kızıyor ama günün sonunda gelinen durumu başka bir şeyle açıklamak da mümkün değil.
Suriye'deki savaş Türkiye açısından siyasi ve askeri çıkmaza dönüşmüşken işin ekonomik boyutu hep gözden kaçırılıyor.
Türkiye'deki kayıtlı kayıtsız 5.3 milyon olduğu değerlendirilen Suriyeli sığınmacılara harcanan para resmi rakamlarla 40 milyar doları geçti. Ancak 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsünün ekonomi danışmanlarının hesaplarına göre, bu rakam 58 milyar doları geçti.
En son Türkiye'nin BM daimi temsilcisi Büyükelçi Sinirlioğlu, BMGK toplantısında Türkiye'nin 9 milyondan fazla Suriyeliye yardım ettiğini söyledi. Yani savaş öncesi nüfusuna bakılırsa Suriye nüfusunun yaklaşık %40'ına Türkiye bakıyor.
Bu duruma düşmüş olmak kabul edilebilir değil. Bunu ensar-muhacir söylemiyle açıklamak da mümkün değil. Türkiye'yi yönetenlerin ana sorumluluğu kendilerini iktidara getiren o ülkenin vatandaşlarına yöneliktir. Ama iktidarın önceliği tam aksine dönmüş durumda.
BE Sinirlioğlu'nun açıklamaları da dikkate alındığında aslında harcamalar 58 milyar doların da çok çok ötesinde.
Suriye savaşının maliyeti sadece bununla sınırlı değil.
Türkiye, Fırat Kalkanı, Zeytindalı, Barış Pınarı harekatlarını yaptı 10 bin km kare civarında bir alanı kontrol ediyor. Orada yerel yönetimler oluşturdu, alt yapı hizmetleri veriyor, personel eğitilip donatılıyor, maaşları ödeniyor vs. Sizce bunlar bedava mı oluyor? Hayır. O bölgelerdeki bu hizmetler kendilerine komşu illerin valiliklerine bağlı olarak yapılıyor, yani bütçeleri oradan karşılanıyor. Bu kapsamda yapılan harcamaları biliyor muyuz? Kuşkusuz devletin elinde harcananlar kayıtlıdır biliniyor. Ama bunun TBMM'den geçen bütçe dışında plansız harcamalar olduğunu söyleyebiliriz. Yani kocaman bir kara delik. Hem de öyle bir delik ki ekonomik krizdeki Türk ekonomisini daha da derin krizlere götürecek nitelikte.
Ve Suriye'nin Türkiye'ye maliyeti konusunda konuşulmayan başka bir kara delik.
Askeri operasyonlar…
Askeri Stratejist Sun Tzu, iki bin beş yüz yıl önce uyarıyor. Bir kere ordu harekete geçti mi ve seferler uzadı mı bunun ülkeyi ve milleti fakirleştireceğini söylüyor. Askeri harcamaların artmasının ülkedeki vergileri artıracağını belirtiyor.
Türkiye, Ağustos 2016'dan bu yana fiilen askeri harekat yürütüyor Suriye'de. Askeri harekat alanları da gittikçe genişliyor. Kendi ordusunun harcamaları yanında sayıları onbinleri geçen ÖSO grupları da eğitilip donatılıyor. Bunlara ne kadar para harcandığını bilmiyoruz.
Ama Erdoğan'ın bir kurşunun fiyatını biliyor musunuz sorusunu hatırladıkça, hayal bile edilemeyecek paraların harcandığını söyleyebiliriz. Hatta Rus/Suriye saldırılarında, terör örgütlerini saldırılarında zayiata uğrayan harp araç gereçlerinin maliyeti ne sizce?
Tabi ki Türkiye'nin güvenliği için gerektiğinde askeri operasyonlar yapılacak, sınır ötesi terör operasyonları yapılacak ama bu şuanda Suriye'deki gibi sürekli ve önü açık bir operasyona dönüşürse işte o zaman oturup düşünmek lazım.
Hele bir de bu harekatların siyasi hedefi ve nihai hedefi belli değilse, askeri harekatlar hem bir maceraya hem de ekonomik bir canavara dönüşebilir.
Çok önemli bir yabancı kaynağım, hem ABD hem de Rusya'nın Türkiye'nin önce Suriye kuzeyindeki harekatlarının şimdi de Libya'daki operasyonlarının önünü açarak aslında Türkiye'yi çok büyük bir ekonomik tuzağa sürüklediklerini söyledi.
Yukarıda yazdıklarımla birlikte düşünülürse hiç de haksız sayılmaz.
Siyasi, askeri açıdan açmaza sürüklenen Suriye politikası ekonomi açısından da Türkiye'yi büyük bir canavarla karşı karşıya bırakmış gözüküyor.
Suriye toprağını Suriye yönetimine karşı koruma gibi muhakeme dışı bir duruş sergiliyor olmak Türkiye'nin içine düşürüldüğü durumu algılayamamak, Türkiye'nin dibe vurduğunu görmemektir.
Daha buna Libya'daki durumu eklemedik bile. Libya'daki durum böyle giderse siyasi-askeri açmaz ve ekonomik kayıpların daha da artması kaçınılmaz gözüküyor.
Merkel ile görüşmek, Macron ile görüşmek, Putin ile görüşmek, bunlarla 4'lü zirve yapmak (ki Kremlin'den gelen açıklamaya bakılırsa anlaşılan o bile yapılamayacak) medyada boy boy fotoğraflar verilmesini sağlayacak ama Türkiye'nin gerçek sorunlarını çözmeyecek.
Hep bir sonraki görüşmede zirvede sorunun çözüleceği ümidini kamuoyuna pompalamak dış güçlere kazandırıyor ama içinde bulunulan askeri-siyasi-ekonomik resim Türkiye'ye kaybettiriyor. Çünkü Türkiye, korkunç bir canavarın kucağına itilmiş durumda.