Söylemi şahin, eylemi güvercin olan bir yaklaşım tutarlılıktan yoksundur. Dahası jeopolitik ve jeokültürel unsurlara dayanmayan söylemlerin siyasi değeri de yoktur. Söylemde şahin eylemde güvercin olan bir politikanın ise geçerliliği yoktur. Havlayan ama ısırmayan bir yaklaşımın muhatapları nezdinde karşılığı yoktur.
Uluslararası ilişkilerde yaptırım gücü ile desteklenmemiş söylem yalnızca lakırdıdır.
Suriye'de PYD'nin yaptığını yapamamak!
Bölgenin en güçlü (İran-İsrail-Türkiye) üç devletinden birisi olan Türkiye; gerçeklerden, olabilirlikten ve tutarlılıktan uzak bir politika izlemesi yüzünden bölgede etkinliğini büyük ölçüde yitirmiştir.
AKP yönetimindeki Türkiye, Suriye'nin kuzeyinde PYD kadar etkin olamamıştır. Bu üzerinde durulması gereken en önemli sorundur.
Türkiye, fiyasko ile sonuçlanan Suriye dostları toplantıları düzenler, ABD ile "Eğit-Donat" adlı iflas eden bir politika izlerken PYD aşama aşama hedefine doğru ilerlemektedir.
İşin en ilginç yanı zamanın Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, -bugün haklı olarak- terör örgütü olarak ilan edilen PYD'nin başkanı Salih Müslim'i defalarca Ankara'ya davet etmiş olmasıdır. Salih Müslim'le -Suriye'deki olayların ilk zamanlarında- iktidar yetkilileri Ankara'da görüşmüştür. Bölgedeki gelişmeler sonrası Müslim'in temsil ettiği PKK'nın uzantısı olan PYD aynı iktidar tarafında terör örgütü olarak ilan edilmiştir.
PYD Ocak 2015'te Kobani'yi ele geçirmiştir. Kobani olayları sırasında PYD resmen Türkiye'yi, Barzani'yi ve ABD'yi de kullanmıştır. Aynı PYD, Mayıs'ta da nüfusunun %95'i Arap olan Tel Abyad'ı IŞİD'ten geri almıştır. Böylece ülkenin kuzeyinde birbirinden kopuk olan Haseke ve Kobani "kanton"larını birleştiren PYD, bir sonraki hedef olarak Fırat'ın batısına geçip Cerablus-Azez hattında ilerleyerek kantonları birleştirmeye çalışmaktadır.
Türkiye'nin Suriye'de PYD'nin yaptığını yapamaması üzerinde durulması gereken önemli bir husustur.
Türkiye'nin Kırmızı Çizgisi, Fırat'ın batısı!
PYD'nin kanton kuşatmasına karşın Türkiye, Fırat'ın batısını "kırmızı çizgi" ilan etti. Fırat'ın batısına PYD'nin geçmesi halinde Cumhurbaşkanı Erdoğan bu duruma müdahale edeceğini açıkladı. Zira PYD'nin Fırat'ın batısına geçerek Cerablus'u DAEŞ'ten alması halinde Kobani ile Afrin kantonlarını birleştirmiş olacaktır. Böylece PYD, Türkiye'yi güneyden kantonlar koridoru tarafından kuşatmış olacaktır.
PYD çeşitli kamuflajlar altında Türkiye'nin "kırmızı çizgi" ilan ettiği Fırat'ın batısına militanlarını geçirmektedir. Fırat'ın batısına PYD güçlerinin geçtiği bazı köyleri ve Teşrin Barajı'nı ele geçirdiği medyaya düşen haberler arasındadır. Türk yetkililer ise bunu görmezlikten gelmektedir. Halbuki PYD çeşitli kamuflajlarla militanlarını Fırat'ın batısına geçirdiğini gözden kaçırmaktadır.
Türkiye gibi bir devleti yönetenler kırmızı çizgi ilan ediyorsa bunun gereğini maliyeti ne olursa olsun yapmalıdır. Kırmızı çizgiden bahsedip gereğini yapmamak Türkiye'nin caydırıcılığını tartışılır hale getirmektedir.
Omurgasız siyaset!
Irak'taki Başika kampına gönderdiği takviye birliklerle ilgili geri adım atılmayacağını ifade edenler sonuçta Rusya yönlendirmeli Irak hükümetinin karşı çıkmasıyla Başika kampındaki bazı güçleri başka alanlara kaydırmıştır.
Kobani'ye Peşmergenin Türkiye üzerinden gitmesiyle ilgili olarak iktidar yetkililerinin söylediklerinin Obama'nın telefonu sonrası değiştirilmesinde de aynı şey söz konusu olmuştur.
Koskoca Türkiye, sınırındaki DAEŞ'i bertaraf ederek gereğini yapacak yerde, sürekli geri adım atarak tevil yoluna başvurmaktadır. DAEŞ'in yerini de PYD almaktadır.
Süleyman Şah Türbesi'ni yerinde korumak için dahi gereğini yapamayan bir iktidarla Türkiye karşı karşıyadır. Vatan toprağı kabul edilen bir alandan Süleyman Şah Türbesi'ni taşımak bölgeden Türkiye'nin gölgesini çekmek anlamına gelmektedir.
Türkiye siyasetinin jeopolitik omurgasını Irak'ta Tuzhurmatu, Kerkük ve Telafer; Suriye'de Bayır-Bucak Türkmenlerinin üzerine oturtacak yerde tam tersini yapılmıştır. AKP iktidarının Irak ve Suriye'de nasıl bir siyaset izlediğini bilen ya da anlayan varsa beri gelsin!
