Suriye harekâtı beklemede
Türkiye''nin kontrol altına aldığı bölgelere, SDG/YPG/PKK terör örgütlerinin saldırıları devam etmektedir. Tel Rıfat ve Münbiç bölgelerinin adeta terör yuvası haline geldiği, harekât bölgelerindeki güvenlik güçlerimizi, dolayısıyla sınırlarımızı tehdit ettiği görülmektedir.
Türkiye, Suriye sınırından 30 Km. derinlikte ve sınır boyunca güvenli bir bölge oluşturmayı, böylece, sınırlarımızı terör örgütlerinden uzak tutulmayı, geçici sığınmacıların bu güvenli bölgeye yerleştirilmesine de imkân sağlamayı öngörmektedir.
Bunun, öncelik Tel Rıfat ve Münbiç olmak üzere, Kobani ve daha sonra da Kamışlı bölgelerine operasyonlar yapılmasıyla gerçekleştirilmesi düşünülmektedir. Operasyon için askerî hazırlıklar tamamlanmıştır. Şimdi siyasi açıdan uygun zaman ve zemin kollanmaktadır.
Tahran Zirvesinde yeni bir şey yok
Türkiye, Rusya ve İran liderlerinin katıldığı 7. Zirve Tahran''da gerçekleşmiştir. Zirve ortak bildirisinde, bundan önce yapılan açıklamalardan pek farklı bir hususa rastlanmamıştır. Suriye''nin egemenliği ve toprak bütünlüğü, terör örgütlerinin varlık ve faaliyetlerinin kınanması ve mücadelenin diplomatik yollardan yapılması, BMGK kararlarına atıflar ve bilinen diğer hususlar açıklamada yer almıştır.
Dikkat çeken konu, sığınmacıların, Türkiye''nin öngördüğü gerçekleştirilecek güvenli bölge yerine, asıl ikametgâhlarına dönmelerinin kolaylaştırılması olmuştur.
Demeçler ve sahadaki ittifaklar
Zirve ortak bildirisinden ziyade, liderlerin ve yetkililerin yaptığı açıklamalar dikkat çekmiştir.
Türkiye tarafından, terör örgütleri ile mücadelenin nerede ve kimler tarafından desteklendiğine bakılmaksızın süreceği, güvenliğimize kast eden odakların Suriye''den sökülüp atılmasında kararlı olunduğu, Astana Garantörleri olarak Rusya ve İran''dan bu mücadelede Türkiye''ye destek olmalarının beklendiği açıklanmıştır.
Rusya, ABD''nin Fırat''ın doğusundaki varlığının kabul edilemeyeceğini, Fırat''ın doğusunda Suriye hükümetinin kontrolü sağlaması gerektiğini vurgulamıştır.
İran ise, ABD başta, yabancı güçlerin Suriye''yi terk etmesi gerektiğini, Suriye''nin kuzeyine yönelik askerî bir operasyonun hem Türkiye''nin hem de Suriye''nin zararına, terör örgütlerinin ise faydasına olacağını, sorunun barışçıl yolla çözülebileceğini belirtmiştir.
Rusya ve İran''ın, Türkiye''nin endişelerinin anlayışla karşılandığı, ancak müdahalesine karşı oldukları, sorunların karşılıklı diyalog ve diplomasi yoluyla çözümlenmesi gerektiği yönünde bir ortak görüşe sahip oldukları, bölgede bulunan ABD''nin de aynı yönde düşündüğü anlaşılmaktadır.
Suriye''nin karşı koyma kararı aldığı, Şam ve Moskova yönetimlerinin Türkiye''ye karşı ortak hareket ettiği, SDG/PYD/PKK''nın da Suriye Rejimiyle iş birliği içinde olduğu görülmektedir.
SDG ve Suriye güçlerinin arasına, bu sefer İran Milislerinin de katılarak, müdahaleye karşı birlikte koordineli bir şekilde hareket edebileceklerine ilişkin haberler de bulunmaktadır.
Ancak Salih Müslim''in açıklamalarından "beklenen sonun" geldiği de söylenebilir. Müslim, ABD''nin fiili destek vermeyerek kendilerini yalnız bıraktığından, Rusya''nın da Suriye güçlerine katılmalarını, adeta teslim olmalarını talep ettiğinden şikâyetle, bir yerde çaresizliklerini ortaya koymuştur. Türkiye''nin bir ilerleme sağlayabilmesi için de Rusya''dan en azından bir sarı ışık alması gerektiğini söylemiştir.
***
Sonuçta;
*ABD''nin, Türkiye''nin harekâtına karşı olduğu, ancak fiili bir müdahalede bulunmayacağı, donattığı SDG''ye istihbarat desteği verebileceği, operasyonu önlemek için F-16 kozunu kullanabileceği, bunu aşmak için bir çıkış yolu bulunmasının faydalı olacağı,
*Rusya''nın, Ukrayna savaşına angaje olduğu, diyalog ve iş birliği yollarını açık tutmak için, daha önceleri olduğu gibi en azından hava sahasında hareketsiz kalacağı,
*İran''ın, Suriye''deki varlığı ve çıkarlarına dokunulmadığı sürece, "rekabet içinde dost görünümlü bir ülke" olarak müdahaleyi engelleyici eylemlerde bulunmayacağı, ancak milislerin yakından takip edilmesi gerektiği,
*Rejimin ve SDG/PKK''nın operasyona karşı gücünün yetmeyeceği,
*Sn. Erdoğan''ın, 05 Ağustos 2022''de, Sn. Putin''le görüşmek üzere Soçi ziyaretinden olumlu sinyaller alınması halinde, öncelikli bölgelere bir operasyonun beklendiği değerlendirilmektedir.