'Suriye çıkmazı' ve turizm!
Artık; kesinlikle, Türkiye’nin gündemine; ne yazık ki, PKK terörü ve “Suriye çıkmazı” ağırlık veriyor.
Zira, neredeyse 30 yılı aşan PKK belasının, şimdiye kadar ülkeyi böylesine meşgul etmediğine herkes hem fikir görülüyor.
Öte yandan, AKP iktidarının belki de, en büyük hatası Suriye sorunu, gün geçtikçe daha “vahim” hal alıyor.
Birbirine, ister paralel olsun, ister bağlı olsun bu iki “facianın” görünmeyen yüzü de, ekonomimize yüklediği ve yükleyeceği fatura nedense unutuluyor. Oysa; sadece PKK terörünün, can kaybı dışındaki maliyeti akıllara durgunluk veriyor. Buna, bir de Suriye karmaşası eklendiğinde, gerçek hesabını yapmak uzmanlara düşüyor.
Artı, film provokasyonunun doğurduğu olaylar bile potansiyeli menfi etkiliyor. Basit bir tespit, Türkiye’nin uğradığı veya uğrayacağı zarar-ziyanı hesap etmeye yetmiyor. En azından, “altın yumurtlayan tavuk” gözüyle bakılan turizm sektörümüzün muhtemel kayıplarını şimdiden düşünmek ve endişeye düşmemek elden gelmiyor.
Cumhuriyetimizin 100. yılında yani 2023’te, 70 milyon turist ve 80 milyar dolar turizm geliri parolasıyla kutlamayı arzulayan Türkiye’nin bu hedefine doğru koşar adımlarla ilerlemesi gerekiyor. Bilindiği gibi, Türkiye 2011 yılındaki rekor büyüme ile turizm pazarının en önemli oyuncularından biri haline gelmiş bulunuyor. 36 milyon turistin 23 milyar dolar getirdiği sektör, ziyaretçi sayısı göz önüne alındığında üçüncü en hızlı büyüyen turizm destinasyonu oluşturuyor. Sürekli artan talebi karşılamak üzere, hali hazırda 5 bin üzerinde oda yapım aşamasında olup yerli geliştiricilerin yanında IHG, Hilton, Marriott, Wyndham, Radisson, Rezidor ve Jumeriah gibi birçok yabancı grup yatırımlarını hızlandırıyor. Böylesine olumlu bir sektörün, özellikle “Suriye çıkmazı” ile tehlikeye sokulması “ihtimal” dahilinde olsa bile, şimdiden tedirginlik doğuruyor.
Öte yandan, turizmde sektör, çeşitli ayaklardan kurulan bir yapıdan oluşuyor. Yatırımcılar, işletmeciler, hava yolları, tur operatörleri bunların başında geliyor.
“Herkesin, ortak akıl ve projede hükümeti ikna ederek çalışmaya devam etmesi ve bu kapsamlı proje içinde ortak hareket etme itiyadını kazanması gerektiği” öne sürülüyor. “Turizmin dinamiğinin çok yönlü olduğu kadar çok hassas ve buluttan nem kapan bir yapıda olduğu” zaten biliniyor. Turizm; her sene, o yılın ekonomik ve siyasi yapısı, dünya gidişatı içinde etkilenip, kolayca hırpalanabiliyor. Uzmanlar; ne yazık ki, 2013’ü Türkiye için “riskli bir turizm yılı” olarak değerlendiriyor.
Gerçekten de, nereden bakılırsa bakılsın, turizm sanki S.O.S veriyor. Aslında; turizmin, toplam gelirimizin %30’una yakın dövizi getiren bir sektör olduğunu hiçbir zaman unutmamak ve sonuna kadar desteklemek icap ediyor.