Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Süreci sabote ya da teröre hamilik!

Terör örgütünün Kandil’deki elebaşısı, 8 Mayıs tarihi itibariyle terör örgütü mensuplarının, Başbakanın “silahlarını gömsünler/silahsız gitsinler” çağrısına karşı silahlarıyla birlikte ülke sınırları dışına çıkacağını açıkladı.
Başbakan Erdoğan, PKK’yı yasallaştırma ve siyasallaştırma bağlamında ilan ettiği “çözüm süreci” nin sabote edilmesiyle ilgili endişelerini dile getirmişti. Tayyip Erdoğan, İmralı’nın yani terörist Öcalan’ın 1999 yılında çekilme kararıyla ilgili olarak şunları ifade etmiştir: “Öcalan, 1999’da da Türkiye içerisindeki terörist unsurlarına derhal ülke dışına çıkma çağrısı yaptı. Türkiye içindeki unsurlar sınır dışına çıkmaya başladı. Ama birileri yurt dışına çıkan teröristlere operasyon düzenleyerek, 500 teröristi etkisiz hale getirdi. Çekilme süreci tam anlamıyla sabote edildi” diyor.
Başbakan Erdoğan’ın, Öcalan ile başlattığı ve adına çekilme süreci verdiği projesini garantiye almak için bu sözleri sarf ettiği anlaşılıyor. Bu suçlamalar terörle mücadele edecek olanlara yönelik açık bir tehdit içermektedir. Başbakan adeta; kim ki silahlı ya da silahsız çekilen PKK’lılara müdahale ederse o, “süreci sabote” etmiş olur demekte. O halde sınırların dışına çıkan teröristlerle karşılaşan güvenlik mensupları “süreci sabote” etmemelidir.
Tayyip Erdoğan, açıkça 1999 yılında teröristlere yapılan müdahaleyi barışın sabote edilmesi olarak niteleyerek, aynı şeyin 2013 yılında da tekrarlanması halinde bunun da barışın sabote edilmesi olarak sayılacağını belirtmiş olmaktadır. Böylece Erdoğan, geri çekilecek teröristlere müdahale edilmemesi için TSK’ya gözdağı ve talimat vermiş oluyor. Böylece iktidar, sözde çekilme sürecini garanti altına almış oluyor.
Başbakan Erdoğan’a göre; terör örgütü “çekilmek” , teröre son vermek ve barış istiyor. Buna karşılık teröristlerle mücadele eden güvenlik güçleri, teröristlere yerli-yersiz, zamanlı-zamansız müdahale ederek onları etkisiz kılıyor ve süreci sabote ediyor! Teröristlerin etkisiz hale getirilmesini iktidar, hem yanlış hem de komplo olarak görüyor. Bu görüşlerin benzerlerini PKK’nın İmralı’daki elebaşısı da sık sık dile getirmişti. Belki de Erdoğan’a da PKK terör örgütüne de bu tür bir stratejik mühimmatı hep aynı kaynak veriyor!
Terör örgütü değil derin yapılar -ki Başbakan buna birileri diyor- terörün bitmesini istemiyor! Bu “birileri” terör örgütüne operasyon düzenleyerek barışı zehirliyor. Bu “birileri”nin kim olduğunu Erdoğan açıklamıyor ama ima ediyor. Terör örgütüne 1999’da da operasyonu güvenlik güçleri düzenlediğine göre Başbakan’a göre çekilme sürecini TSK, ya da içindeki derin yapılar (!) sabote etmiş oluyor!
Tayyip Erdoğan’a göre PKK’yla mücadele etmiş olanlar, gerçekte çekilme sürecini sabote eden suçlulardır. Bu sözlerle Erdoğan, adeta PKK’yı aklarken TSK’yı hem suçlamakta hem de tehdit etmektedir. ’Süreci sabote etmeyin! PKK elini-kolunu sallayarak sınırdan çıkıp kamplarına sağ/salim ulaşsın...’
Bu sözleri ancak bir PKK’lı ya da PKK’nın avukatı yapmış olsa yadırganmaz. İddia Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanından gelince işin rengi değişiyor. Bu tür iddialar ancak PKK’yı aklamak ve motive etmek, onunla mücadele edenleri ise suçlamak ve karalamak amacıyla yapılabilir.
Başbakan Erdoğan, PKK terör örgütünü överken MHP’yi de suçlamayı ihmal etmiyor. MHP’nin ortağı olduğu hükümetin, terör örgütünün toparlanması için fırsat sağladığını iddia ediyor. Tayyip Erdoğan bir yandan terör örgütüne operasyon düzenleyerek, beş yüz teröristin çekilme sürecinde etkisiz hale getirilmesini, sabote olarak niteliyor, diğer yandan da MHP’nin ortak olduğu hükümetin terör örgütünün toparlanması için fırsat yarattığını söylüyor.
Kendi içinde çelişki içeren bu sözler iftira ötesi suçlamalardır. Tayyip Erdoğan, kendi yaptıklarını MHP’nin yaptığını sanıyor.

Yazarın Diğer Yazıları