Chicago Üniversitesi'nden bilim insanları, bir milimetre boyutundaki kristal yapılar içinde terabaytlarca dijital veriyi saklamanın yolunu buldu. Bu yöntemin temelinde, kristallerdeki atomik düzeydeki kusurları kullanarak klasik 1 ve 0'lardan oluşan ikili (binary) veri depolama sistemini yeni bir boyuta taşıma fikri yatıyor.
University of Chicago 'dan Yardımcı Doçent Tian Zhong, "Kristal kusurlarını kullanarak veri saklama kapasitesini artırmak, veri depolama teknolojisinde devrim oluşturacak bir adımdır" dedi.
GELENEKSEL VERİ DEPOLAMA SİSTEMLERİNİN SINIRLARI
Mevcut depolama sistemleri, transistör tabanlı yapıların fiziksel sınırları nedeniyle daha küçük ve daha yoğun bellek çözümleri geliştirme konusunda zorluklar yaşamakta. Ancak araştırmacılar, kristallerin iç yapısındaki eksik atomları veri saklama birimi olarak kullanarak bu sınırlamaları aşmanın yolunu buldu.
Stanford Üniversitesi'nden Dr. Mark Brongersma, "Kristallerin iç yapısındaki eksik atomları kullanarak veri depolama kapasitesini artırmak, mevcut depolama teknolojilerinin sınırlarını aşmamızı sağlayacak" dedi.
YENİLİKÇİ YÖNTEM VE UYGULAMALAR
Katı hal fiziği ile radyasyon dozimetresi uygulamalarını birleştiren araştırmacılar, bu yöntemi geliştirmek için itriyum oksit kristallerine praseodim iyonları ekledi. Kristal, ultraviyole lazerle uyarıldığında, bu iyonlar elektron salıyor ve kristaldeki doğal kusurların içinde sıkışıyor. Böylece, şarj durumları değiştirilerek tıpkı geleneksel dijital belleklerde olduğu gibi 1'ler ve 0'lar oluşturulabiliyor.
Harvard Üniversitesi'nden Dr. Evelyn Hu, "Praseodim iyonları ve ultraviyole lazer kullanarak veri depolama kapasitesini artırmak, veri depolama teknolojilerinde yeni bir dönemi başlatacak" şeklinde açıklamada bulundu.
OPTİK VE KUANTUM TABANLI VERİ SAKLAMA
Bu süreç, klasik veri depolama sistemlerinden farklı olarak çok daha küçük ölçeklerde daha yüksek veri yoğunluğu sağlamakta.
Yardımcı Doçent Tian Zhong, bu teknolojinin optik ve kuantum tabanlı veri saklama sistemleri arasında köprü görevi gördüğünü belirtti.
Kristal kusurları, daha önce kuantum bilgisayarlar için olası kübitler (qubit) olarak araştırılmıştı. Ancak bu çalışma, aynı yapıları klasik veri saklama için kullanarak veri depolama teknolojisinde devrimoluşturmayı amaçladı.
Yapay zeka bilgisayarlarla ilgili önemli gelişme! Yenilikçi çözümler
Massachusetts Institute of Technology (MIT) 'den Prof. Dr. Dirk Englund, "Bu teknoloji, optik ve kuantum tabanlı veri saklama sistemleri arasında köprü görevi görerek veri depolama sınırlarını yeniden tanımlayabilir" dedi.
GELECEK PERSPEKTİFLERİ VE YENİLİKLER
Araştırmacılar, bu buluşun veri depolama sınırlarını yeniden tanımlayabileceğine ve klasik bilgi işlemde ultra kompakt, yüksek kapasiteli depolama çözümlerinin önünü açabileceğine inanıyor.
Carnegie Mellon Üniversitesi'nden Dr. Seth Lloyd, "Kristallerin atomik kusurlarını veri saklama birimi olarak kullanmak, veri depolama teknolojisinde çığır açan bir yenilik olarak değerlendirilebilir. Bu, gelecekte ultra kompakt ve yüksek kapasiteli depolama çözümlerinin önünü açacaktır" dedi.
SUPERMAN'İN KRİPTON TEKNOLOJİSİ İLE BENZERLİK
Superman'in filmleri ve çizgi romanlarına aşina olanlar, içerikteki kristallerin hayali süper kahraman ile ilişkisini anlayacak.
Superman'in Fortress of Solitude (Yalnızlık Kalesi) olarak bilinen evi, Kripton teknolojisiyle üretilmiş beyaz kristallerle inşa edildi.
Superman, bilgileri ve holografik mesajları bu kristaller aracılığıyla saklayabiliyordu. Bugün bilim insanlarının kristallerin atomik kusurlarını veri saklama birimi olarak kullanması, bir bakıma Superman'in Kripton teknolojisini gerçek dünyada taklit etme girişimi gibi görünüyor.
