Süperler ülkesi
Paralel evrende süper bir gezegen, süper gezegende süper bir ülke, süper ülkede süper insanlar varmış. Ülkelerinin adı bile süper zekâlarının eseriymiş. Süper demokrat oldukları için bir araya gelmişler ve zekâlarını yarıştırmışlar. Kimisi ülkenin adı Superya olsun demiş; kimisi de buna itiraz etmiş; “Biz BİP ülkelerini kazanmak istiyorsak onların hoşuna giden bir kelime bulmalıyız; mesela Superistan gibi” demiş. Bir başka üstün zekâ ona hak vermiş ama öneriyi uygun bulmamış; “doğru” demiş, “BİP ülkelerini kazanmalıyız; bunun için en uygun isim Cumhûriyyetu al-Superiyye olabilir” derken Birleşik Yıldızlar Ülkesi’nden talimat gelmiş; “Sizin süper zekâlarınıza en yakışan isim Superland olabilir ancak” diye yazıyormuş talimatta. Süperler ülkesinin süper zekâlı adamları bu talimatla üstün zekâlarının tescil edildiğine hükmetmişler ve öneri talimatı seve seve kabullenmişler. Böylece ülkelerinin adı Superland olmuş. Süper zekâlı yöneticiler ülkenin adına yakışır açılımlar yapmaları gerektiğine karar vermişler. Açılımlar da sonuçları da süper olmalı. En baştaki demiş ki: “İki birden büyüktür; biz niçin iki parça olmuyoruz? İki parça olursak daha da büyürüz” Yanındaki süper yönetici ona hak vermiş; “yalnız” demiş, “Bizde aslında 26 parça var; 26’sına da özgürlüklerini verirsek 26 kat büyürüz.” Diğer yöneticilerden öyle bir alkış tufanı kopmuş ki alkış sesleri ülke sınırlarını ve denizleri aşarak Birleşik Yıldızlar Ülkesi’ne kadar ulaşmış. Bu ülkenin yöneticileri de bıyık altından gülebilmek için bıyık bırakmışlar. Sonra da Superland’dan gelip kendi ülkelerinde yaşamaya başlayan ultrasüper gülücü Efendikos Hazretleri’ni çağırmışlar; “Nasıl oluyor da hem ultrasüper bir gülücü oluyor, hem de süper gözyaşları dökebiliyorsunuz?” demişler. Efendikos Hazretleri onlara bir açıklamada bulunmuş. Bulunmuş ama bu açıklama asla onun gerçek sırrını ele vermiyormuş. Birleşik Yıldızlar Ülkesi’nin yöneticileri Efendikos Hazretleri’ne, hizmetlerinden dolayı teşekkür edip yeşil bir plaket vermişler. Superland’da süper açılımlar hızlı başlamış. Önce eski isimleriyle ilgili ne varsa hepsinin üzerinden bir bir geçmişler. Sonra ülkenin süper beyni; yazarları, çizerleri, boyarları, yontarları, serçe gibi öterleri bir araya toplayıp açılımların süper erdemleri üzerine nutuklar atmış. Sesini bazen yükseltmiş, bazen alçaltmış. Gözleri demokrat, elleri demokrat, çenesi çok çok demokratmış. Süper demokrasiyle kanatlanan kuşlar şakımaya, süper zekâlarını göstermeye başlamış. Biri şöyle diyormuş: “Gündüz külahlı gece silahlı çete başıyla neden görüşülmesin ki? Çete başıyla görüşmeyen devletin ben zekâsından şüphe ederim.” Eh, yöneticiler süper zekâlarından şüphe ettirecek değiller ya! Süper yöntemler bulup çete başıyla görüşmeye, pazarlıklar yapmaya başlamışlar. Süper yöntemler “iki ileri bir geri, bugün görüşmem yarın görüşürüm, ben görüşmem, adamım görüşür” gibi esaslara dayanıyormuş. Her şey iyi hoş imiş de ülkede bir de aykırı uykuru sesler varmış. “Niçin ismimizi değiştiriyoruz; niçin bir iken iki, hatta 26 oluyoruz?” diye söylenip duruyorlarmış. Onların da çaresine bakılmış. Hepsini uzun kulaklarla dinlemişler; demokrasi eğitimi almaları için bir araya toplayıp sipsivri bir yere koymuşlar. Bir başkasının yatak odasına girip sen yat ve uyu demişler. Yazarlarını yazmaz, konuşurlarını konuşmaz hâle getirmişler; ekranlarını ve beyaz sayfalarını süper paraların demokratik gücüne teslim etmişler. Çok fazla sesi çıkan öykücülerin önüne de eski bir hesabı yem olarak koymuşlar. Öykücüler de “hesap görülür mü görülmez mi; görülürse nasıl görülür?” diye birbirleriyle didişmeye başlamışlar. Öte yanda Superland’ın süper yöneticileri Birleşik Yıldızlar Ülkesi ile bu ülkede yaşayan Efendikos Hazretleri’nin de desteğiyle süper açılımlarına devam etmiş.
Etmiş etmesine de... Aykırı öykücüler şimdi de 946 yıl geriden hız alıp başlamışlar hücuma. Aylardan Ağustos, günlerden Cuma!