Sümela’nın diğer şifresi

Geçenlerde Ahmet Kekeç, Yunanistan’daki Altın Şafak hareketiyle ilgili yorum yaparken doğru laflar etmiş: “Yunanistan’ın milliyetçisi, dünyanın tepkisini umursamadan “Megalo İdea” peşinden koşabiliyor ama sürekli Yunanistan’ın gelişmişlik düzeyiyle sınanan (yani Yunanistan’la terbiye edilen) gariban Türkiye’nin milliyetçisi “Misak-ı Milli” bile diyemiyor. Bunu dediği an “faşist” oluyor...”
Altın Şafak hareketi, yabancılara, liberalizme ve Marksizm düşmanlığı temel alan ırkçı bir hareket... Önce dergi etrafında örgütlenmiş, daha sonra partiye dönüşmüş... 6 Mayıs 2012’de yapılan genel seçimlerde yüzde 7 oy alarak, 21 milletvekilini parlamentoya sokmasıyla dikkatleri üzerine çekti...
Bayrağında gamalı haç figürü bulundurmaktan çekinmeyen, liderine ‘führer’ denilmesinden rahatsız olmayan, ‘nasyonal sosyalizm’i benimsediğini ilan eden bu hareketin lideri Nikolaos Michaloliakos seçimlerden sonra hızını alamadı ve İstanbul’u, İzmir’i ve Trabzon’u geri alacaklarını yandaşlarına müjdeledi!..
Yunanistan’da yaşanan ekonomik krizi ve artan yabancı düşmanlığını yedekleyerek, kimsenin beklemediği bir çıkış yapan Altın Şafak çılgınlığı elbette Yunanlıların problemi... Batı Trakya’daki Müslüman Türk azınlık olmasa, bu ayağı yere basmaz, naylondan mamul Yunan fantezileri bizim umurumuzda bile olmaz...
Asıl olan bizim kendi evimizi, harim-i ismetimizi sağlam tutmamız... İşte orada ciddi sıkıntı var... ‘Tavizkârlık’ la ‘hoşgörü’yü biri birinden ayırt edemeyen ve bu ruh halini ‘kompleks’le sentezleyen yöneticilerimiz yüzünden kendi ayağımıza sıkıp duruyoruz...

***


15 Ağustos 2009’da Yunanistan ve Rusya ağırlıklı Ortodoks bir heyet, Trabzon Maçka’daki Sümela Manastırı’na gelmişti... Amaçları Hazreti Meryem’in doğum gününü bahane ederek ayin yapmaktı... Ama Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre orada ayin yapmak suçtu...
Trabzon İl Müze Müdürü Nilgün Yılmazer, Selanik Valisi Panayotis Psomyadis ve Rus milletvekili İvan Savidis’in bulunduğu korsan ayincileri, yasalar gereği burada ayin yapamayacakları konusunda önce uyardı... Uyarısı dinlenmeyince, bu yasadışı faaliyete son vermek için onların yaktıkları mumları söndürdü... Tartışma öylesine büyüdü ki, çıkan arbedeye özel güvenlik birimleri müdahale etmek zorunda kaldı... Olay, gazete ve televizyonlara yansıdı..
Bundan sonra Trabzon İl Müze Müdürü Nilgün Yılmazer için çile başladı... Sanki korsan ayincilerin mumlarını değil de Ankara’dakilerin mumlarını söndürmüştü!.. Şuurlu biçimde görevini yapan Yılmazer için derhal sürgün kapıları açıldı...
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın talimatıyla Nilgün Yılmazer önce Erzincan’a gönderildi... Bunun üzerine Trabzon Bölge İdare Mahkemesi’ne başvuran Yılmazer, atamanın haksız olduğunu savundu ve önceki göreve iadesini istedi... Mahkeme geçen ay, Yılmazer’i haklı buldu ve göreve iadesine karar verdi...
Bu karardan Ankara pek memnun değildi elbette... Yılmazer, geri aldığı makamında ancak 15 gün oturabildi... Ankara bu işin peşini bırakmıyordu ve kendisini 6 aylık geçici görevle Gümüşhane’ye gönderdi... Bütün bunları yapanlar, “Bir gün İstanbul’u, İzmir’i ve Trabzon’u geri alacağız” diye hayal gören Yunanistan’daki Altın Şafak’çılar değil, maalesef Türkiye Cumhuriyeti’nin Kültür ve Turizm Bakanlığı’ydı...
Bu arada bazı hatırlatmalar yapalım...
Yaklaşık on yıl önce Fener Rum Patriği Bartholomeos ve Rahmi Koç önderliğinde yine Sümela’da bir paskalya yortusu düzenlemek amacıyla, içinde beş yüze yakın Yunan ve Rus vatandaşı bulunan bir gemi Trabzon’a gelmişti... Trabzon halkının yoğun tepkisi üzerine Patrik ve Koç gemiden inememişler ve gemi Trabzon’u terk etmek zorunda kalmıştı...
Ama akan zaman, ayincilerin lehine işledi... Yukarıda sözünü ettiğimiz 2009 krizinden sonra, Başbakan Tayyip Erdoğan duruma el koydu... Başbakan’ın talimatıyla 2010 yılında, tam 88 yıl sonra ilk ayin gerçekleşti... Daha önce Trabzon halkı tarafından protesto edilince, arkadaşı Rahmi Koç’la birlikte, limana indirilmeden Trabzon’u terk etmek zorunda kalan Bartholomeos bu defa zafer kazanmıştı ve kazandığı zaferi 2000 kişilik ayinle taçlandırdı!..
Sözde gelen ‘olumlu tepkiler’ üzerine Kültür ve Turizm Bakanlığı her yıl 15 Ağustos’ta ayin yapılabileceğini açıkladı... Bölgedeki tepkiyi kırmak için “Daha çok turist gelecek, gelirler artacak” yalanını savuranlar, son iki yılda ‘artan’ turizm gelirleriyle ilgili bir tahmin yapabilirler mi acaba?
Yapamazlar, yapmazlar... Ayin için gelenlerin bir kısmını Kredi Yurtlar Kurumu’nun Maçka’daki yurtlarında bedavaya ağırlayan zihniyet, bize hangi turizm bilançosunu sunabilir?
Yunanistan’da yabancı, daha çok Türk düşmanı Altın Şafak yüzde 7 oy almış... Hangisi daha düşündürücü acaba? Bir delinin zırvaları mı? Yoksa Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenlerin himayesinde, Pontus bayraklarıyla ve kıyafetleriyle Sümela’nın 90 yıl öncesine döndürülmeye çalışılması mı?
Nilgün Yılmazer, yeni sürgün karşısında hakkını yine mahkemelerde arayacak... Ama karşısında onun kadar kararlı bir Bakanlık var... Hangi kültürün bakanlığını yürüttüğü konusunda arkasında derin şüpheler bırakan Kültür ve Turizm Bakanlığı, bakalım bu söndürülen mumlarla ilgili başlattığı ‘kan dâvâsı’nı daha ne kadar sürdürecek?

***


Yazıyı sonlandırmadan önce bir hakkı teslim edelim... Altın Şafak’çılar bize düşman olsa da, lafı ağızlarında gevelemedikleri ve inandıklarını dosdoğru söyledikleri için biraz saygıyı da hak ediyorlar!.. Hele işi kitabına uyduranların, karnından konuşanların ve rakip gördüklerini mevzuatla boğmaya çalışanların yanında!..

Yazarın Diğer Yazıları