İsmini onu bulan Marie Curie'nin memleketi Polonya'dan alan Polonyum 210 maddesini FETÖ uzantılarının suikast amaçlı kullandığı iddia ediliyor. Polonyum 210 vücuda girdiğinde pek çok belirtiye neden olmaktadır. Peki, Polonyum 210 nedir ne işe yarar? Suikastlarda kullanılan Polonyum 210’nun vücuda girdiğinde belirtileri neler?
POLONYUM 210 NEDİR?
Polonyum-210 doğal yolla oluşan, pozitif enerji yüklü alfa parçacıkları yayan radyoaktif bir maddedir.
Polonyum ilk olarak Pierre ve Marie Curie tarafından 1898 yılında, kimyasal yolla uranyumdan ayrılarak keşfedilmiş, böylece laboratuvar ortamında keşfedilen ilk kimyasal element olmuştur.
Elementin ismi, Marie Curie'nin memleketi olan Polonya'dan türetilmiştir.
Laboratuvar ortamında üretilen bu elementin aslında toprakta, atmosferde ve hatta vücutlarımızda çok düşük miktarlarda bulunuyor olmasıdır.
Fakat radyoaktif bir element olan polonyum-210'un insan vücudundaki miktarı arttığında, doku ve organları tahrip edici etkileri oluşmaktadır.
Çok yüksek radyoaktiviteye sahip olan bu elementin bir toz zerresi büyüklüğündeki parçası, yani bir mikrogramı bile yutulsa, insanlar üzerinde ölümcül etkiler yaratmaktadır.
Tıp bilimi bugün bile polonyumun vücuttaki etkinliğini tespit etmekte zorlanmaktadır.
POLONYUM 210 VÜCUDA GİRDİĞİNDE BELİRTİLERİ NELER?
Polonyum-210'un insan vücuduna zarar verebilmesi için sindirilmesi, solunması ya da açık yaraya değmesi gerekir. Radyasyonun etki alanı sınırlı olduğu için yalnızca yakınındaki dokuya zarar verebilir ve kağıt, deri ya da giysilerin içinden geçemez.
Polonyum-210 vücuda alındığında, kişi birkaç gün içerisinde kanserin son evresindekine benzer semptomlar göstermektedir.
Polonyum-210 sindirildikten sonra maddenin %50-%90'ı dışkı yoluyla vücuttan atılmaktadır. Kalan kısmı ise kana karışarak dalak, böbrek, karaciğer ve kemik iliğini tahrip etmektedir.
Georgia Üniversitesi'nden toksikolog Cham Dallas, elementin vücutta yarattığı etkiyi kanserin son evresine benzetmektedir:
‘'Madde vücuda girdikten sonra ilk olarak karaciğer ve böbrekler zarar görür, bunları yoğun mide bulantısı ve baş ağrısı izler; ilerleyen günlerde kusma, ishal ve saç dökülmesi görülür. Ölüm bazen birkaç gün, bazen birkaç hafta içerisinde gerçekleşir.'’