Jebel Sahaba mezarlığında JS 20 ve JS 21 bireylerinin ikili mezarını gösteren arşiv fotoğrafı. Kalemler, ilişkili litik eserlerin konumunu gösteriyor. C: Wendorf Archives of the British Museum
Arkeofili''nin haberine göre, Yaklaşık 13.400 yaşında olan Jebel Sahaba, kitlesel çatışma belirtileri gösteren en eski yerlerden biri. Toplumlar arasındaki şiddet, insanlar yaklaşık 12.000 yıl önce başlamış olan çiftçilik için bir yere yerleştikten sonra daha yaygın hale geldi. Ancak Jebel Sahaba tarafından temsil edilenler gibi daha hareketli topluluklar arasında organize şiddet kanıtı oldukça sıradışı.
Mezarlıktaki kalıntılar 1960’larda ortaya çıkarıldı ve iskeletlerden 20’sinin yaralı olduğu anlaşıldığında, bunların tek bir savaşta ölen insanlara ait olduğu öne sürüldü. Yeniden yapılan bir analiz, durumun muhtemelen böyle olmadığını gösteriyor.
ÇATALHÖYÜK’TE HASTALIK VE ŞİDDET İZLERİ BULUNDU
Fransa’daki Bordeaux Üniversitesi’nden Isabelle Crevecoeur ve meslektaşları, halihazırda yaralanmış 20 kişi de dahil olmak üzere 61 kişinin kalıntılarını inceledi. Daha önce belgelenmemiş 100’den fazla iyileşmiş ve iyileşmemiş kemik lezyonu tespit ettiler ve bu tarım öncesi insanların yaşamları boyunca çeşitli şiddet olaylarından kurtulduklarını belirttiler.
Crevecoeur, “Belki bazı ek lezyonlar bulacağımızı biliyorduk, ancak bu durumda, kalıntıların bu sistematik ve gerçekten kapsamlı analizi, zaten travmatik lezyonlarla tanınan 20 kişiye 21 kişiyi eklememizi sağladı.” diyor.
Crevecoeur, bu avcı-toplayıcı-balıkçılar arasında farklı kültürel gruplar arasında muhtemelen kasıtlı, ara sıra ve tekrarlayan saldırılar olduğunu söylüyor.
JS 21’in sol kalça kemiğinin arka yüzeyinde gömülü bir litik parça. C: Isabelle Crevecoeur/Marie-Hélène Dias-Meirinho
Almanya’daki Göttingen Üniversitesi’nden Thomas Terberger, “O dönemde bu kadar yüksek oranda yaralanan ve ölen insan gösteren başka bir mezarlık bilmiyoruz. Bu yüksek çatışma oranı benzersiz bir şey ve gelecekte bunun sıradışı bir kanıt olup olmadığını analiz etmek gerekecek veya belki de benzer şekilde diğer eski sitelerin yeniden analizi bu tür çatışmalara dair daha fazla kanıt gösterecek.” diyor.
Ekip, lezyonların çoğunun fırlatılan nesnelerden gelen çarpma izleriyle ilgili olduğunu ve bazı durumlarda hem erkeklerin hem de kadınların kemiklerine gömülü kalmış taş parçaları olduğunu buldu. Bu parçalar ok veya mızrak uçlarından gelmiş olabilir.
Harvard Üniversitesi’nden Luke Glowacki, “Bu sonuçlar, avcı toplayıcılar arasında şiddetin ortaya çıktığı bağlamlara ilişkin anlayışımızı zenginleştiriyor. Tıpkı tarımsal halklar gibi toplayıcıların da baskın ve pusu şeklinde kişilerarası şiddete maruz kaldığına dair ortaya çıkan bir fikir birliğine ek kanıt sağlıyorlar.”