Suçun anlamı var mı?
Bakın uygar dünyaya..
Gelişmiş ülkelere bakın.
Var mı bizim gibi sık aralıklarla bir bahane bulup açık ya da örtülü af çıkararak suçluları salıveren ülke?
Yok..
Niye orada yok da biz de var?
Benim ülkemde hapishanelerde yatanlara "kader mahkûmu" deniliyor. Sanki kader, bunların eline silah verip suç işletmiş, sonra da hepsini cezaevine doldurmuş gibi.
Eğer illa bir af yasası çıkarılacaksa bu ancak fikir, düşünce, söylem suçları için olabilir.
Gerisi cana, mala, kamu düzenine, birey olarak kişilerin kendisine yönelik suçlardır.
Sanıyorlar ki suç işleyen bir kimse, bundan bir hayat dersi çıkarmış ve dersini aldığı için de uslanmıştır.
Hayır.
Gidin istediğiniz psikoloğa, istediğiniz davranış bilimleri uzmanına ve istediğiniz psikiyatra sorun.
Kişilik kolay değişmez.
Hatta bazı yönlerden hiç değişmez. Örneğin kişinin genetik kodları hiç değişmez. Değişen kısım hangisidir biliyor musunuz? Genetik yapıyla ilişkilenerek oluşan öğrenilmiş davranışlar. Ancak onlar değişebilir ki, o da uzun uğraşmaları veya kişinin şok edici olaylarla karşılaşmasını gerektirir. Öğrenilmiş davranışların çoğunluğu çocukluk yaşantılarında yerleşmiş olanlardır. Psikologların sık sık çocukluk yaşantılarına dönmek isteyişinin nedeni budur.
Bir toplumda suçun anlamı olmalı.
"Efendim hapishaneler doldu, ne yapalım?" gerekçesine sığınmak düz mantığın eseridir. Böyle söyleyenlere dememiz gereken söz şudur: Öyle bir toplum inşa ediniz ki, insanlar suç işleyerek hapishaneleri doldurmasın.
Öyle bir eğitim düzeni kurunuz ki, yetişen çocuklar, suç işleme eğiliminde olmasın.
Suç değerli bir şey, sık sık affedilecek bir olgu olmamalı. Toplumlar ve devletler; sadık yurttaşlarını, dürüst yaşayan insanları, onlara zarar verenler karşısında ezip geçmemelidir.
***
MASKE
Bir maskedir tutturdular. Önce "takılmalı mı, takılmamalı" mı diye tartışırken zaman geçti.
Kimi taktı, kimi umursamadı.
Derken fırsat ekonomisi hemen devreye girdi ve anında maske üretimi başladı.
Pahalı satılıyor, satılmıyor tartışmaları başlamıştı ki iktidar devreye girdi.
Dedi ki: "Hayır, kimse izinsiz maske satamaz."
Tamam, satamazsa satmasın.
Öyle ise buyurun siz verin.
Anında veremediler.
"PTT kargo bu işi yapacak" dediler.
Yapamadı.
Şimdi de tutturmuşlar "en kısa zamanda maske dağıtımına başlanıyor" diye.
Maske almak istiyorsun.
"Yok alamazsın. Olmaz" diyorlar.
"Madem öyle buyurun siz verin öyle ise" diyorsun.
Bu sefer de; "bekle gelecek" diyorlar.
Derken aylar geçti. Hasta sayısı 30 bini aştı, ölüm oranları gittikçe artmakta. Buna rağmen maskeler bir türlü halka ulaştırılamadı.
Güya İstanbul'da önce başlanacakmış, sonra da bütün yurda dağıtılacakmış.
İşte size hızlı yönetim.
Fırsatçılar iktidardan daha hızlı çalışıyor. Onlar anında maske yapıp satmaya başladılar, lakin önlerine engel konuldu.
Niye?
Bırakın satsınlar. Siz fiyatı denetleyin denetleyecekseniz. Önemli olan ve önceliği olan sağlık değil midir?
Bir "Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi gelecek, kararlar anında alınıp hızla uygulanacak, Türkiye hız yapacak" diyorlardı.
Yönetsel hızın bütün kapasitesi maske dağıtımından belli.
Haydin bakalım. Bir taraftan "evde kal" dediğiniz vatandaşlar, diğer taraftan bedava maske dağıtımından yararlanmak için evlerinden çıkıp eczanelere giderek nasıl maske alacaklar görelim.