Şu zeytinlik meselesi, hani son kalan!
Manisa'nın Soma ilçesi... Hani madenden çıktıktan sonra ayakkabıları çamurlu diye sedyeye koymak istemeyen güzel insan gibi toplamda 301 madencimizi yitirdiğimiz o ilçe...
Türkiye, günlerce onlara, ailelerine ağladı... Üzerinden yıllar geçti, çabuk unutuldu. Geriye sadece o gözü yaşlı eşler ve babasız çocuklar kaldı...
Bölgeye taziyeye gelen siyasiler ise "Ölmek bu işin fıtratında var" sözleriyle geçmişteki maden kazalarını hatırlatmakla meşguldü. Yerde tekmelenen madenci yakınlarını da gördük. Hınçlarını alamamış olacaklar ki tekmeledikleri madenci yakınına hakaret davası açıp, tazminata mahkûm ettirdiler.
Faciadan sadece birkaç ay sonra Soma bu sefer Yırca Mahallesi'yle gündemdeydi. Asayiş olayının yaşanmadığı, huzurun hüküm sürdüğü, çalışkan insanların yeriydi Yırca Mahallesi... Mahalle dediğime bakmayın, şirin ve güzel bir köydü... Bu el değmemiş bölgenin en büyük geçim kaynağı zeytindi. Ne var ki birileri çok zor yetişen ağaçlara "termik santral" adı altında göz dikmişti.
Çoğu 40-50, kimisi ise 150 yıllık olan zeytin ağaçları köylünün evlatları gibiydi. Köylüler isyan etti: "Madende öldük, geriye zeytinimiz kaldı, dokunmayın!"
Konu, önce yerel sonra da ulusal basına yansıdı. Bölgeden canlı yayınlar yapıldı. Çevre katliamı için iktidar partisi dışında birçok kesim seferber olmuştu. Farkındalık oluştu, insanlar bölgeye akın etmeye başladı; tek amaç zeytin ağaçlarının kesilmesini engellemekti.
Çabalar tam sonuç veriyordu ki bir gece yarısı, vahşi köpekler ve 2 otobüs dolusu adamla geldiler zeytinliğe... "Evlatları" gibi gördükleri ağaçlar kesilmesin diye gece nöbet tutan köylüler özel firmanın tuttuğu güvenlikler tarafından yerlerde sürüklenip, dövüldü. Gün ağardığında tam 6 bin 600 zeytin ağacının kesildiği anlaşıldı.
Bir türlü gelmeyen adalet ise ertesi gün gelmişti. Danıştay, "Bölge termik santral yapılmaya uygun değildir. Ağaçlara dokunulamaz" diyerek yürütmeyi durdurma kararı verdi. Ancak olan olmuştu... "Termik santral yapacağız" diyerek, yargı kararını vermeden, adeta düşmandan öç alırcasına saldırmışlardı canım zeytinliklere...
Katliamı gerçekleştiren firma ise proje iptal olunca çekip gitmişti. Geriye ise katledilen binlerce ağaç kaldı. Katliamdan 2 ay sonra İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ortaya çıktı. Katledilen ağaç sayısını 6 bin 666 olarak not etti. Köylüye ise kesilen ağaçları koruma görevi verip, üzerlerine zimmetledi.
Trajikomik karar karşısında mahallenin muhtarı Mustafa Akın, "Evladımızı öldürdüler, ardından alın cenazesini saklayın diyorlar. Resmen dalga geçiliyor" sözleriyle köylünün duygusuna tercüman oluyordu.
Bir hiç uğruna ağaçlar kesilmiş, köylü perişan edilmişti. Katliamı yasa dışı bir şekilde gerçekleştirenler ise devletten aldıkları ihalelerle termik santral, metro inşaatları yapmaya devam ediyor.
Tüm bu yaşananlara rağmen köylü acısını yüreğine gömdü... "Bu topraklar bizim, bu ağaçlar bizim geleceğimiz" diyerek yıllar sonra meyve verebilecek zeytin fidanlarını diktiler... Her gün gidip, baktılar, kokladılar, onlarla konuştular...
1 yıl sonra tam da o yeni dikilen zeytin fidanlarının olduğu yerde korkunç bir yangın çıktı! 6 arazöz, 1 su tankeri müdahale etmesine rağmen toprağa yeni yeni tutunan fidanların hepsi yandı... Köylünün son kalan umutları da kül oldu. Yangını çıkaranlar tabii ki bulunamadı!
***
Zeytinliklerle böyle teker teker uğraşmak büyük bir vakit kaybıydı... Köylüler ayaklanıyor, kamuoyunun dikkati çekiliyor, insanlar tepki gösteriyordu.
İşte tam da bu yüzden "Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Kanun Tasarısı" adı altında zeytinliklerin tek bir kalemde sanayileştirilmesinin önü açıldı. Kamuoyundan tepki gelince 1-2 maddeyi değiştirip "Zeytinliklere dokunulmuyor" denildi. Ama bu da doğru değildi, ağaç başına 4 bin TL ceza ödendikten sonra istediğiniz her şeyi yapabiliyordunuz.
İşte o tasarı önceki akşam komisyondan jet hızıyla geçirilip Meclis'e gönderildi.
Dünyanın en büyük dördüncü zeytin üreticisi olan ülkemizin zeytinlik arazileri "sanayileşme" adı altında yasal düzenlemelerle peşkeş çekilmek, yok edilmek, talan edilmek isteniyor.
Meclis'e getirilen bu teklifle, Yırca'nın başına gelenler tüm Türkiye'nin başına getirilmek isteniyor.