Cemaat operasyonlarındaki mağduriyetlerin CHP tarafından gündeme getirilmesinin AKP için bir sorun teşkil ettiğini belirten Taşgetiren, şu itirafta da bulundu: “Ak Parti’de bu yapı ile ilişkisi olmayan olmamıştır, dense hata oranı çok düşük olur. Hani bana bir belediye gösterin ki, onlara bir şey vermemiş olsun, dense gösterilecek belediye yoktur.”
Star’daki “Mağduriyet, Ak Parti, FETÖ” başlıklı yazıdan ilgili bölümler şöyle:
“(...) Ak Parti’de bu yapı ile ilişkisi olmayan olmamıştır, dense hata oranı çok düşük olur. En son sayın Cumhurbaşkanı Amerika’da Türk dernekleri temsilcileri ile konuşurken “Bunlara araziler verdik,ve olağanüstü hal olmasaydı onları geri alamazdık” dedi. “Ne istedilerse verildi” onlara ve verenler de 14 yıldan beri hem merkezde hem yerel yönetimlerin kahir ekseriyetinde iktidarda olan Ak Parti kadroları idi. Hani bana bir belediye gösterin ki, onlara bir şey vermemiş olsun, dense gösterilecek belediye yoktur. Herkes bir safhada uyandı -uyandı ise- ve ilişkilerini yeniden belirledi.
Ancak bu eski “iltisaklar” şimdi Ak Parti kadroları üzerinde ciddi bir baskı oluşturuyor. Çünkü FETÖ yapılanmasının “kendini gizleme” ilkesi sebebiyle oluşan kuşku, bütün “eski iltisaklar”ın bir şekilde devam edeceği endişesini beraberinde getiriyor ve “Acaba mı?” sorusu gündemden düşmüyor.
Acaba halen var mı? Acaba bağlılık devam ediyor mu? Acaba onlara “Siz sessizce durun, görev zamanınız gelmedi” dendi mi?
Bu şüpheyi kime karşı yöneltseniz o kişiyi yakabilirsiniz.
Bu kuşkunun şu anda Ak Parti kadroları üzerinde tahmin edildiğinden çok etki yaptığını düşünüyorum.
Bu kuşkuya hedef olmamak, bu damga ile bağlantılı olarak gündeme gelmemek şu sıralar Ak Parti kadrolarının en hassas olduğu konudur, denebilir.
Peki bunun yan etkileri ne?
Bir “Mağduriyet” gündemi var. Yüzbinleri içine alan çok geniş bir operasyon söz konusu ve bu kadar insana dokununca işin içine mağduriyetin girmemesi imkansız.
Bu gerçeği operasyonu yürüten Hükümet de kabul ediyor.
Tabii ki bize de ulaşıyor “mağdurum” yakınmaları... Bizzat tanıdığım insanlar var arasında bunların, o yapı ile hiç ilgisi yok, başka cemaatler bünyesinde bulunmuşlar, sahte ihbarlar olmuş, bizzat FETÖ’cülerin “mağdur çoğalsın” diye ihbar furyasına katıldığı bilgileri var, ki bu hükümetçe ve Cumhurbaşkanınca da önemseniyor, “at izi - it izi” söylemi, “sapla saman” söylemi, “kuru-yaş” söylemi bunun için çıktı, yani en azından araştırılıp yanlışların önlenmesi gibi bir mağduriyet gündemi var.
Beni arayanları ilk başlarda, illerde mağduriyet merkezleri açılıncaya kadar Ak Parti milletvekillerine ve ilde - ilçede parti yöneticilerine yönlendirdim. Yapacağım bir şey yoktu çünkü.
Sonuç ne oldu?
Milletvekillerinin ve ilde - ilçedeki parti yöneticilerinin şikayetleri dinlemekten kaçındıkları haberleri geldi.
Bunları yadırgamadım. Çünkü bu konu ile ilgili birkaç yazı yazdığım için kabirdeki annem dahil sövülmedik bir yerim kalmadı benim de. Medyada en hafif ifadesiyle çamura batmış kalemlerin hadsiz sövgülerine hedef oldum.
Düşünebiliyor musunuz, “Hayatımda CHP’ye oy vermedim” diyen insanların seslendirdiği mağduriyet gündemini Sayın Başbakan’a “CHP Genel Başkanı” getiriyor.
Geçen tesadüfen Halk TV’ye rastladım, gündem mağduriyet idi.
“Operasyonu yapan Ak Parti, mağdurlarına sahip çıkan CHP” denklemi, bence hoş bir denklem değil.
Şöyle söyleyeyim: “FETÖ ile iltisaklı” diye tasfiyeye uğrayan insanların çok önemli bir kısmı aynı zamanda “AK Parti ile iltisaklı.” Anası - babası oy vermiştir Ak Parti’ye, hısımı - akrabası oy vermiştir ve emin olun o ailede tasfiyeye uğrayan bir veya birkaç kişi, aile gündemine girer.
Ak Partili milletvekilleri, il-ilçe yöneticileri “mağduriyet”e dokunmaya korkuyor. Bu da onları kendi tabanlarının gündeminden koparıyor. Bunun bizatihi Ak Parti için çok önemli bir sorun olduğunu düşünüyorum.”