Sözde devlet...
Üniversiteler PKK'nın metropol karargâhları gibi kullanılıyor; birçok öğrenci kulübü/topluluğu terör örgüt kampına dönmüş durumda. "Sözde" kültürel faaliyetlerle insanlığı törpüleniyor evlatlarınızın, evleriyle, aileleriyle, arkadaşlarıyla, geçmişleriyle, kimlikleriyle olan bağları koparılıyor. Aidiyetleri yok ediliyor. Değersizleştiriliyorlar. Canavarlaştırılıyorlar. Yeni bir "tür" yaratılıyor evlatlarınızdan; bomba kuşanıp sorgusuz sualsiz kendini patlatmaya hazır.
Ve bütün bu düzeneği bertaraf edecek bir kahraman rektör, dekan, öğretim üyesi filan göremedik henüz; umut niyetine!
Bu düzenek marifetiyle katledilen Ege Üniversitesi öğrencisi Fırat Çakıroğlu'nun ölümünün üzerinden tam 1 yıl geçti. Yıldönümü dolayısıyla "anma"lar düzenliyor arkadaşları hafta başından beri yurdun dört bir yanında; afişler, açıklamalar, dualarla...
Unutmamak için, unutturmamak için, başka arkadaşlarının da tabutuna omuz vermemek için aynı zamanda bütün bunlar;
"Bakın bir kere oldu yine olur, olabilir, çanak tutmayın" demek için...
Yine bu hafta, tam da vefat yıldönümüne denk gelen bu hafta, katillerinin de yargılanmasına devam ediliyor İzmir, Bayraklı'da. Davaya müdahil avukatların sanık sandalyesine oturtmaya çalıştığı isimlerden biri de Ege Üniversitesi Rektörü; terör örgütü yanlılarına karşı öğrencilerin can güvenliğinin sağlanması yönünde gerekli önlemleri almadığı için...
Ve tam bu hafta yine...
Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Büyükberber bir yazı gönderiyor Ankara Valiliği'ne:
"Üniversitemiz Rektörlük Merkez Yerleşke A kapısı girişine, sözde ülkücü öğrenciler Fırat Çakıroğlu ile ilgili afiş asmak için toplanmışlardır.
Konu ile ilgili yaşanabilecek güvenlik zafiyetinin önlenebilmesi ve özel güvenlik personel sayısının yetersiz olmasından dolayı yeteri kadar resmi ve sivil personelin Üniversitemiz Merkez Yerleşke, Fakülteler ve eklentilerine girmek suretiyle gerekli müdahalenin yapılması arz ederim..."
Elinde bir ideolojimetre kimin sözde ülkücü olduğunu tespit eden Rektör Bey özde teröristlerin tespitinde de böyle atik ve azimli midir bilmiyorum.
Bildiğim;
Türk Milliyetçileri bir kere daha "öz yurdunda garip, öz vatanında parya" hissetmeye başladıysa Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında, "devlet" kavramının "sözde" kalmasındandır; gerisi hep angarya...