Yirmi bir yıllık AKP iktidarının getirdiği noktada tablo şu. Devletin her kademesinde liyakatsizlik, eşitsizlik, yandaş kayırma, tekelci zihniyet, adaletsizlik, eğitimsizlik, yalan ve iftira, siyasal ve ahlaki yozlaşma, sahtekarlık, yolsuzluk, utanmazlık, özgürlüklerin kısıtlanması, farklılıklara saygısızlık, haksızlık, ülkeyi terk eden genç beyinler, dış güçler safsatasıyla dünyadan ayrışma, körüklenen içeriksiz milliyetçilik, değer yargıları kaybı, çevre ve doğa katliamları, nefret dili ve kutuplaşma, kontrolsüz mülteci akını vb. sonucunda yaşanan ekonomik çöküş.
Fakirlik, işsizlik, hayat pahalılığı, zamlar ve enflasyondan yakınan, geçinemiyoruz diye çığlık atan milyonlar var. Her kesimi etkileyen, herkesi korkutan adaletsizlikler var.
Kayırmacılık had safhada. Rekabetsiz aleni olmayan ihaleler yoluyla yandaşa kaynak aktarılıyor. Mülakatlarda fakir fukara çocuklarının emekleri, alın terleri çalınıyor, hayalleri yok ediliyor, umutları tüketiliyor, devlete güveni sıfırlanıyor.
Bunlar yoğun olarak yaşanıyor ve herkes de görüyor. Kendi mahallesinde bile iktidardan şikayetler yükseliyor. Şikâyet edenlere bakıldığında yönetimin değişmesi icap ediyor. Seçim manipülasyonlarına rağmen bile bir değişimin olması gerekmiyor mu? Ya da şikayetçiler başta çoğunluk tercihini değiştirmezse, bu yönetim ve ülke nasıl değişecek?
Mevcut yönetimin devamı halinde bugünler bile aranacak.
Hiç değilse son virajda gerçekçi olalım akılcı düşünelim. Algı operasyonları kimseyi aldatmasın. Yerel seçim öncesinde, Öcalan'ın mektubu AA tarafından okundu. Bingöl'de 33 askerimizin katili gizli tanık Ş. Sakık AKP ile bir olup subaylarımızı zindana attırdı. Askerlerimizin katili O. Öcalan, AKP'ye destek için TV'ye çıkarıldı. Dün bunu yapanların bugün karşı olduklarını söyledikleri PKK neyi savunuyorsa daha beterini hem de radikal biçimde HÜDA PAR savunuyor. AKP, HÜDA PAR iş birliğini görememek vatanseverlik değil idrak yetmezliğinden kaynaklı tehlikeli bir körlüktür.
Vatanseverliğinin, milliyetçiliğinin istismarına da izin verme kardeşim.
Seçim ve sandık oyunlarına rağmen değişim zor değil. Muhalefet sadece sandık güvenliğine odaklanıp sahip çıktığında emin olun yeterli oy ve çoğunluk var.
Bu nedenle son kez sandığa hem gitmeli hem sahip çıkmalı hem de tercihimizi değişimden yana kullanmalıyız ki, ülke normalleşsin, devlet demokratikleşsin. Cennet olamasa bile cehennemin kapıları kapansın. Can yakıcı sorunların çözümü de torunlarımıza kalmasın. Akıl, ahlak, adalet..
