Soykırım İsrail-GAC UAD / Kerim YILMAZ

Soykırım İsrail-GAC UAD / Kerim YILMAZ

İki milyarlık İslam aleminin bolca nutuk atıp, yan gelip yattığı yerde bu dava dünya siyasetinde ve uluslararası hukukta bir ilktir.

İsrail’in Uluslararası Adalet Divanı’nda “soykırım” suçuyla yargılanacak olması neticesi şimdiden bilinmese de önemli bir gelişmedir. Hamas saldırısının gerçekleştiği 7 Ekim sabahı “mağdur” olan ve birçok ülkenin cömertçe “kendisini savunma hakkı” bahşettiği İsrail’in üç buçuk ayda soykırım suçlamasıyla sanık sandalyesine oturması dünya siyasetinde benzeri görülmemiş bir sahnedir.

Daha çok insan öldürebilir, daha çok bina yıkabilir ve daha ağır sözlerle böbürlenebilir ama İsrail savaşı şimdiden kaybetmiştir. Ölümcül saldırganlığın daha başında böyle olacağı belliydi, oldu. İsrail ne kadar çok masumu katlederse o kadar kaybedecekti, kaybetti.

Hamas'ın sivillere ''akla ziyan'' saldırısına karşı Gazze'de yapan İsrail, ABD başta birçok Batı başkentinin desteğine rağmen Uluslararası Adalet Divanı’nda “soykırım” suçuyla yargılanacak.
Davayı açan Güney Afrika, küresel güçlere rağmen ''küresel vicdanın'' merkezi, mazlumların sözcüsü, masumların avukatı olmuş ve soykırım karşıtlığını hukuki ve siyasi bir güce dönüştürmüştür.

Filistin konusunda aleyhine verilen BM kararına uymayan İsrail’in, üç buçuk ayda soykırım suçlamasıyla sanık sandalyesine oturtulması çok değerlidir. İki milyarlık İslam aleminin bolca nutuk atıp, yan gelip yattığı yerde bu dava dünya siyasetinde ve uluslararası hukukta bir ilktir.

Sonucu ne olursa olsun Güney Afrika Nobel barış ödülünü şimdiden hak etmiştir. Kaldı ki davanın görülebilir bulunması ve tedbir kararı verilmesi dahi değerli ve dünya kamuoyunun artıracağı baskılara temel teşkil etmesi bakımından önemlidir.

İç kamuoyuna gösteri mahiyetinde miting ve kahve baskını dışında İsrail’e karşı anlamlı bir tepki gösteremeyen Türkiye ve diğer İslam ülkelerinin vicdanları yaralayan bu eylemsizliği herkes için siyasi ve diplomatik bir yenilgi sayılacaktır. Kesmek, askıya almak, azaltmak yerine ticari, diplomatik ve siyasi ilişkilerine aksatmadan devam eden Müslüman ülkelerin liderleri yarınlarda, sadece bu nedenle bile hayırla anılmayacaktır.

NATO, İsveç, ABD, Kilise

İddia şu ki; Asla olmaz dediği İsveç’in NATO üyeliği TBMM'de kabul edildi, Cumhurbaşkanı onayladı Resmi Gazete’de yayınlandı. Ama yeterli görülmediği için ABD Kongresi Cumhurbaşkanının ıslak imzalı aslını görmek ve emin olmak istemiş. Uçakla New York’a ulaştırılan bu belge Kongre’ye ulaşınca, F16 satışının önündeki engel kalkmış.

Ülkenin itibarı yerlerde maalesef, bağımsız ve egemen ülkemizin anayasal süreçlerine bile güven kalmamış. Bu kadar aşağılanma, horlanma niye, bilinmeyen bir şey mi var, ya da gerçek sebebi ne? Sözde dünyaya ayar verirken, özde ayar verilen ülke olduk. Bu durumdan utanç duymamız gerekirken ''kıskanılan ülke'' olduğumuz palavralarıyla uyutuluyoruz? Hem savunma sanayiinde çağ atladıysak eğer demode F-16'lar için bu ezilme niye?

Aynı ABD ortak üretim programından Türkiye’yi çıkarıp Yunanistan’a 40 adet F-35 uçağı veriyor. Bize ıslak imzayı görelim dayatmalı ve 4 yıl teslim süreli Türkiye’ye 40 adet F-16 veriyor. Zarrap dosyasındaki gibi Demokles’in kılıcı yapacak F-16’ların satışını da önümüzdeki süreçte askıya alabilir. Ayrıca Yunanistan’ın hava gücü artırılırken Türkiye'ninki zayıflatılıyor.

Allah'tan ABD bizde sığınmacı denilip baştacı edilen sığınmacı sorununun başa bela olacağını gören Güney'lilerin isyanıyla bir iç çatışmaya doğru gidiyor. Yasadışı göçmenler konusunda Biden'in aksine ve mahkeme kararının tersine Teksas Valisi: “Yasadışı göçmenlerin ülkemize girmesini engellemek için ne gerekiyorsa yapacağız.” diyor. Güneydeki çok sayıda eyaletin de Teksas'a katılmasıyla çocukluğumuzda filmlerini seyrettiğimiz meşhur Güney-Kuzey savaşları yaklaşıyor. Sığınmacıların örtülü istilacılar olduğunu bizdekiler de umarım anlar artık.

Dün Pazar ayini sırasında Sarıyer Santa Maria Kilisesine silahlı saldırı yapıldı Tuncer Cihan isimli vatandaşımızın öldü, yaralılar da var. Katil zanlısı iki kişi yakalanmış, umarım derinliğine soruşturma yapılır ve ardı açıklığa kavuşur. İki hafta önce MİT ve Emniyetin ortak operasyonuyla sinagog ve kiliselere saldırı hazırlığında 32 DEAŞ'lı yakalanmıştı. Sonrasında ne oldu soruşturma hangi aşamada bilemiyorum. Ama böyle bir şeylerin beklendiği istihbaratı demek ki edinilmiş. Etkin bir araştırma ve soruşturma yapılarak önlenmesi çok daha önemli hale gelmiştir. Aksi halde seçim öncesinde artacak benzeri olaylarla asayiş ciddi biçimde bozulabilir.

İlgili Haberler