Güzellik kavramı, genellikle zayıflık ve belirli vücut ölçüleriyle özdeşleştirilirken, bu algı birçok insanın sağlığını olumsuz etkilemekte ve yeme bozuklukları gibi ciddi psikolojik sorunları tetiklemekte.
Yapılan bilimsel araştırmalar, güzellik standartlarının özellikle gençler ve ergenler arasında yeme bozukluklarının artışına yol açtığını gösterdi.
GÜZELLİK STANDARTLARININ YEME BOZUKLUKLARINA ETKİSİ
Günümüzde, güzellik anlayışı çoğunlukla medya, ünlüler ve sosyal medya fenomenlerinin etkisiyle şekilleniyor. Bu estetik algısı, zayıf ve belirgin hatlara sahip bir vücut görüntüsünü idealize ederken, birçok insan bu standartlara ulaşabilmek için sağlıksız davranışlar sergileyebiliyor.
Uzmanlar, bu tür güzellik standartlarının bireylerin vücut algısını bozar ve bu da yeme bozukluklarına neden olabilir.
Klinik psikolog ve yeme bozuklukları uzmanı Prof. Dr. Sarah Thompson, "Medyanın sürekli olarak ‘ideal vücut tipi’ni sunması, bireylerin bu imgeyi kendilerine model almasına neden oluyor. Bu, özellikle ergenlik dönemindeki gençler için çok tehlikeli olabilir. Güzellik standartları, yeme bozukluklarını tetikleyebilir çünkü bireyler, bu ideallere ulaşabilmek için aşırı diyetler yapabilir veya aşırı egzersiz yaparak bedenlerini zorlama yoluna gidebilir" dedi.
YEME BOZUKLUKLARI VE SOSYAL MEDYANIN ROLÜ
Sosyal medya, insanların güzellik algısını etkileyen en güçlü araçlardan biri haline geldi.
Instagram, TikTok ve benzeri platformlarda, genellikle filtreler ve fotoğraf düzenleme yazılımları ile mükemmel vücut hatlarına sahip olduğu gösterilen kişiler, gençler üzerinde büyük bir baskı oluşturmakta. Bu platformlar, vücutlarının 'mükemmel' olmalarını isteyen bireyleri idealize ederken, aynı zamanda bu beklentilere ulaşamayan kişileri dışlayabiliyor.
Psikiyatrist ve yeme bozuklukları üzerine çalışan uzman Dr. Emily Williams, "Sosyal medya, bireylerin 'mükemmel' vücut imajına ulaşmalarına dair baskı kuruyor. Bu baskı, özellikle genç yaşlardaki bireylerde yeme bozukluklarını tetikleyebiliyor. Çoğu kişi, sosyal medya üzerinde paylaşılan kusursuz fotoğraflara bakarak kendisini kıyaslıyor ve vücutları üzerinde olumsuz algılar geliştirebiliyor" açıklamasında bulundu.
Birçok araştırma, sosyal medya kullanımının yeme bozukluklarıyla ilişkili olduğunu ortaya koydu.
2017 yılında yapılan bir araştırma, sosyal medya kullanımının artmasının, özellikle genç kadınlar arasında anoreksiya ve bulimiya gibi yeme bozukluklarını artırdığını gösterdi.
Araştırmacılar, sosyal medyada paylaşılan ‘mükemmel’ vücut imajlarının, kişilerin kendilerini yetersiz hissetmelerine ve aşırı diyet yapmalarına yol açtığını belirtti.
Güzellik standartlarının insanların psikolojik sağlığı üzerindeki etkisi, sadece yeme bozuklukları ile sınırlı olmadığı bildirildi.
Uzun vadede, bu baskılar depresyon, kaygı ve düşük özgüven gibi psikolojik sorunlara yol açabilmekte.
Psikolog ve beden algısı uzmanı Prof. Dr. Thomas Green, "Güzellik standartları, kişinin kendi vücuduna olan güvenini zedeler. Özellikle genç yaşlardaki bireyler, medya ve toplumun beklentilerine uyum sağlamak için kendi bedenlerini reddedebilir. Bu durum, sağlıklı bir beden algısının gelişmesine engel olur ve uzun vadede psikolojik sorunlara yol açabilir" şeklinde açıklama yaptı.
Uzmanlar, medya okuryazarlığının artırılmasının yeme bozukluklarını önlemede önemli bir adım olabileceğini belirtti.
Gençlerin, medyanın sunduğu güzellik standartlarını eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirmeleri gerektiği vurgulandı.
Beslenme uzmanı ve yeme bozuklukları tedavi merkezi yöneticisi Dr. Jessica Adams, "Medya okuryazarlığı, gençlere, güzellik standartlarının gerçekte ne kadar manipüle edilmiş olduğunu öğretir. İnsanlar, yalnızca dış görünüşe dayalı yargıların, sağlıklı ve mutlu bir yaşam için yeterli olmadığını anlamalıdır" dedi.
Yeme bozukluklarıyla mücadelede, ailelerin ve eğitimcilerin de büyük bir rolü bulunmakta.
Bireylerin kendilerine güven duymalarını sağlamak ve sağlıklı beden algısını teşvik etmek, yeme bozukluklarının önlenmesinde kritik bir adım.