Sosyal medyada uyuşmanın psikolojik temelleri... Stresle baş etme mi, kaçış mı?

Sosyal medyada uyuşmanın psikolojik temelleri... Stresle baş etme mi, kaçış mı?

Sosyal medya kullanımı, özellikle stresli ve zorlayıcı bir günün ardından, birçok insan için rahatlatıcı bir kaçış yolu sunuyor. Ancak, uzmanlar bu alışkanlığın uzun vadeli psikolojik etkileri konusunda uyarıyor. Peki, sosyal medya kullanımı gerçekten bizi rahatlatıyor mu, yoksa bir kaçış mekanizması olarak, yüzleşmekten kaçtığımız sorunları ertelememize mi neden oluyor? Tüm detaylar haberimizde...

Günümüzde sosyal medya, insanların günlük yaşamlarının ayrılmaz bir parçası haline gelmiş durumda. Sabahları uyanır uyanmaz telefonlarına sarılanlar, günün sonunda ise gece yatmadan önce sosyal medya platformlarında vakit geçiren milyonlarca insan var. Ancak, sosyal medyada geçirdiğimiz zamanın çoğu, genellikle "amaçsızca gezinme" şeklinde tanımlanabilir. Bu, birçoğumuzun günlük streslerden, işlerin birikmesinden, hayatın zorluklarından ve kişisel sorumluluklardan kaçmak için başvurduğu bir yöntem olarak karşımıza çıkıyor.

Sosyal medya kullanımının, insanların stresle başa çıkma yöntemlerinden biri haline gelmesi, son yıllarda yapılan birçok araştırmanın konusu oldu.

Psikiyatrist ve stres yönetimi uzmanı Dr. John Mayer, "Sosyal medya, insanlar için bir rahatlama alanı haline gelmiş durumda. Özellikle sürekli olarak stres altında olan bireyler, sosyal medya platformlarında gezinmek suretiyle anlık bir kaçış deneyimi yaşarlar. Ancak bu, geçici bir rahatlama sağlar; uzun vadede bu tür kaçışlar, daha büyük psikolojik sorunlara yol açabilir" dedi.

Sosyal medyada gezinmek, kişinin anlık olarak dış dünyadan, sorumluluklardan ve stres yaratan durumlardan uzaklaşmasını sağlar. Ancak, bu kaçış, kişi gerçek problemleriyle yüzleşmediği sürece yalnızca geçici bir rahatlama sağlar. Bu da, kişilerin stresle başa çıkma becerilerini zayıflatabilir ve uzun vadede daha fazla kaygı ve depresyona yol açabilir.

Birçok sosyal medya kullanıcısı, özellikle iş yükü ve kişisel sorunlarla başa çıkmakta zorlandığında sosyal medya platformlarını bir tür "kaçış" olarak kullanmakta.

Sosyal medyanın sağladığı geçici kaçış, bir noktada kişilerin gerçek dünyadan daha fazla uzaklaşmalarına neden olabilir. Bu da, daha fazla yalnızlık, depresyon ve kaygıya yol açabilir.

Dr. David Greenfield, dijital bağımlılık uzmanı, "Sosyal medya, beynimizin ödül merkezlerini uyararak geçici bir mutluluk hissi yaratabilir. Ancak bu, bir bağımlılık döngüsüne dönüşebilir. İnsanlar, sosyal medya kullanımını bir tür ödül olarak görmeye başladıklarında, bu alışkanlık, sosyal medyadan gelen ödüllere daha fazla bağımlı hale gelirler" dedi.

Sosyal medya kullanımı, bazen "sosyal medya bağımlılığı"na dönüşebilir. Bu durum, bireylerin sosyal medya platformlarına olan aşırı bağımlılığını ve bunun günlük yaşamlarındaki olumsuz etkilerini içerir.

Klinik psikolog ve bağımlılık uzmanı Dr. Jennifer O'Neil, "Sosyal medya bağımlılığı, bireylerin günlük sorumluluklardan kaçmalarına ve gerçek dünyadan uzaklaşmalarına neden olabilir. Kişiler, sosyal medya platformlarında sürekli bir yenilik arayışı içinde olabilirler ve bu da gerçek dünyadan kaçmalarını daha da teşvik eder" dedi.

Sosyal medya bağımlılığı, özellikle genç bireyler arasında daha yaygın. Bu bağımlılık, kişilerin sosyal etkileşimlerini dijital platformlarda gerçekleştirmelerine ve yüz yüze ilişkilerden uzaklaşmalarına yol açabilir.

Uzmanlar, sosyal medya kullanımının sınırlı ve bilinçli bir şekilde yapılmasının önemine dikkat çekiyor.

Sosyal medya kullanımıyla başa çıkmak ve bu platformları daha sağlıklı bir şekilde kullanmak için bazı yöntemler bulunmakta.

Psikoterapist ve dijital medya uzmanı Dr. Kelly Johnson, "Sosyal medya kullanımını sınırlamak, düzenli aralıklarla dijital detoks yapmak ve sosyal medyada geçirilen süreyi bilinçli olarak izlemek, bu sorunun çözülmesinde yardımcı olabilir. Ayrıca, bireylerin duygusal stresle başa çıkabilmek için daha sağlıklı başa çıkma mekanizmaları geliştirmeleri önemlidir" dedi.

Uzmanlar, bireylerin sosyal medyada geçirdikleri zamanı azaltmalarını, gerçek dünyadaki ilişkilerine odaklanmalarını ve stresle başa çıkabilmek için egzersiz, meditasyon ve mindfulness gibi sağlıklı yöntemlere yönelmelerini önerdi.