Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ahmet B. ERCİLASUN
Ahmet B. ERCİLASUN

Sosyal medya

Sosyal medya elbette yararlı bir ortam. Siyasi açıdan da mesleki açıdan da yararlı.

Yazılı ve görüntülü yayın organlarının neredeyse tamamının bir siyasi hizip tarafından ele geçirildiği günümüzde sosyal ortam, muhalefetin sesini duyurma aracı oluyor. 

Mesleğinizle ilgili haberleri, toplantıları, yeni yayınları da sosyal medya sayesinde anında duyuyorsunuz.

Ancak sosyal medya dedikodu, şahsi tatmin, vakit öldürme için kullanılırsa yararlı olmaktan çok zararlı olabiliyor.

Sosyal medyadaki dedikodular bazen insanları karalamaya dönüşüyor, kavgalar ve küskünlükler ortaya çıkıyor. Hatta insanlar sosyal medyada linç ediliyor.

Sosyal medyanın şahsi tatmin aracı olarak kullanılması da benim çok tuhafıma gidiyor. Herkes kendi mizacına göre, önem verdiği konuya göre tatmin oluyor.

Kimisi bulunduğu ortamları gösteriyor, ben dün şöyle şöyle zengin veya önemli bir ortamda idim, diye böbürleniyor; böbürlendiği ortamların kendisine itibar kazandırdığını sanıyor. Oysa yüksek zannedilen öyle ortamlar vardır ki itibar ve şeref kazandırmak bir yana insanı onursuzlukla lekeler.

Kimi kişiler de sosyal medyada, ben şunları şunları yaptım diye övünüyor. İnsanın kendi kendisinin reklamını yapması da herhâlde 21. yüzyıl medya dünyasının bir görüntüsü. Evvel yoğ-idi, işbu âdet yeni çıktı.  

Vakit öldürmeye gelince. Kendilerinde herhangi bir işe yarar özellik görmeyen kimselere bir şey diyeceğim yok. Aslında herkes mutlaka bir işe yarar ama insanların, işe yarar yanlarını keşfetmeleri gerekir.

Bir de gerçekten belli bir birikime ulaşmış, kendisinden bazı şeyler beklenen meslek mensupları, bilim adamları var. Ben asıl bu gibi kimselerin sosyal medyada vakit öldürmelerine üzülüyorum. Bu arkadaşlar, meslektaşlar, birikimlerini ortaya koyacak ve yeni ürünler verecek yerde nedense sosyal medyada oyalanmayı tercih ediyorlar.

Bazıları akademik ortamlarda makale veya kitap yayımlamak yerine o anda akıllarına geliveren bir konuyu çırpıştırıveriyorlar. Daha önce bu konuda neler söylenmiş, hangi kaynaklarda neler var diye uzun uzun araştırmaya gerek yok. Nasıl olsa sosyal medya bu, çırpıştırıver gitsin. Bir de takipçilerden beğenmeler, takdirler, övgüler gelince her hâlde bu arkadaşlar tatmin oluyorlar.

Bazıları da yaşlandıklarını düşünüyor olsalar gerek ki hatıralarını paylaşıyorlar. Ben vaktiyle şöyle şöyle yapardım diyerek kendilerini gençlere örnek gösteriyorlar.

Bir grup insan da var ki âlimane sözler ederek, âlimane tavırlar takınarak bu alan benden sorulur havasına giriyor. Bunların biraz daha ileri gidenleri, sadece ben, benim hocalarım ve benim arkadaşlarım bu alanın erbabıdır, diğerlerinden söz etmeye değmez, anlayışı içinde oluyor. Akademik ortamlardaki atıflarında dahi belli bir grubun dışına çıkmıyor. Bu tavrın akademik ve bilimsel olmadığı muhakkaktır. İncelediğiniz konuda, tamamen bilim dışı olmadığı sürece, sizden önce yapılmış çalışmaları görmek, onları olumlu veya olumsuz değerlendirmek zorundasınız.

Belli bir grubun görüş ve çalışmalarının dışına çıkmamak bilimsel bir yaklaşım olmadığı gibi insanın ufkunu da daraltır. Ne kadar farklı görüşe ulaşırsanız ufkunuz o kadar genişler.

Âlimane tavırlar, bazen mesleğe yeni giren gençleri de etkiliyor. Aslında böyle tavır içinde olanları ölçmek kolaydır. İki şeye bakılacaktır. Bir, bu arkadaşların atıfları, belli bir grubun dışına çıkıyor mu, çıkmıyor mu? İki, bu arkadaşlar bugüne kadar dişe dokunur neler üretmişler?

Sosyal medyadan nerelere geldik? Her araç, iyi şeyler için de kötü şeyler için de kullanılabilir. Akademisyenlere düşen, sosyal medyada ölçülü olmak, onun tutsağı hâline gelmemektir.    

Yazarın Diğer Yazıları