Sonsuza kadar…
Evet, Cumhuriyetin kuruluş yılları ve tek parti dönemi ile ilgili pek çok sıkıntımız vardı.
Evet, koskoca bir imparatorluktan mütevâzı bir devlete geçişimiz oldukça sancılı olmuştu.
Evet, "Kıtaları ipek bir kumaş gibi kesip biçerdik, kan damlardı kılıçlarımızdan ve bir biz vardık cihanda bir de küffâr" günlerinden, "Yurtta sulh, cihanda sulh" retoriğine hemen alışamadık.
Evet, Ahlat'tan girip "Neslin deden, ceddin baban" marşlarıyla Viyana'ya kadar ilerlemiş bir milletin ahfâdı olarak, "Şol Revan'da balam kaldı" türküleri yakarak Kafkasya'dan, Rumeli'den, Galiçya'dan, Hicaz'dan geri çekilmek ve Anadolu'ya sığışmak giran geldi bize, topraklarımız küçülürken kendimizi de küçülmüş hissettik.
Evet, bir tiyatro oyunu için kralları tehdit ettiğimiz zamanlardan sonra, balalarımızı bıraktığımız yerlere elimizin erişemiyor olması uzun yıllar canımızı acıttı.
Evet, Cumhuriyet kurulurken çok sevdiklerimiz de haksızlıklara uğradı. Çok sevdiklerimiz dışarıda kaldılar.
Evet, Cumhuriyeti Mustafa Kemal kurmuştu ve biz Mustafa Kemal'i sevdiğimiz kadar Enver Paşa'yı da çok seviyorduk.
Evet, Kâzm Karabekir, Fevzi Çakmak da oyunun dışında bırakıldı ve biz onları da çok seviyorduk.
Evet, Millî Marşımızı yazan Mehmet Âkif de vatanını terke zorlandı ve biz Âkif'i de çok seviyorduk.
Evet, bir zaman müziğimiz radyolarda yasaklandı, biz yasaklanan müziğimizi de çok seviyorduk.
Evet, ezanımız Türkçeleştirildi, ama biz hiç "Tanrı uludur" demedik.
Evet, Cumhuriyet CHP patronajındaydı ama biz İsmet Paşa'yı da seviyorduk.
Evet, böyleydi.. Hatta daha da kötü günler yaşamıştık.
Fakat, bizim Cumhuriyet dediğimiz, aynı zamanda üç kıtada cephelerden öle öle, kırıla kırıla geri çekilerek kendimize vatan ettiğimiz bu ülkenin de adıydı aynı zamanda. Bizim cumhuriyet dediğimiz bize Çanakkale'den yâdigârdı. Çanakkale olmasaydı Cumhuriyet de olmayacaktı, Çanakkale olmasaydı İstiklâl Marşı olmayacaktı, Çanakkale olmasaydı İstanbul olmayacaktı, Çanakkale olmasaydı Ankara olmayacaktı…
Bizim cumhuriyet dediğimiz aslında bir vâr olma, vatan dediğimiz bu topraklara tutunma savaşımızın neticesiydi.
Ve…
Cumhuriyet, bizim 80 yıllık problemlerimizin hesaplaşma alanı değil, cenk alanı değil, intikam alanı değil, bir yeniden inşâ alanımızdır.
Cumhuriyet, bizim bin yıllık terkibimizin sonsuza kadar yaşama alanıdır.
Cumhuriyet, bizim özgürlüğümüzün, bağımsızlığımızın, vâr olma irâdemizin, bir arada yaşama tercihimizin, kardeşlik hukukumuzun garantisidir.
Cumhuriyet, bizim inançlarımızın, bizim mazluma ümit oluşumuzun, zâlime korku oluşumuzun adıdır.
Bugün 94. Yılını kutluyoruz cumhuriyetimizin…
Kutlamalarının 15 yıldır türlü bahanelerle sönükleştirildiği Cumhuriyet'imizi her zamankinden daha coşkulu kutlayacağımız günlerin umuduyla kutluyoruz…
Cumhuriyetimizin kurucusu Gâzi Mustafa Kemâl Atatürk'ü ve arkadaşlarını her zamankinden daha samimi, daha vefalı, daha içten anacağımız günlerin umuduyla kutluyoruz…
İzmir'in dağlarında tomurcuklanan çiçeklerin umuduyla kutluyoruz…
Cumhuriyetimizin 94. Yılı kutlu olsun; sonsuza kadar…