Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından 'değişim' fırtınasının yaşandığı Cumhuriyet Halk Partisi'nde (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Tele1’de ‘Gündem Özel’ programına konuk oldu. CHP lideri gazeteciler Merdan Yanardağ ile Evren Özalkuş ve Zeynel Lüle’nin sorularını yanıtladı.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
(Seçim sonuçları ve değişim talepleri) Bu kadar kirli bir seçim kampanyası bizim cumhuriyet tarihinde olmamıştır. Yani yalan, sahtekarlık üzerine bir kampanya hiç olmadı. Sahtekarlık yapan, montaj videolarına sığınan cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturamaz. Ben bunları söyledim. Öncelikle Saray’ın ahlaki meşruiyeti sorgulanması gerekir dedim. Medya bunu tartışmadı. Niye tartışılmıyor? Bunun ahlaki zeminde tartışılması gerekmiyor mu? Yasal olarak YSK kararıyla kazanmış olabilirler mi? Ama bu kazanmanın arkasında ahlak, adalet yoktur. Devletin valisi, jandarmasını, komutanını yanına alacaksınız; köy köy Erdoğan’ın bildirisini dağıtır mı ya? Hangi gerekçeyle bu tartışılmıyor mu? Eğer gazeteciler, toplum bunu tartışmıyorsa ahlaksızlığa prim verilmiş olur. Verilen de odur. CHP’de tartışılacak ama önce ahlak ahlak…
"YENİ ŞAFAK TETİKÇİLİK Mİ YAPIYOR GAZETECİLİK Mİ?"
Gazeteciliğin etik kurallarını benden iyi bilirsiniz. Yeni Şafak diye bir gazete 3 milyon liradan fazla parayı Erdoğan harcadı. Allah aşkına siz benim için bu kadar parayı harcadınız mı? Yeni Şafak gazetecilik mi yapıyor, tetikçilik mi yapıyor? Gazetecilik yapmıyorsanız ahlaksızlık yapıyorsunuz? Açıklasınlar 3 milyon TL’yi nereden buldunuz?
"DEĞİŞİMİN ÖNÜNÜ AÇACAĞIZ"
Değişime en açık parti CHP’dir. Şimdi için değil tarih boyunca böyleydi. Bütün değişimin önünü açacağız eve dönüşümün de önünü açacağız. Cumhuriyet Halk Partisi elbet değişecek. Tek kişiyle olmaz. Hukuki zeminde olur. Kurultay olur, adaylar çıkar. Kim eleştiriyorsa kimsenin sözünü kesmem çünkü eleştirinin bu parti için ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Ancak bu parti disiplini çerçevesinde olur. Biz sosyal demokrat partisiyiz, biz ötekileştirilenin partisiyiz, biz halkta hiçbir ayrım yapmayan bir partiyiz. Biz vatansever bir partiyiz.
"CHP SAĞA KAYDI’ ELEŞTİRİLERİ GÜNLÜK KAYGI"
(CHP’ye sağa kaydı eleştirileri) Biz sosyal demokrat partiyiz, biz ötekileştirilenin partisiyiz, biz halkta hiçbir ayrım yapmayan bir partiyiz. Biz vatansever bir partiyiz. Biz sadece CHP’lilerin hakkını savunan parti değiliz. Biz sıradan parti değiliz. Parti nereye kaydı? Ben işçileri, taşeronları savunmadım mı? Onların hakkını başka kim savundu? Parti hiçbir yere kaymadı. Can Atalay’ın, düşünce suçlusu diye tanımlanan tutsakların, tutuklu avukatların partisiyiz. Onların da hakkını da savunanların partisiyiz. Biz Sinan Ateş’in de, eşi ve çocukları öldürülen Emine Şenyaşar’ı da savunan bir partiyiz. Herkes kendi penceresinden ‘yok sağa kaydı’, ‘yok şuraya kaydı…’ Bunlar günlük kaygılar… İnanca, yaşam tarzına ve etnik kökenine müdahale varsa onu savunmak benim görevim.
"EN RAHAT ELEŞTİRİLEN BİZİZ, BÜTÜNE BAKILMIYOR"
Biz elimizden geldiği kadar mücadele ettik. 4+4+4 geçerken Meclis’teki mücadeleyi en çok CHP verdi. Başka hangi parti bunun mücadelesini verdi. Yine suçlanan biz olduk. Çünkü en rahat eleştirilen parti biziz. Zaten anlayamadığım da bu. Parçaya bakılıyor ama bütüne bakılmıyor. Biz Milli Eğitim Bakanlığını da eleştiriyoruz. Bakanlık, milli değil. Boğaziçi’ni görüyorsunuz nerede bir çapsız varsa Boğaziçi’nde artık. Eğitim sisteminden AKP seçmeni de rahatsız.
İMAMOĞLU GÖREVİNE DEVAM EDECEKTİR... TARTIŞMA BİTMİŞTİR"
Herkes cumhurbaşkanı adayı olabilir. İmamoğlu da aday olabilir. Şirketler ayrıdır. Partiler ayrıdır. Ekrem Bey elbet de aday olabilir, başarılı bir isimdir. Son seçimler biz 22 ilçeyi aldı. O ilçeler ve İBB Meclisi alınır. Ama ben asla ve asla halkın oylarıyla alınmış bir belediyeyi AKP’ye teslim etmem! Yani Ekrem İmamoğlu görevine devam edecektir… Tartışma bitmiştir. Önümüze bakacağız.
"DEMEK Kİ HEDEFİMİZİ ANLATAMAMIŞIZ"
(Yurtdışı gezileri) Geriye dönük baktığımda Amerika’ya Almanya’ya gidişimi anlatamamış olabilirim ama gidişim doğruydu. Ben oralara siyasi görüşmeye gitmedim. Demek ki hedefimizi anlatamamışız. Yurt dışı seyahatlerini iki ay, altı ay önce planlıyor. Zamanlama karşı tarafa da bağlı. Almanya ziyaretinde akşam gelip İmamoğlu’nu ziyaret ettim.
"ZAFER PARTİSİ İLE MUTABAKAT ÇARPITILDI"
(Zafer Partisi ile mutabakat) Bütün partilerin ortak mutabakat metni var. ‘Kayyum meselesinde yargı kararı olmadan kimse görevden alınamaz’ deniyordu. Orada bir çarpıtma yapıldı. Yargı tamamen bitmiş bir durumda. Olay bir parti olayı değildir. Olay bir Türkiye olayıdır. Pek çok kişi bizim samimiyetimizi
"BİZ TEK ADAM PARTİSİ DEĞİLİZ"
Büyük bir başarısızlık asla yok. Parti çalıştı, belli bir çizgiyi yakaladı. Başka belediyeleri de kazanacağız. Kimsenin gereksiz tartışmalarla partinin enerjisini tüketmesini istemiyorum. AK Partili kadınlar pazarlara çıkıp, başörtülü kadınlara hakaret ettiler. Bunu hazır olan kameralar yakaladı. ‘Siz bizi mahvediyorsunuz’ diye hakaretler yağdırdılar. Bunu yapan AK Partili kadınlardı. Başörtülü kadınlara yaptılar. Başı açık kadınlar CHP’li diye hep algılanıyor, dolayısıyla öyle bir algıyı yaratmak için yaptılar. Bunu tespit ettik. Ama kimsenin gereksiz yere partinin enerjisini tüketmesini istemiyorum. Biz mücadele edeceğiz ve bunu yapmak zorundayız. Bu mücadele demokrasi meselesidir. Tartışmaları kışkırtanlar var, o tuzağa kimsenin düşmemesini istiyorum. PM’de MYK’da rahatlıkla tartışabiliriz. Biz tek adam partisi değiliz. Kurallarını gereğini yapan bir partiyiz. Düşüncemi açıkladım, tartışma bitmiştir. Önümüze bakacağız.
“25 MİLYON DEMOKRASİDEN YANA OY KULLANDI”
25 milyonu aşkın vatandaş demokrasiden yana, haktan yana, özgürlükten yana, gelir dağılımında, adaletten yana oy kullandı. Bu çok değerli bir rakam. Tabii onu büyütmemiz gerekiyor. Karşı taraf her türlü kirli propagandayı yaptı, ahlakı, erdemi bir tarafa attı. Ben onları sahtekarlık yapan bir insanın cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturmasını doğru bulmuyorum. Bu ülkeye yazık. Bunlar bizi umutsuzluğa sürüklememeli. Hiç kimsenin umutsuzluğa kapılma hakkı yoktur. Biz yine demokrasiyi savunacağız, hayatın sonu değil.
“BENİ ELEŞTİRENLER SUÇUMU SÖYLEYEBİLİRLER Mİ?”
Altılı Masa zaman zaman bazı çevrelerce eleştirildi. Aslında işin kolaycılığına kaçarsanız her türlü eleştiriyi yapabilirsiniz. Ama bana bu eleştiriyi yapanlar suçumu söyleyebilirler mi? Ortak mutabakat metnini okudular mı? Oradaki demokrasi vurgusunu gördüler mi? Anayasa’da yapacağımız değişiklikleri içselleştirdiler mi? Sıradan vatandaşa söylemiyorum. Mürekkep yalamış, gazetede köşe yazısı yazan arkadaşlar bunları içselleştirdiler mi? Hayır. Oturdular masalarının başına biz CHP’yi nasıl eleştiririz diye yazdılar. Eleştiriye saygım vardır ama haklı eleştiriye. Sadece ben değil altı lidere de saygı göstermeniz lazım.
"26'LI MASA DA KURARIM"
Bu ülkenin aydınlığı için, huzuru için, herkesin kazanacağı bir ortamı yaratmak için 6 değil yeri gelirse 16’lı da 26’lı da masa kurarım. İşin felsefesini anlamış değiller. Demokrasinin ne olduğunu, demokrasiyi savunmak için insanların bir araya gelmesi gerektiğini hala içselleştiremediler. Olaya bireysel pencereden bakıyorlar, ‘ben yoksam hiçbir şey yok demektir’, olmaz. Demokrasi için bir araya geleceğiz. Düne kadar kavga ettik de ne oldu? Cumhuriyet tarihinde ilk kez birbirinin rakibi olan partiler bir araya geldiler, demokrasiyi savundular.
(Sol partilerle ittifak) Onların ayrı ittifakı vardı, biz de saygı duyduk.
(Selahattin Demirtaş) Ben hiç kimsenin düşüncelerinden ötürü hapse atılmasını doğru bulmam. Düşünce şiddete dönüşmediği sürece saygı göstermelisiniz. Bunu yapmazsanız ülkenizde demokrasi olmaz. Demokrasi için en önemli unsurlardan birisi de farklı düşüncelerdir, aykırı düşüncelerdir. Her zaman saygı duymamız lazım. Dünyanın gelişmesini sağlayanlar da aykırı düşüncelerdir. Katılırsınız veya katılmazsınız saygı duymalısınız. Farklı düşünceler toplumun ilerlemesine katkı verir. Belki sıradan vatandaşımız bunu görmeyebilir ama devleti yönetmeye talip olanların bunu bilmesi lazım.
“KEYFİ OLARAK SANDIĞA GİTMEYENLERİN PARTİYLE İLİŞİĞİNİ KESECEĞİZ”
Bizim parti tarihimizde ilk kez sandıklar bu kadar geniş kapsamlı korunmuştur. Şimdi YSK verilerinden kimlerin sandığa gitmediğini saptamaya çalışacağız. Sandık görevlisi arkadaşlarımız yüzde 99 oranında görevlerini yaptılar. YSK’den gelecek son verilere bakacağız, görevlendirdiklerimizden sandıklara keyfi olarak gitmeyenlerin partiyle ilişkilerini keseceğiz.
Türkçe bilmeyen kişilerin oy kullandığını siz de gördünüz, ben de gördüm. Buna benzer pek çok şey var. Şu an yanımda veri yok ama dijital ortamda saptanabilir. Orada da şöyle bir zorluk çekiyoruz; Türkiye’de doğmuşsa onun yabancı olup olmadığını tam bilemiyoruz.
(Yerel seçimlerde ittifak) O günün koşullarına göre bakacağız. Eğer gerekiyorsa bu talep seçime girecek olan belediye başkan adaylarımızdan gelecektir. Ama bütün belediye başkanı adaylarımız ittifak yokmuş gibi çalışmak zorundalar. Belediye başkanlarımız gerçekten bütün engellemelere rağmen tarih yazıyorlar. Düşünün beş maskeyi dağıtamayan iktidardan kendi beldesinden bütün vatandaşlara maske dağıtan bir belediye. Yiyecek veremeyenlerden yiyecek veren bir belediye. Depremde gidemeyen bir siyasal iktidardan depremin ertesi günü 11 şehre ulaşan belediyelerimiz. Bunların hakkını yemeyelim. Belediye başkanlarımız bütün engellemelere rağmen çok başarılıydılar. Onlara ‘asla şikayet etmeyeceksiniz, var olan engelleri aşacaksınız’ dedim.
(‘İmamoğlu’nun kaygısı nereden kaynaklanıyor?’ sorusuna) Hiç kimse unutmasın biz yerel seçimlere gerekli başarıyı fazlasıyla elde edeceğiz. Çok daha yüksek bir hedefe kitlenmiş bulunmaktayız.
İSTANBUL’DAKİ KUTLAMALARA GİTMİYOR
(‘İstanbul kutlamalarına gidecek misiniz?’ sorusuna) Akşamki etkinliğe davetliyim, büyük olasılıkla gidemeyeceğim ama güzel bir mesaj göndereceğim. Bir şenlik havası içinde yapacaklar.
81 İL BAŞKANIYLA TOPLANTI
81 il başkanının yaptığı açıklama bana destek için değil. Bu toplantı geçtiğimiz seçimin değerlendirilmesi toplantısıdır. İl başkanlarının değerlendirme yapıp rapor hazırlaması lazım. Çarşamba günü davet ettim, geldiler. 39 il başkanı arkadaşımız söz aldı, yeri geldi eleştiriler, yeri geldi övgüler yaptı. Her bir arkadaşımız seçim değerlendirmesi yaptı. Bazı arkadaşlarımız bundan sonrasında yapılması gerekenlerle ilgili düşüncelerini söyledi. 4 il başkanımız bir metin hazırladı. Diğer arkadaşlarla kendi aralarında anlaştılar. Bu bir destek olmaktan öte birlikte nasıl bir yol haritası çizmeliyiz çerçevesinde hazırlanan bir metin. Kim olursa olsun hiçbir il başkanımız genel başkanlık makamının itibarsızlaştırılması yönündeki eleştiriyi içine sindiremez. Beni genel başkan olarak eleştiren kişi de bu eleştiri ayakları yere basan bir eleştiri olmalıdır. Yapay eleştirilerle bu makamı itibarsızlaştırmaya çalışıyorsanız il başkanlarımız buna karşı çıkacaktır. Hazırlanan metne benim herhangi bir şekilde müdahalem söz konusu değil.
(İmamoğlu’nun il başkanlarının açıklamasına tepkisi) Ben onu bilmem, olanı anlattım.
En çok ön seçim isteyen benim. 600 kişiyi ben niye belirleyeyim, ya da PM, ya da MYK niye belirlesin? 8 milletvekili niye belirlesin? Örgüt belirlesin ben buna razıyım.
TBMM’deki CHP yapılanmasında bir grup başkanvekilimiz bir kadın oldu. Meclis başkanlık divanında yine üç kadın arkadaşımız var. Kadınları daha görünür kılan bir yapı çıkıyor ortaya. MYK’de yine daha çok kadın arkadaşımız oldu. Ama bunun illerde, ilçelerde olması lazım. Kendilerine şunu da söyledim; genelgeyle tüzükte öngörülen cinsiyet kotasının ve gençlik kotasının olmasını istiyorum. Bunların olmadığı bir aday listesinin onaylanmaması için uyarılarımı yapacağımı söyledim.
FAİZ DEĞERLENDİRMESİ
(Mehmet Şimşek ve Cevdet Yılmaz’ın BAE ziyareti) Para dileniyorlar. Sana uçağı bedava veren adam parayı da bedava versinler o zaman. O uçağı da bedava verdiklerine inanmıyorum, karşılığında bir şeyler verdiler. O da çıkacak ortaya. Niye size bedava uçak versinler, siz dilenci misiniz? Türkiye’yi bu hale düşürdüler. Hazine ve Maliye Bakanı seçip ‘bunu yapacaksın’ diyen Batı’nın tefecileri. Bunu Merkez Bankası başkanı yapacaksınız diyorlar yapıyor. Sizin istediğiniz kişiyi Hazine ve Maliye Bakanı yapayım, sizin istediğiniz kişiyi Merkez Bankası Başkanı yapayım. Merkez Bankası’nın başkanı hakkında dava var. Milli Kurtuluş Savaşı’nı vermiş bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti Batı’nın taleplerinin yerine gelmesini sağlayacak bir devlet midir? Ne hale düştük. Gelecek, burada olacak ben size para vereceğim diyor. Kaç; yüzde kırk. Olmazsa vermem diyor. Faiz yükseldi, dolar yükseldi. Şimdi sormak lazım; sen dün Kur’an’dan bahsediyordun, faizden bahsediyordun, Nas’tan bahsediyordun, ahlaktan söz ediyordun ne oldu? Hani senin inancın? Hani faizi sıfıra düşürecektin? Niye milletine yalan söyledin, bu ahlaksızlık değil midir? Yalan söylemek ahlaksızlık değil midir? Sen bu milleti neden kandırdın? Görevin bu millete yalan söylemek midir? Batı’nın tefecileri Türkiye Cumhuriyeti’nin Hazine ve Maliye Bakanı’nı seçiyolar. Batı’nın tefecileri, Batı’nın oligarkları bu ülkenin Merkez Bankası Başkanı’nı seçiyorlar. Yetmez bizim istediğimiz faiz oranını yapacaksın diyorlar. Devleti soymak için. Bay Kemal bunu seyredecek olur mu Allah aşkına? Ahlak denilen bir şey var.
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. İşte geldikleri durum bu. Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan kişinin kendi halkına yalan söyleme lüksü yoktur. Siz yalan söyledikten sonra kimin cumhurbaşkanısınız? Yalancıdan cumhurbaşkanı olmaz, sahtekardan cumhurbaşkanı olmaz, sahte videolardan medet umanlardan cumhurbaşkanı olmaz. Biz sana niye saygı duyalım?”