Yirmi yıllık tek başına iktidarının sonunda ekonomik batağa sürüklediği ahaliyi hamaset ve sloganla kandırma devri de bitiyor. Artık AKP''li yöneticiler, gazeteciler, yorumcular, ekonominin bozuk olduğunu, hayat pahalılığının yaşandığını kabul edip çözüm bulunması gerektiğini itiraf ediyorlar. Şimdilik bu hale nasıl gelindiğini, kimin getirdiğini henüz itiraf edemiyorlarsa da çıplak hakikati görüyorlar. Ama vatandaş herşeyi yaşayıp görüyor ve biliyor.
Gece yarısı yayınlanan Orta Vadeli Plan, kendi içindeki tutarsızlığından öte tam bir itirafname. On yıl önce yapıldığında konulan 2023 hedeflerinden on yıl sonra yarı yarıya vazgeçen bu plan da esasen bir paçavra. Örneğin 10 yıl önceki 2023 ihracat hedefi yarıya düşmüş., diğer kalemlerde benzer kesintide. İyi de ne oldu hedeflerinize, şimdi niye inanalım size? Cevap tııs...
Detay ve amacını Ekim''de açılacak Meclis''e gelecek teklifle öğreneceğimiz şu baraj meselesine kısaca bakalım.
Hatırlatalım bu yönetimde istikrar için konulmuştu. Halkın doğrudan seçtiği CB Hükumet sisteminde istikrar için buna gerek olmadığı-kalmadığı halde 2017''de niye dokunulmadı? Şimdi neden düşürülüyor? Kişisel görüşüm artık baraja gerek yok. Baraj olacaksa şayet 100 Türkiye milletvekillini bölgeler yerine ülkeden seçip, yüzde bir oy alana bir vekil vererek temsilde adaleti sağlamak pekala mümkün. Buna itiraz edecek bir parti ve kesim de olmaz..
Bu düşürmenin sebebi sanki ittifakla seçime girme yolunu kapatarak özellikle AKP''den çıkan partilerin tabanının yakınlığına binaen kerhen AKP''ne oy atmalarını sağlamak. AKP''den ayrı gitmesinin özellikle Doğu ve Güneydoğu ile kentlerde yaşayan o bölge kökenli seçmenin AKP ne dönüşünü beklemek. Böylelikle CUMHUR ittifakına faydalı olacağını düşündükleri bu plan sonucunda hem yarar sağlamak, hem de MHP''nin baraja takılmasına meydan vermemek.
İkinci olarak dar-daraltılmış bölgeye geçilip büyük havuz avantajı sağlayarak hak ettiğinden çok vekil çıkarmak. Bu kağıt üstünde iyi olsa da bir yıl sonra yapılacak seçimde anketlerde sürekli düşen AKP nin yararının tersine zararına olabilecek. Bu riski alır mı bilemiyorum. Ancak bildiğim şu halk desteğini kaybedenlerin seçim yasalarıyla iktidarda kaldıkları pek görülmedi. Tersine seçim sistemiyle çok oynayanlar daha hızlı düşüyorlar.
Ekim''de Meclis açıldığında bu konular netleşecek. Anayasa 67/son gereği ancak bir yıl sonrasında yapılacak seçimlerde uygulanacak bu sistem olursa; Milletvekili seçimlerinin ''''Kasım-2022''de ve ittifaksız'''' olacağı kesinleşecek. Geçim derdine düşürdüğü halk desteği/oy kaybını önleyemeyen iktidar çaresizleşti. Ardından ''''muvazaalı''''bir taktikle, MİLLET ittifakını parçalama girişimi gelecek.
Bizde ham hamaset, sığ sloganla yapılıyor olsa da özünde siyaset, tarih, hukuk ve sosyoloji bilimiyle iç içedir. Kesinleşen sonuçları itibariyle matematik, öngörüleri yönünden de istatistiktir. Geçen yerel seçimlerde incelemiştim. 1965''den bu yana Ankara ve İstanbul yerel seçimlerde hep aynı partinin olmuş. Ankara''yı alan İstanbul''u da almış. Bu ikisini kaybeden partiler şayet iktidar iseler takip eden ilk seçimde iktidarı da kaybetmiş.
İktidarın seçim oyunları için kafa yorduğu yerde, muhalefetin eli de elbette armut toplamayacak. Halk desteği her geçen gün artan muhalefet de her taktik ve plana karşı oyun geliştirecek ve tükenmişlik sendromuna düçâr iktidardan çok daha başarılı olacaktır. Ekim''de eli görelim, bu konuya devam ederiz..