Size de günaydın!

Ortam kötü... 15 Temmuz 2016 gününün son dakikaları yahut 16 Temmuz 2016 gününün ilk dakikaları itibarıyla "gösterdiğin" hatta göstermek için üstünü başını parçaladığın "duruş"un samimiyeti de malum şaibeli;

Yani kim ne bilsin "darbe girişiminin hedefine ulaşmayacağını" anlayıp da "U" dönüşü yapmadığını değil mi!

Dolayısıyla, medyada "ne kadar da iddia olunan FETÖ'ye karşı olduklarını" ispat ihtiyacı duyan arkadaşlar arasında şöyle bir akım oluştu:

- 4 yıl önce yazdığım yazıyı o da yetmez 5 yıl önce yazdığım yazıyı aynen yayınlıyorum...

İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın "Kanaatim Hrant Dink cinayetinde de FETÖ parmağı var" dediğini duyunca gözlerim parladı:

- Kusur mu kalayım!

***

Biz tabii vaktiyle çarşaf ebadında yazdığımız için bunları, o yazıları alıp da bu mütevazı köşeye sığdırmak imkansız... Ama özetle bakın neler sormuşuz o günlerde:

Hrant Dink, tetikçisinin dediği gibi "Ermeni olduğu için" mi hedef haline geldi?

İyi ama ya Trabzon'daki Rahip Santoro, ya Malatya'da katledilen Tilman Ekkehart Geske, ya Danıştay saldırısında öldürülen Mustafa Yücel Özbilgin... Onlar da Ermeni miydi?

Dink, "kafasına bir insanın Ermeni olmasının yaşamayı hak etmediği, anlamına geldiği kodlanmış kuklalar, maşalar, tetikçiler" tarafından öldürülmüş olabilir... Ama bu Dink'in Ermeni olduğu için "öldürtüldüğü" anlamına gelir mi?

Bu hakikaten karanlık, hakikaten derin tezgâhı kuranların tek hedefi yeryüzünden bir Ermeni eksiltmek miydi yani!

Saçma, bu tür suikastlarda kurbanlar ölmez ki; ölümsüzleşir (ve bunu herkes bilir)!

***

Cengiz Çandar, o dönem Radikal'deki köşesinde alenen itiraf etmişti:

"Hrant Dink cinayeti; bütün elemli yanına rağmen, Türkiye'de devletin yeniden yapılanması, temizlenmesi, düzeltilmesi ve en önemlisi 'adalet kavramı'nın yerleşmesi, 'kamu vicdanı'nın tatmin edilmesi için müthiş bir fırsat sunuyordu."

İçin için "oh olsun" diye bağırıyordu sanki yazının ana fikri!

Türkiye'nin yeniden yapılandırılacak devleti nasıl olmalı sorusunun cevabı bütün düğümü çözen şifre niteliğindeydi:

- İdeolojisi olmayan bir devlet!

Demek ki önce devletin ideolojisini hükümsüzleştirmek gerekliydi.

O neydi?

Türk Milliyetçiliği!

***

Bugün yüksek yargıda referans olduğu isimlerin "darbeci temizliği" kapsamında tasfiye edildiğini öğrendiğimiz Osman Can'ın o sözlerini hiç unutmayın:

- Hrant Dink cinayetinde örgüt yok kadim anayasa var!

Öyle anlaşılıyor ki onca "kumpas"ın nihai hedefi devletin ve ideolojisinin garantörü olan "Anayasa"dan kurtulabilmekti! (Bu bağlamda ironik gelişmeler oluyor da neyse...)

***

Velhasıl...

Biz, "Hrant Dink cinayeti Türk Milliyetçilerini itibarsızlaştırmak üzere tertiplenmiş, 'Ergenekon'u meşrulaştırmak üzere kullanılmak istenen emperyalist bir tuzak" derken bizimle kafa bulan, hatta azgınca bizi de bu çuvala atmaya çalışan arkadaşlar;

Size de günaydın!

+++++++

"Hepimiz Dink'iz" demenin "Türkçe"si!

------

Hrant Dink'in oğlu Arat kovuşturmanın gidişatına isyanla "bizimle dalga geçiyorlar" dediğinde, şu satırları yazmıştım:

"...sadece Dink ailesi ile değil bütün Türk Milleti ile dalga geçiyorlar. Dink'i öldüren silahı, Dink'i öldürten düzenin "garantörü" haline getirip hepimizi basbayağı "salak" yerine koyuyorlar!...

Türkiye Cumhuriyeti'nin ellerinin kanlı olduğunu savunanlar, "Yeni Türkiye"nin "kanlı doğumu"nun Agos'un önünde gerçekleştiğini fark etmediğimizi sanıyorlar...

Boyunlarımızdaki "salak" yaftasından kurtulmak için, "hepimiz" Dink cinayetinin hiçbir karanlık nokta kalmayacak biçimde aydınlatılmasını istiyoruz..."

+++++++

İlk suikastları mıydı?

-----

Tetikçileri "YAŞASIN BBP, YAŞASIN ALPEREN OCAKLARI!" diye naralar atan Hrant Dink cinayetini de Ergenekon'a bağlamaya çalışmışlardı, BBP'nin kurucu lideri Muhsin Yazıcıoğlu'nun helikopterinin düşmesini de... Gerekçeleri "bazı askerler"in helikopterin "bazı parçalarını söküp olayı kararttığı" iddiasıydı.

Sonra ne oldu biliyor musunuz?

Bu askerler çıkarıldıkları mahkemede "hatıra olsun diye söktük ama sonra da kaybettik" dedi ve beraat etti!

Peki sonra ne oldu biliyor musunuz?

Bu askerler darbe gecesi Cumhurbaşkanı'na suikast timinde zuhur etti!

Demem o ki, Muhsin Yazıcıoğlu dosyasının da daha birçok "üstü örtülen" dosyayla birlikte yeniden açılması gerekmiyor mu?

+++++++

Hiçbir gazeteci gazetenin kapatılmasından haz duyamaz ama mevzu Zaman, Taraf, Bugün vs. olunca söylenebilecek çok da bir şey yok; GAZETECİLİKTEN KAPATILMADILAR!

Yazarın Diğer Yazıları