Sızdıran kim ve niçin şimdi?
Işık Koşaner’e ait olduğu ileri sürülen konuşma kaydı üzerinden yaşanan tartışmalar dün yayınlanan ikinci kayıtla daha da hareketlenecektir. Bir konu analiz edilirken dikkat edilmesi gereken detaylar vardır. Önünü arkasını düşünmeden, sadece bu, yalnız şu vs. kesin hükümlerden kaçınmak gerekir. Şimdi sağduyulu bir yaklaşımla dinleme ve sızdırma vakasını değerlendirelim.
Böyle bir konuşma yapılmış mıdır, ses kaydı orijinal midir, yoksa kopya mıdır? İnternete yüklendiğine göre ses kime ait olursa olsun eldeki nüsha orijinal kabul edilemez. Ancak kaydın üzerine montaj yapılıp yapılamadığı tesbit edilebilir. Yani konuşmanın orijinaline ekleme veya çıkarmalar yapılmış mıdır, bu da anlaşılabilir. Bu kayıtta, konuşmanın cümle sonlarında duraklamalar vardır ve araya yazılı metinler girmiştir. Yani baştan sonra bir ‘montaj’ işlemi gerçekleştirilmiştir.
Bu durumda Işık Koşaner’in konuyla ilgili açıklama yapması gerekir. Muhtemelen “Konuşma bana aittir. Fakat konuşmanın tamamı yayınlanmamıştır. Cümlelerim bağlamından saptırılmıştır” şeklinde bir açıklama yapacak ve ardından uzun süre ortalıktan kaybolacaktır. Koşaner tamamen reddetmeye kalkarsa, yine muhtemeldir ki kaseti internete yükleyenler, savcıya yahut basına konuşmanın orijinal veya tam bir nüshasını gönderebilecektir.
Konuşma kimin tarafından sızdırılmış olabilir?
1- Yabancı istihbarat birimleri: Uluslararası örgütlerin âdeti, belge ve bilgileri arşivleme ve gerektiğinde kullanmaktır. Bilgi ve belgeler gelişigüzel web sitelerine yüklenirse, değerini yitirir. Bir şartla ki; konuşma veya görüntülerin yayınlanmamış bölümlerinde daha ciddi hususlar varsa, “Taleplerimiz yerine getirilmezse tamamını yayınlarız” biçiminde şantaj yapılıyor olabilir. Kasetin bu şekliyle, yayınlanmasıyla Emekli Orgeneral Koşaner’in şahsen zarar görmesi düşük bir ihtimaldir. Hatta alkışlayanlar bile çıkabilecektir.
2- İç istihbarat örgütleri: Dinleme, sanki mikrofon konulmuşçasına açık ve nettir. Konuşmanın kalitesi ve araya parazit girmemesi sebebiyle kayıt cihazının konuşana yakın olduğu anlaşılıyor. Dışardan ortam dinlemesi şeklinde gerçekleştirilseydi çok fazla parazit olurdu. Belki de resmen yapılan bir kaydın ele geçirilmesi sözkonusu olabilir. Her durumda sözkonusu örgütün eski Genelkurmay Başkanı ile özel veya genel ciddi bir sorunu var demektir.
Sızdırmanın zamanlaması önemlidir: Dinleme profesyonel ekiplerce yapıldıysa, bunun ifşa zamanı da özel olarak seçilmiştir. Emeklilik sonrası yapıldığına göre Koşaner’in şahsından bir çıkar sağlamaları olası değildir. Genelkurmay’a karşı kurumsal bir tehdit olduğu değerlendirilebilir. Bu durumda sızdıranlar ya istediklerini alamamışlardır, ya da şantaj devam etmektedir.
Sonuçta, bu bir özeleştiri konuşmasıdır. Karargâh personeline yönelik ‘hizmete özel’ kurum içi uyarı ve motivasyon üslubu kullanılmaktadır. Alt rütbeli askerlere bir yandan kendilerine güven duygusu aşılanırken diğer yandan hukuka saygı duymaları telkin edilmektedir. Fakat bu özeleştiri dışarıya sızdırıldığında, sızdırılma zamanına göre farklı seviyede reaksiyonlar doğurabilecek ve askerin gardını düşürecek, moralini bozacaktır. Ortalıkta, rastgele yapılmış bir konuşma olmasa da, istihbarat ve güvenlik yönünden bir zafiyet olduğu açıktır. Askeri birliklere, cep telefonu, fotoğraf makinesi, kayıt cihazı, cd, dvd ile elektronik kayıt yapabilecek her türlü cihazın girmesi yasaktır. Ancak iddia doğruysa komutanın karargâhıyla yaptığı özel görüşme şimdi herkesin elindedir.
Koşaner eğer istifa eder etmez yayınlansaydı, hükümete yakın profesyonel bir grup tarafından sızdırıldığı söylenebilirdi. Profesyonel askerlik ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin modernizasyonu çalışmaları gündeme geldiğinde yayınlansa hükümetin elini de güçlendirirdi. Fakat terör örgütüne yönelik olarak Kuzey Irak’a yönelik bir operasyon bütün sıcaklığı ile sürerken yayınlanıyorsa çok farklı bir amaç sözkonusudur. Teröristlere karşı önemli bir operasyon yürütülürken askerin moralini bozmak kimin işine gelir? Özetle sorun güncel tahminlerin de ötesinde ciddidir.