Sızan ve sızmayı bekleyen tutanaklar
Türkiye’nin gündemi, Başbakan Erdoğan’ın terörist başı Öcalan’la yaptırdığı görüşmelere kilitlenmiş durumdadır. İmralı’da Öcalan ile yapılan ve bir kısmı dışarı sızdırılan tutanakların tartışılması, bütün hızıyla sürüyor. İktidar ve baskın medya, tutanakların içeriğini gözden saklayarak sızıntı üzerine toplumsal dikkati yoğunlaştırmaya çalışıyorlar. ‘AKP, biz sızdırmadık, BDP ise bizden sızmış ama sorumlu kimseler sızdırmamış, simitçi, çaycı, fotokopici, ayakkabı boyacısı sızdırmış olabilir’ demeye getiriyor. Hâlbuki sorun sızdıranın kim olduğu değil, sızanın ne olduğudur? İmralı’daki caniyle yapılan görüşmeleri, meydan okurcasına Türk milletine dayatanlar, sızıntıdan niçin şikayet ediyorlar?
İmralı’da, binlerce insanın katledilmesinin emrini veren bir insanlık suçlusu terör örgütü mensubuyla neyin görüşüldüğü, ne karşılığında görüşüldüğü, neyin pazarlık konusu edildiğini milletin bilme hakkı vardır! Kaldı ki millet adına, İmralı’da iddia edildiği üzere silah bıraktırma gibi hayırlı bir iş yapılıyorsa, bundan milletin haberdar olmasından kim, niye korksun?
Şimdi var sayalım ki; bu sızdırılan tutanaklarda İmralı’daki cani iblis Öcalan’ın ’Şu kadar insan kanı döktük, pişmanız. Artık kana doyduk ve insan öldürme makinesi haline gelen teröristlerimizi önce Kuzey Irak’a çekeceğiz, sonra da silah bırakacağız ve hükümetin gösterdiği yoldan yürüyerek militanlarımızı adalete teslim edeceğiz’ demiş olduğu yazılı olsaydı, bundan Başbakan Erdoğan rahatsız olur muydu? Elbette ki hayır.
Başbakan Erdoğan, ’Öcalan’a ev hapsi, genel af yok. Teröristlerin silah bırakması ve sınır dışına çekilmesi görüşülüyor!’ demişti. Hâlbuki tutanaklar böyle demiyor. Tutanaklar, Başbakan Erdoğan’ın söylediklerinin doğru olmadığını gösterdiği gibi terör örgütünün ele başısının çekilme adı altında yeniden konuşlanma düşündüğünü gösteriyor.
Bu tutanaklar, İmralı’daki caniyle yapılan görüşmelerin Başbakan Erdoğan’ın dediği gibi “yalnızca teröristlerin silah bırakması ve sınır dışına çekilmesiyle” ilgili olmadığını ortaya çıkarmıştır. İmralı’daki caniyle yapılan görüşmelerin içeriğinde, “başkanlık sistemi” dahil “Anayasa” , Türkiye’nin idari sistemi, genel af, Anayasa’dan Türk kavramının çıkarılması, yerel yönetimler, Öcalan’ın AKP’ye verdiği destek vb.. hususlar vardır.
Tutanaklar, İmralı’daki iblis ile yapılan görüşmede Türk milletine karşı “barış süreci” adı altında müşterek bir oyun oynandığını gösteriyor. Başbakan Erdoğan’ın adamlarının katliamcı başından, Erdoğan’ın Başkanlığını desteklemeyi talep edecek, karşılığında Anayasa’ya “yerel yönetimlerin güçlendirilmesi” kılıfı altında “demokratik özerkliği” koyacakları sözünü verdikleri anlaşılıyor. Yayınlanan kısımlardan bu husus ortaya çıkıyor.
Asıl sorun, tutanakların yayınlanmayan kısımlarıdır. Acaba tutanakların yayınlanmayan kısımlarında ne var? Birilerinin tutanaklardan sızmasını uygun gördüğü kısımlar sızdırılmıştır. Sızdırılmamış kısımda ise daha vahim iddia ve söylemler olduğu biliniyor
Başbakan Erdoğan’ın ve MİT’in elinde bulunan tutanakların diğer kısımları neyi içeriyor? Öcalan’ın gerçek niyeti, yapmak istedikleri ve stratejik hedefleri yayınlanmayan tutanaklarda mevcuttur. Türk milletinin nasıl bir tehdit ve stratejiyle karşı karşıya olduğu, ancak bu tutanakların tamamı yayınlanınca anlaşılacaktır. Başbakan Erdoğan’ın, bir başkalarının bu tutanakları sızdırmasını beklemeden kamuoyuna açıklamasında yarar vardır.