Siz niye FETÖ'yle yatıp FETÖ'yle kalkıyorsunuz?
Gazetesinde yayınlanana göre, Şebnem Bursalı, röportajı sırasında, "Ne Meral Akşener ne de Muharrem İnce, FETÖ'yü hiç konuşmuyor" demiş Devlet Bahçeli'ye...
Öncelikle...
Sayın Bahçeli gibi "FETÖ" konusunda ultra hassas olan bir siyasetçiden, daha bu röportaj kendisine teklif edildiği anda "Pensilvanya'ya gitmiş, Gülen'le hatıra fotoğrafı çektirmiş bir gazeteciye özel röportaj verdirerek beni benimle çeliştirmeye mi çalışmaktasınız?" diye kestirip atmasını, hadi bunu yapmadı, gazetecilikte "çanak" tabir ettiğimiz zemini oluşturan bu sorumsu(!) karşısında "Sicilinde kabak gibi 'Gülen'in huzurunda hiper saygılı pozu' bulunan bir gazeteci olarak, ne yapmaya çalışmaktasınız?" diye çıkışmasını beklerdim!
Nezaketinden zahir ikisini de yapmamış!
***
Bari ben şu kadarını sormuş olayım:
Bursalı, devletlûlerimizin uçakları arasında mekik dokumaktan fırsat bulup da Akşener'in yahut İnce'nin herhangi bir mitingini izlemiş mi?
Herhangi bir konuşmalarının metnini başından sonuna kadar okumaya zahmet etmiş mi?
"FETÖ'yü hiç konuşmadıkları" iddiasının kaynağı ne?
Misal Akşener, daha üç gün önce, Ankara'nın göbeğinde, seçim kampanyasının başlangıç toplantısında şunları söyledi de onun için soruyorum:
"Terör örgütünün adı ne olursa olsun PKK, FETÖ, PDY, IŞİD ya da bir başkası fark etmez; teröre kontrol edilebilir, zaman zaman kullanılıp zaman zaman devre dışı bırakılabilir araç olarak asla bakılamaz.
Hiçbir devlet hiçbir terör örgütüne müsamaha edemez.
Hiçbir terör örgütüne kendi işine geldiği zaman iyi, gelmediği zaman kötü anlayışıyla yaklaşamaz.
Hiçbir namuslu yönetici mesela FETÖ'yü uluslararası bağlantılar içerisinde işine geldiği gibi kullanmayı düşünemez.
Terör örgütlerini kendi çıkarlarınız için kullanmaya kalkar, kendinize rakip gördüğünüz herkesin üzerine salmaya, FETÖ'yü kontrolünüzde tutarak masum insanlara iftira atmaya kalkarsanız sadece insanlık suçu işlemiş olmazsınız, aynı zamanda eğer iman edenlerdenseniz, günah ve vebal peşinizi bırakmaz..."
Keza İnce, "ABD'ye FETÖ'yü iade et diyeceğim, etmezse İncirlik'teki askerlerini ABD'ye Noel tatiline göndereceğim" diyeli daha kaç saat oldu?
***
Bu durumda...
Akşener ve İnce'nin FETÖ'yü konuşmamasından mı rahatsızsınız? Yoksa, FETÖ'yü konuşurken ona kimlerin yardım ve yataklık yaptığını da hatırlatmalarından mı?
Başkalarının neden FETÖ'yü konuşmadığını bırakın da, siz niye FETÖ'yle yatıp, FETÖ'yle kalkıyorsunuz Allah aşkına?
Hayır, konuyu her açtığınızda, ister istemez o meşhur fotoğrafınız geliyor akla da o bakımdan...
+++++++++++
SORU-YORUM
--------
Önce saray danışmanının "genel af" teklifini sahiplenerek mahkumlarda beklenti yaratıp sonra da "Cezaevindekiler kader kurbanı olmaktan çıkıp FETÖ'nün, PKK'nın kurbanı haline gelir, seçime bir hafta 10 gün kala bir talimat ile isyan başlatırlar ise ne olur?" diyerek amiyane tabirle eşeğin aklına karpuz kabuğu düşüren "Cumhur İttifakının küçük ortağı" ne yapmaya çalışmaktadır?
***
Test edildi, onaylandı; İnce "saha" adamı
FOX TV'de, Cumhurbaşkanı adaylarından Muharrem İnce'yi izledim. Fatih Portakal, İsmail Küçükkaya, Doğan Şentürk, Sedat Bozkurt ve Tülay Öçten'in sorularını yanıtlarken aslında hiç fena değildi. Hatta iyiydi. Pratik zekasını, hazır cevaplılığını bir kere daha gösterdi. Bir sürü manşet verdi. Sözünü esirgemedi. Ama yine de -şarkıdaki gibi- bir şey eksikti; o da enerji.
Miting meydanlarındaki, kürsülerdeki, salon toplantılarındaki, çarşıda-pazardaki, velhasıl toplumla yüz yüze olduğu alanlardaki İnce çok daha iyi.
Sorun da bu belki!
İnce, "alanda" öyle güçlü bir çıkış yakaladı; insanlar onun coşkusunu öyle benimsedi ki, televizyondaki akıllı uslu hali -tabiri caizse- kesmedi!
24 Haziran'a kadar kalan zaman çok kısa.
Bu kısacık zamanda ekranda görünmek elbette önemli ama naçizane tavsiyem, İnce, stüdyo ortamından ziyade rüzgârını arkasına aldığı meydanlardaki o coşkun taşkın halini yani mitinglerini ekranda -sansürsüz- görünür kılmaya çalışmalı.
***
O mitingi yapın
Muharrem İnce, Amasya'da tam "batıyoruz" diye feryat ediyordu; daha "do" derken "dolar" demeye kalmadan, mitingi yayınlayan haber kanalı kesiverdi yayını.
Önemli bir gelişme mi var diye baktım; "Oruç Baba'yı ziyaret eden kadınlar"ı çıkardılar ekrana!
Siz yayınlamadığınızda söylenmemiş oluyor sanki o sözler, duymamış oluyor sanki en azından o meydandaki kulaklar. Sonra yayılmamış oluyor sanki en etkili kitle iletişim aracı olan "fısıltı gazetesi" yoluyla kulaktan kulağa...
En önemlisi...
Siz söylenmesini sansürleyince, yangın sönmüş oluyor sanki cebimizdeki!
Ya yayının kesildiğini haber aldı, ya sürekli başına geldiği için yaptı o çıkışı ama yayının kesildiği dakika İnce'nin "Bunu vermeyen kanalların önünde haftaya miting yapacağım" dediği yayıldı sosyal medyada!
Yapsın valla...
Tek İnce değil, aynı dertten muzdarip bütün adaylar bir olup bir "sansürsüz demokrasi" mitingi yapsınlar...