Siz kimlerle yan yana "evet" diyorsunuz?
Sıraya dizildiler... Baktılar millet "hooop, orada bir dur bakalım" kartına uzattı elini; "aman efendim biz öyle mi dedik, her "hayır" diyen terörist olur muymuş hiç, yok öyle bir şey" geçidi yapıyorlar kürsülerde...
"Güya" ama...
Zevahiri kurtarmak için.
Diğer taraftan, "o bölücü zihniyetli akademisyen de "hayır" diyor", "o anarşist gençler de hayırcı", "şu "hayırcı" vaktiyle bak ne pozlar vermiş", "bu "hayırcı" vaktiyle bak senin değerlerine ne hakaretler etmiş" algı yoğurmacasına tam gaz devam.
***
Şahsi inancım, insanın kendi varlığını, iradesini, o iradeyle vermesi gereken kararı, başkaları üzerinden tanımlamasının, anlamlandırmasının her şey ve herkesten önce kendi benliğine saygısızlık, hatta hakaret olduğu şeklinde...
Velakin...
Madem şahsiyetlerini ayaklar altına almak mesele değil onlar için, kendilerini hiçleştirmeyi, karakterlerini sıfırlamayı sineye çekiyorlar, o vakit bunlara da "yarabbi şükür" diyor olmalılar:
Çünkü onların üslubuyla ifade etmek lazımsa;
"Öcalan'ın durduğu yer, Türkiye'nin demokratikleşme sürecine katkı sağlayan bir yer. İmralı da çok anlamlı, çok değerli şeyler söylüyor" diyen Mehmet Metiner de "evet" diyor.
"Öcalan bu süreçte sorumluluk bilinciyle hareket ediyor. İlerleyen aşamalarda Öcalan'ın konumunu Türkiye artık tartışmalı" diyen Abdülkadir Selvi de, öyle anlaşılıyor ki "evet" diyor.
"Abdullah Öcalan'ın zamanın ruhunu yakaladığını" savunan Mehmet Barlas da "evet" diyor.
İmralı'daki bebek katili caninin "yaşatmaktan yana" olduğunu ifade edebilen Hilal Kaplan da "evet" diyor.
"PKK bir terör örgütü değildir" diyen Emre Aköz de "evet" diyor.
PKK'nın siyasal karşılığı gibi olan HDP ile AKP iktidarı adına Dolmabahçe mutabakatında bulunan Yalçın Akdoğan da "evet" diyor.
***
Beterin beteri var;
Atatürk'e "deccal" diyen de, "külhanbeyi" diyen de, "ayyaş" diyen de, diktatör" diyen de "evet" diyor...
Cumhuriyet'le "100 yıllık hesaplaşmaları" olduğunu söyleyenler de "evet" diyor...
Cumhuriyet'e karşı ayaklanan Şeyh Sait'lere, Atatürk ve silah arkadaşlarının, Kuva-yı Millîyecilerin katline ferman yayımlayan Mustafa Sabri'lere iade-i itibar vermeye kalkışanlar da "evet" diyor...
***
Hiç anlamadığım bir şey var:
Bunları sütten çıkmış ak kaşık varsayarak "evet" demek nasıl oluyor da vatan için, millet için, devlet için olabiliyor acaba!
***
Şimdi anlaşıldı...
-------
Gezici Araştırma'nın dün yayınladığı anket sonuçlarını okurken, "hımmmm" dedim; "şimdi anlaşıldı neden böyle gözü dönmüşçesine davrandıkları."
Vatandaşa sormuşlar:
- İçeriğinde Cumhurbaşkanlığı yetkilerinin arttırıldığı, halk arasında "Başkanlık Sistemi" olarak bahsedilen Anayasa Değişikliği konusunda referanduma gidildiğinde tercihiniz ne yönde olur?
Hani önceki gün Numan Kurtulmuş "şimdiden çok önde" diyordu ya...
Hıh işte, o "çok önde" dedikleri "evet"ler Şubat ayının ilk yarısı itibarıyla yüzde 43.7 seviyesinde ankete göre.
"Hayır" ise iki puan önde yüzde 45.7'de.
Araştırma şirketinin sahibi Murat Gezici, -aslında hemen her seçimde olduğu gibi- seçim sonuçlarını kararsızlar ile katılım oranının belirleyeceğini vurguluyor.
Şimdilik kararsızlar dağıtıldığında da sonuç yüzde 51.1'e, yüzde 48.9 "hayır" lehine.
***
Muhalefet bu "öncelikler listesi"nden bihaber mi?
------
Gezici'nin anket sonuçlarında dikkat çeken çok ayrıntı var. Onlardan biri evet/hayırların gerekçeleri.
Her iki kesim de kendi açısından öncelikle "ülkenin bekası için" bir tercihte bulunacağını söylüyor. "Beka sorunu" ilk sırada.
İkinci sırada "ekonomik istikrar" var. Sonra "demokrasi", ardından "önerilen sistemin Türkiye'ye uyumu/uyumsuzluğu", "kutuplaşmayı arttırma riski", "Erdoğan", "mevcut sistemden memnuniyet/memnuniyetsizlik", "rejim endişesi", "bölünme endişesi"...
İnanmayacaksınız ama "tek adam"lık meselesi, "partili cumhurbaşkanlığının sakıncaları" son sırada!
Tevekkeli değil iktidar ilk günden bu yana "terör, terörist" kavramları üzerinden itibarsızlaştırmaya giderek yürütüyor propagandasını. Belli ki bu "öncelikler listesi" çoktandır elinde.
Ya muhalefet?
Onlar bu maddi verilerden habersiz, yoksun mu ki hâlâ, sonuçsuz kalacağı aşikar "Erdoğan'ın tek adamlığı" üzerinden yürütüyorlar kampanyalarını...
Beka, beka, beka...
Millet kaygılı...
Ona bir "yarın" sunacağına inandığı modelden yana koyacak tavrını.