‘Siz kaçın, ben onları oyalarım’

Tabancalarını muhtemelen jöleyle yağlayan ‘yiğit’ danışmanın “İki tabancam, yüzlerce mermim var. Beni vurmadan bu ülkenin Cumhurbaşkanı’na kimse elini süremez” şeklindeki sözleri o sahneyi hatırlattı...

Eski filmlerde defalarca tekrarlanmıştır o sahne... Düşman, hasım, mafya, her neyse, kapıya dayanmıştır... Adam ve silah üstünlüğü onlardadır... Bu durumda iş ‘esas oğlan’a düşer... ‘Esas oğlan’, diğerlerinin kurtulması için kendini fedâya hazırdır ve seslenir: “Siz kaçın, ben onları oyalarım!..”

Biz sarayın güvenliği için içine ‘savaş topu’ yerleştirilip yerleştirilmediğini merak ederken bu çıktı... Erdoğan’ı öldürmeye gelecek olanlar, bundan sonra adımlarını denk atacaklar!.. Sonuçta karşılarında çift tabancayla nöbet tutan ve ihraç fazlası jölesini demokrasiye feda eden bir yiğit var!..

* * *

Tam 13 yıldır şu suikast hikâyeleri içimizi baymışken, şimdi de yeni bir kadro ihdas edildi anlaşılan: Yiğitler!.. Birisi tabanca ve mermi sayısını söyleyerek düşmanın yüreğine korku salıyor, sözde gazeteci kılıklı bir başkası ise cengâverliğini klavyenin başında twitter’ın ağzına mesaj sürerek ispatlıyor: “Erdoğan’ın canına kastedecek olanların canı alınır, biline!..”

Meydanlarda rastladığımız ‘öpücü’, ‘ısırıcı’, ‘yalayıcı’ kahramanlara şimdi de ‘sıkıcılar’eklenmiş görünüyor!.. Klimalı televizyon stüdyolarından bu yaz sıcağında iyi sıkıyorlar!.. Nasıl olsa havuz canlılarının “Yahu yıllardır suikast suikast deyip duruyoruz, iktidar da biziz, devlet de bizim elimizde, niye bir âdet numunelik de olsa suikastçı yakalayamadık” diye kendi kendilerine sorma ihtimalleri yok!..

Sormazlar, çünkü bu mağduriyet edebiyatı, siyasetlerinin en önemli parçası... Koksa bile sürdürmek lâzım!.. Bir ara Bülent Arınç’ı vuracaklardı, olmadı!.. Ellerinde krokiyle ev arayan navigasyondan nasipsiz askerler, evi de bulamadılar, Arınç’ı da vuramadılar... Hatta o kadar acemiydiler ki, yakalanırken ellerindeki krokiyi yutmaya çalıştılar, onu da beceremediler!.. Epeyi sonra iddiaların düzmece olduğu ortaya çıktı, o askerler beraat etti ama iş işten geçmişti...

Erdoğan’a suikast hikâyelerinden zaten külliyat çıkar... Şener Şen’in oynadığı ‘Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni’ o işi bırakıp suikast filmlerine el atsa uzun yıllar işsiz kalmaz!.. Zaten Erdoğan yetmezmiş gibi birkaç ay önce de ‘Sümeyye’ye suikast’ filmi vizyona girdi... Havuz medyası ortak manşetlerle tehlikeye dikkat çekti!.. Tabii bu sayede caniler sırra kadem bastı!..

Allah’tan bu seçimler yerel seçim değil... Yoksa Melih Gökçek televizyon televizyon turneye çıkıp “Bana suikast yapacaklar” diye ortalığı ayağa kaldıracaktı... Kendisinin ‘kadrolu’ ama ‘muhayyel’ düşmanları var!.. Her yerel seçimde Gökçek’i vurmaya gelirler, ne kadar beceriksiz iseler, vuramadan giderler!.. Her ne kadar izlerine rastlanmamış olsalar da şimdi inlerine çekildiler!.. Gökçek yine aday olursa yine Ankara semalarında görünürler!..

Gökçek’i koruyacak jöleli bir kahraman henüz çıkmadı ama belediye şirketi ANFA üzerinden fatura edilen bol milyonlu koruma hizmetleri çok işe yarıyor çok!..

* * *

Şükür ki, demokrasimizi bekleyen, o filmlerdeki gibi gerekirse “Siz kaçın, ben onları oyalarım” diyebilecek muhtelif çap ve ebatta ‘esas oğlanlarımız’ var artık!.. Obüse, havana başka topa ihtiyaç yok!.. Tek başına Beştepe’de Majino Hattı maşallah!.. Bu hayaller sahnesini stüdyoda “Teslim olmayalım Halilim aman kurşun saçalım” türküsünü patlatarak tamamlasa iyi olurdu elbette!..

* * *

Nasıl bir sahnenin ortasında kaldık, insan inanamıyor... ‘Öpücüler, yalayıcılar, ısırıcılar’ ve en sonunda ‘sıkıcılar’... Tüm bu yaşananları film senaryosu diye prodüksiyon firmasına götürseniz, patron tarafından değil, şirketin çaycısı tarafından kovulursunuz... Bu derece absürt ama bu derece de gerçek!..

Saray’ın güvenliğini tek başına bir yiğit üstlendiğine göre, orada güvenlik görevlisi olarak bulunan binlerce memur kendilerine RedKit’in atı Düldül muamelesi yapıldığı gibi bir düşünceye kapılmışlar mıdır acaba?

Yazarın Diğer Yazıları