Siz de paralelleştirebil- diklerimizden misiniz?
‘Yeni Türkiye’nin rejimine bakın: ‘Paralel’, KCK dışındaki bütün muhaliflerin kod adı oldu!.. Aslında sadece muhaliflerin değil, iktidar bünyesinde bulunup içerideki diğer odaklarla problem yaşayanlar veya yaşama ihtimali olanlar da bu damgadan nasibini alabiliyor...Abdullah Gül biraz ayak direseydi damgayı yemişti...Ali Babacan kıpırdasın damga hazır...
Bu sadece bir paranoya değil, ayağı kaydırılmak, susturulmak, itiraz edemez hâle getirilmek veya pastadaki payı küçültülmek istenen herkes için geçerli stratejik bir hamle...ATV’deki Kertenkele dizisini eleştirdi ve camileri bu dizi çekimine kapattırdı diye, bugüne kadar hükûmetin en uyumlu bürokratlarından Diyanet İşleri Başkanı bile ATV-Sabah grubunun bu yönde hışmına uğrayabildi’85
Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Merkez Bankası, SPK hatta TSK fark etmiyor, nerede itirazkâr bir tutum görülme ihtimali varsa önce topçu ateşi başlıyor havuz medyasından... Ardından piyade hücuma geçiyor...
CHP veya MHP’nin kaç kere ‘paralelin kontrolüne girmek’le suçlandığını sayabilen var mı? Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Tayyip Erdoğan’ı desteklemediği için BBP bile aynı kapsama sokulmadı mı?
***
Taraf gazetesinde son on buçuk saat süren son MGK’yla ilgili Hüseyin Özay imzasıyla bir haber yayımlandı...Buna göre sadece bir cemaat değil, cemaatlerin tamamı ve ülkücüler de ‘legal görünümle paralel yapılar’ kategorisine alınmış...
Ülkücüler bu işlere alışkın!.. Daha önce de cuntacılar tarafından irtica ve bölücülükle birlikte ‘tehlikeli’sınıfına sokulmuşlardı...İçlerinde iktidarla ‘şimdilik’problemi olmayan diğer cemaatlerin de PDY-İÖ veya PDY-İS şeklinde kodlanarak ‘mücadele edilmesi gereken paralel yapılar’ kategorisine sokulmaları ilginç değil mi?
Bu haberle ilgili şimdiye kadar iktidardan ve iktidarı destekleyen havuz medyasından herhangi bir yalanlama gelmemesi zaten çok şeyi anlatıyor...Anlaşılıyor ki, artık ‘paralel’ sadece bir cemaati suçlamak için uydurulmuş bir kavram değil, KCK haricindeki herkesi ‘mâkul şüpheli’ yapacak büyülü bir enstrüman!..
Herkesin birbirini asıllı asılsız ihbar ettiği Stalin veya Hitler döneminin istihbarat komedisini bugüne taşıyan fıkralar gibi fıkralar üretilecektir yakında...Çünkü özellikle kamuda, birbirinin ayağını kaydırmak ve kendine alana açmak için dedikodu, sahte e-mail ve ihbarlar yoluyla ‘paralelcidir’ suçlaması artık yaygın bir kültür hâlini aldı...
Çaycı daire başkanını, genel müdür yardımcısı genel müdürü ispiyonluyor... ‘İrtica’ furyasının baskın olduğu dönemlerde irticayla uzaktan yakından ilgisi olmayan tiplerin bile ‘mürteci’ damgasıyla kurumlarla ilişiğini kesildiği dönemlere benzer ahlâksız ve vicdansız rüzgârlar estiriliyor...‘Kahramanyol’ örneği ilginçtir...Eşi, komutan eşiyle iyi geçinemiyordu, hışma uğradı, bileti ‘irtica’dan kesildi...Şimdi de ilgisi olsun olmasın, ayak kaydırmak isteyen karşısındakini biletini ‘paralel’den kesmeye çalışıyor...
***
Konu artık mizah sınırlarını aşma noktasında...Recep Canpolat Deniz Haber Ajansı’nın sahibidir ve çocukluğundan beri ülkücüdür...Üstelik yazdıkları dolayısıyla cemaatle de mahkemeliktir...Ama iş belden aşağıya indirilip ayak kaydırma operasyonuna dönüşünce fark etmiyor!.. O da paralel ilân ediliyor... “Hain Canpolat Bakan Elvanla” başlığıyla twitter üzerinden ‘robotlar’ vasıtasıyla Trend Topic yapılarak hedefe yerleştiriliyor...
İşin arkasında Ulaştırma bürokrasisi çıkıyor...Bu artık klasikleşen taktikle hem hedefteki Canpolat hem de kendisiyle röportaj yapılan ilgili Bakan Başbakan ve Cumhurbaşkanı’na jurnallenmiş oluyor...Tekrar edelim, bunun sadece ‘paranoya’yla izahı mümkün değil...Gerçek paralel yapı KCK’dan esirgenen hasmâne bakışın, muhalif olan, muhalif olma ihtimali bulunan veya iktidarla problemi olmadığı hâlde iktidar içi hesaplar dolayısıyla ayağı kaydırılmak istenen herkesi şablona sokma işlemidir bu..