Max Weber; Siyaset erki elde etme sanatı der. Yönetim yetkisini halktan alma ve halk yararına kullanmayı kasteder. Bizde geleneksel siyasi anlayışta iktidar olup devleti yönetme amacıyla çıkılan yoldur ama sonunda devleti sahiplenmeye ve temellüke (mülk edinme) döner. Adalet mülkün temelidir sözünde olduğu gibi zihni kodlarımızda devlet, mülktür. İdaresini bir biçimde ele geçirenler, kendilerini her türlü tasarrufa ehil görür. İktidar olmayı devleti kurallara ve süreye bağlı bir yönetim yetkisi yerine, şahsıyla devleti özdeşleştirir. Ben/biz olmazsak devlet de olmaz, biz iktidardan düşersek, bayrak da düşer denmesi, bir slogandan çok daha derin marazi devlet/siyaset anlayışının dışa vurumudur.
Doğrusu devlet soyut bir şahsiyettir. Şahsım da, başkaca bir şahıs veya gurup da değildir. Hayatiyetini ve meşruiyetini üzerinde anlaşılıp, uzlaşılan hukuktan alır. Hukukun hakim olmadığı devlet haydut olur. Hukuk yalnızca cildi kalın kitaplarda yazılı yasalar ve kurallardan ibaret değildir. Hukuk, kişiler için kimlik, aş, iş, ekmek, meslek, sanat, özgürlük yani her şeydir. Meyvesi olan adalet de oksijen gibidir, varlığı fark edilmez ama yokluğu öldürür.
Muktedirin dış güçler, ekonomik savaş vs gibi akıl dışı izahları ahmak aldatan cinsinden ses bombalı yağmurlardır. Ama yaptığı zam yağmuru gerçek ve hayat pahalılığı can yakıcı boyuttadır.
Dışarıda değeri değişmeyen dövizin içeride çılgınca artması, milli paramızın pul olmasındadır. Bilinen tüm kuramlarının ahmakça bir inatla ters yüz edilmesiyle çöken ekonominin ''kriz kabusunu'' yaşıyoruz.
Esasen hukuki olmayan bir tek adam yönetiminin sebep olduğu çok daha derin bir krizle karşı karşıyayız. Sokakta, çarşıda, pazarda ekonomik kriz olarak yaşanan bu felaketlerin özünde ‘hukuk devleti’ni yok etmekten kaynaklandığını bilelim. Yargısı bağımsız olmayan devlette hukuk işlemez, ülkeyi yönetenler hesap vermez, şeffaflık olmaz. Yolsuzluk olur, kayırmacılıkla yandaşa aktarılır, israf olur, kaynaklar tükenir. Gelinen noktada hepsi var. İçeride döviz oynaklığında fiyat belirsizleşir ve piyasa durur. Dışarıda ‘güvenilir ülke’ olmaktan çıkar, borç dahi bulamazsınız. Yaşanan budur.
Gerçeği gizleme, sorumluluktan ve sandıktan kaçma amaçlı kötü yönetimin halkı mahveden sonuçlarını MGK toplantısına taşıma, ''''ekonomik savaş'''' sayma dümeni yetmez. Halk yahu şahlanmış ekonomimiz hangi ara kurtuluş savaşına muhtaç hale geldi der. Taze geliştirdiğiniz düşük faiz-yüksek kur ile ihracatı artırma, cari açığı yok etme teoriniz de tıpkı faiz- enflasyon kuramınız gibi ve en geç üç ayda çöker. Savaştığımız dış güçlerle ticaret yapıp döviz kazanmayı düşünmeniz, de yüksek ateşten sayıklama gibidir.
Aldattığınız halk bu kışı çok zor geçirecek ve artık size inanmayacak. Yönettiğiniz dönemde o kadar çok yolsuzluk, usulsüzlük ve adaletsizlik yaptınız ki artık ülkeyi hukuk devletine isteseniz de döndüremezsiniz. Sizin de adil yargılanma hakkınızı temin ve taahhüt eden hukuk devletine dönüş için daha fazla hasar ve zarar vermeden sandığı getiriniz.