Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Siyasetin terörize edilmesi!

"Çözüm süreci" dediler; terör ile bölücülüğü tamamen slogana indirgediler. 'İnkâr ve asimilasyon var' dediler; "Kürt Sorununu" Kemalist rejimin ürünü olarak sundular. "Kürt sorunu vardır" dediler; Kürdü PKK'ya, PKK'yı Öcalan'a endekslediler. 'Silahlar susacak siyaset konuşacak' dediler; kentleri patlayıcılarla doldurdular. "Otuz yıldır çözülmeyen sorun çözülecek" dediler; sorunu kördüğüm haline getirdiler.

Oslo'da pazarlık yaptılar. İmralı'da görüştüler. Dolmabahçe'de İmralı'daki hükümlünün dayatmalarını bütün Türk Milletine dinlettiler. Diyarbakır meydanında terörist başının mesajlarını okuttular. Akil oldular yola koyuldular, süreç oldu yolda kaldılar.

Yolun sonuna gelindi. Bıçak kemiğe dayandı. Zorunlu olarak teröre karşı operasyon başlattılar.

PKK terörü bölgede kurumsallaşırken gösterilen ihmal, sorumsuzluk, görmezlikten gelme ve göz ardı etmenin sonucunda maliyeti çok yüksek bir terörle mücadele dönemi başlamış oldu.

AKP iktidarının Oslo'da PKK'lıları, İmralı'da terörist ele başını muhatap alması halkın kafasını hem karıştırmış hem de gözünü korkutmuştur. Çözüm sürecini halk, 'Devlet, PKK'yla baş edemediğinden muhatap almak zorunda kaldı' mesajı olarak algılamıştır. İnsanlar bölgede terör örgütünün insafına terk edilmiştir. Bu nedenle terör örgütünün ve onun sivil uzantısı olan HDP'nin arkasına insanlar takılmak zorunda kalmıştır. Çözüm süreci gerçekte siyasetin terörize edilmesi halini anlatmaktadır.

İktidar çözüm süreci kapsamında devleti bölgede etkisiz eleman seviyesine indirmiş, siyasetin terörize edilmesine neden olmuştur. Süreçte devlet adeta aradan çekilmiş, bölgede PKK'ya karşı koyacak silahlı bir güç de ortaya çıkmamıştı. HÜDA-PAR'ın sınırlı da olsa silahlı karşı koyma yeteneğini kırmak için PKK önemli saldırılar gerçekleştirmiştir. Devletin gözü önünde PKK bölgede silahlı milisleriyle siyaseti terörize etmiştir.

Bölgedeki birçok devlete bağlı aşiretin, dini liderlerin ve korucunun PKK/HDP'nin arkasına takılmasının nedeni PKK'nın şerrinden korunmak içindi. İnsanlar başta onurunu sonra da malını mülkünü ve canını kaybetmektense oyunu vererek terör örgütünün baskısından kurtulma yolunu seçtiler.

Böylece teröristi sivilleştirmeyi, dağdan indirmeyi, silahı değil siyaseti konuşturmayı hedeflediğini öngören süreç tam aksi sonuç doğurdu. Dağda eli silahlı bekleyenler dağda kalmış, buna karşın kentte siyaset yaptığı sanılan HDP ve cenahı hem silahlanmış hem de yüzde yüz terörün emrine girmiştir.

PKK terör örgütüne iktidar, "süreç" adı altında silah yerine siyaset, savaş yerine barış, dağ yerine kent önermiştir. Terör örgütü bunu hem silah hem siyaset, hem dağda hem kentte örgütlenmesi olarak değerlendirmiştir. Örgütün tepedeki militanları "savaşa da barışa da hazırız" derken bunu ima ediyorlardı.

HDP'den milletvekili olan şahısların söz ve eylemlerine bakıldığında PKK'nın sivilleşmediği aksine siyasi görüntü altındaki HDP'nin daha çok silahlandığı görülür. Kitle katliamı yapan, pusu kuran, haraç kesen ve yollara patlayıcı döşeyen PKK'nın kurduğu barikatları kaldırmak için harekete geçen askere karşı HDP'lilerin canlı kalkan olmaya kalkmaları bundandır.

PKK'nın HDP'ye zaman zaman ayar vermesi, aralarında fikir ayrılığı olduğu anlamına gelmez. Seçimlerin yaklaştığı sıralarda herkesin kendi rolünü oynaması anlamına gelir.

Sözde siyasi, özde PKK'nın militanı gibi hareket eden HDP'li vekillerin PKK'nın tükürüğünü siyasete dahil etmeleri, Öcalan'ın heykelini dikeceklerini söylemeleri ya da sırtlarını PYD'ye dayadıklarını itiraf etmeleri bunun kanıtıdır.

Tunceli bölgesinde onlarca yıldır yol kesen, kan döken, saldırı düzenleyen kitle katliamcısı PKK'nın Tunceli sorumlusunun öldürülmesi üzerine HDP'li vekil İbrahim Ayhan şu tveet'i atmış: "Dersim'in asil Komutanı Baran Dersim önünde saygıyla eğiliyoruz."

Bu laflar sözün bittiği yeri ifade ediyor. Terörün ve teröristin emrinde olanlar ancak teröristin önünde eğilirler. HDP siyasetin terörize edilmiş halidir. Gerisi ayrıntıdır.

Yazarın Diğer Yazıları