Televizyonlarda, gerçek tehlikenin dışında, hâlâ goy, goy. Tartışılan Fetö mü, yoksa İslam'da Fetö ne kadar farklı başlığı altında zaman öldürmek mi? Sonuçta, bilen bilmeyen, kendini uzman ilan eden herkes ekranda. Sunucular işin kolayını bulmuş, sonunda akademik unvanı olan adamları koy sahneye, bırak vuruşsunlar, sen de rating savaşında ellerini ovuştur.
Bu arada Türk ordusu olmuş lejyoner topluluğu. Amerika'nın talimatıyla bir birlik haline getirildi. Şimdi de, "tutmayın, bırakın bizi Rakka'ya girelim" efelenmesi. Geçirdiğimiz darbe sonrası, bir kapanalım, kendimizi toparlayalım çabası yok. Kör, topal bir kuvvetle, çetelerle mücadeleyi başarı kabul ediyorlar. Ya peki Esad'ın düzenli ordusu Halep sonrası sınırlarımıza dayanırsa, ne yapacaksınız ağalar? Geçmişte hükümetin yaptığı gibi, "NATO gel, bana saldırıyor" diye ağlayacak mıyız?
***
Gerçekçi olalım. Dışarıdan kiralama pilotlardan oluşan bir hava kuvvetleri, İstanbul Şehir Hatları'ndan ödünç alınan kaptanların kumanda ettiği savaş gemilerinden oluşan bir deniz kuvvetleri, komutanları birbirine silah çekmiş bir kara kuvvetleri. Tam bir lejyoner toplaması. Unutmayın, yakın tarihte Fransa, lejyonerlerle Kuzey Afrika'dan dayak yiyerek çıkmıştı. İşte Türkiye'yi getirdiğiniz nokta bu.
AKP geçmişte, cemaatle koalisyon yapmıştı ve makamları ve rantları cemaatle paylaşmıştı. Sonuçta AKP'li tüm başbakanlar, bu koalisyonun başı olarak, geçmiş tüm eylemlerden sorumludur. Sağa sola temizlik adına saldırırken, kendi içindeki suç ortaklarını temizlememek, yalnızca bu durumu fırsat bilip, karşı sesleri bastırma oyunudur.
Hatırlayın, Çin'deki G20 zirvesi sırasında ve sonrasında ABD Başkanı Obama, Erdoğan görüşmesi sonrasında Türkiye'de özgürlük ve demokrasi konusunda ısrarcı olduklarını vurgulamıştı. Her ne kadar bizimkiler yakalan kişilerin gazeteci değil de başka suçlardan tutuklandıklarını iddia etse de, yabancıların bu konuda birinci elden bilgileri var. Mesela Alman resmi radyosu Deutsche Welle muhabirinin Gençlik ve Spor Bakanı ile yaptığı mülakat bandının görüşme sonrası ellerinden alınması ne kadar özgür bir basın görüşünü temsil ediyor. Hepsine ek, gazetemiz yazarlarının gözaltına alınmasını nasıl savunacaksınız. Yani ülkücülükle Fetö'cülüğü bir araya getirebildiniz ya, sizleri kutlamak gerek. Tüm bunlar, sizin özgür basın görüşünüzü, ne söylerseniz söyleyin, eylemlerinizde böyle bir bakış açısı olmadığını kanıtlamıyor mu?
Bugün artık hükümet, son darbe girişimini siyasi aykırı sesleri susturma kampanyasına başarı ile çevirmiş bulunuyor. Bu tutum artık bizim uygar dünyadaki tüm derslerden kaldığımızı ve demokrasi anlayışımızın kimsenin anlayamayacağı bir kavram haline dönüştüğünü göstermiyor mu? Kendi içinde çoğunluğu kaybetme korkusu ile temizlik yapmayanların, sağa sola saldırması hangi hukuk kavramında yer alıyor?
***
Ülke öylesine büyük bir uçurum kenarındaki zaman geçirmeden birlik ve beraberliğe yönelmemiz gerek. Suriye'den evlatlarımızın şehadet haberleri gelirken, içeride ülke ve bayrak düşmanı canilere karşı savaşı kimlere terk ediyoruz?
Rusya, Suriye içindeki operasyonlar konusunda uyarı yayınladı. Bunu ciddiye almazsak yakında Suriye hava sahası bize kapanacak demektir. İran aynı uyarıyı yapıyor. Bu iki ülkenin Suriye topraklarında askerleri bulunuyor. Bunlarla karşı karşıya gelince ne yapacağız? Yurt dışında en fazla Türk'ün yaşadığı, Almanya, Fransa, Hollanda ve İngiltere'de artan yabancı düşmanlığı, oradaki soydaşlarımızı nasıl etkileyecek? Obama'nın, Fetö'nün iadesinin mahkeme kararına göre olacağı açıklamasına rağmen Washington'a, hükümet neden heyet yollar anlayan beri gelsin. Yani onlar gidince Amerikan yönetimi kıramayacak Fetö'yü verecek değil mi?
Ekonomik açıdan umudumuzu bağladığımız kardeş Azerbaycan ekonomik bir krizin doğma aşamalarını yaşıyor. Üretimi olmayan, tüm geliri yalnızca petrol ve gaz satışına bağlayan ülkelerin durumu ortada. Tüm İslam ülkelerini karıştırmada önde giden Suudi Arabistan ve Katar bile ekonomik kriz içinde. Sonuç, ülkem siyasi, sosyal ve hukuksal olarak uçuruma giderken insanların gamsızlığı sinirlerimi bozuyor.
