Sinan Ateş cinayeti neden aydınlatılamaz

Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin 22 kişi hakkında hazırlanan iddianame belli oldu.

Tabii eğer “iddianame” denilebilirse.

Tetikçi Eray Özyağcı’yı İstanbul’dan Ankara’ya getiren 2 kişi kim?

-Muratcan Çolak ve Aşkın Mert Gelenbey isimli polisler.

İddianamede cinayetin azmettiricisi olarak yer alan şüphelilerden Tolgahan Demirbaş, Sinan Ateş'in adres, telefon, konum gibi kişisel bilgilerini kimden aldı?

-Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde görevli komiser Mustafa Ensar Aykal'dan

Tolgahan Demirbaş, merhum Ateş’in bilgilerini kime verdi?

-Siyasi infazı gerçekleştiren Eray Özyağcı'ya.

Siyasi infaz cinayetin ardından tetikçi Tolgahan Demirbaş nerede yakalandı?

-MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un evinde.

Kılavuz o tarihte milletvekili idi ama Devlet Bahçeli tarafından aday gösterilmedi ve milletvekilliği sona erdi.

Bugün dokunulmazlığı yok, halen Devlet Bahçeli’nin başdanışmanı.

Peki, soruşturma dosyasında, “şüpheli” olan Kılavuz’un ifadesi ve adı iddianamede neden yok?

-Cinayet günü İçişleri Bakanı Süleyman Soylu.

Siyasi cinayetten günler önce Soylu ve Kılavuz’un buluşma fotoğrafı sosyal medyadan neden paylaşıldı?

Emekli Ağır Ceza Hâkimi ve İYİ Parti 27. Dönem Antalya Milletvekili Feridun Bahşi’yi arayarak sordum:

-Sinan Ateş cinayetinin iddianamesini bir hâkim olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Feridun Bahşi dedi ki;

“Bu iddianame iade edilir. Sanıkların olaylarla bağlantıları kurulmamış, hangi sanıkların hangi eylemleriyle ne şekilde olayların içinde yer aldığı somut bilgi, belge ve delillerle bağlantılı olarak anlatılmamıştır.

Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 170/4 maddesi gereği yapılmadığından mahkeme bu iddianameyi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına, “eksiklikler” olduğu gerekçesi ile iade etmeli.

2005 yılında yürürlüğe giren ceza hukuku sistemine göre Cumhuriyet Başsavcılığının her türlü delil araştırmasını yapıp bitirdikten sonra iddianame düzenlemesi gerekir.

Mahkeme, iddianame geldikten sonra şunlara bakar;

-Eksik delil araştırması var mı?

-Sanıklar hakkındaki iddialar somut delil ya da belge ile irtibatlandırılmış mı?

-Hangi sanık, hangi tarihte hangi eylemi gerçekleştirdi?

-Bu konularla ilgili belgeler ve deliller var mı?

-İlgili belge, bilgi ve deliller iddianamede somut olarak yer alıyor mu?

Hukuken kanuna uygun olarak tüm bu ve benzer soruların cevapları açıklanan iddianamede yer almamaktadır.

Mahkeme iddianamedeki bu eksiklerin giderilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığı’na iade etmelidir.

Tabii normal hukuk düzeninde bu iddianamenin iadesi gerekir

Ayrıca hukuki tabirle bazı şüpheliler hakkındaki soruşturma tefrik edilmiş yani bu soruşturmadan ayrılıp ayrı bir soruşturma şeklinde devam edecekmiş.

Ancak rutin soruşturmalarda hakkında ayırma yani tefrik kararı verilen şüphelilerin adlarının da yazılması gerekirdi.

Kimler hakkında soruşturmaya devam edilecek bu belli değil.

Soruşturmayla ilgili kamuoyuna yansıyan bilgilerden torbacı katili İstanbul’dan getiren iki polis hakkında ne işlem yapıldığı ve ifadelerinin alınıp alınmadığı da belli değil.

İfadesine başvurulan milletvekilinin ifadesinden ve yine evinde tutulan polis tutanağından da iddianamede söz edilmiyor.

Bunların hepsinin iddianamede yer alması lazım.

Kimlerin şüpheli olarak ifadesi alınmış, kimler hakkında arama ve yakalama kararı var belli değil.

Bunların da iddianameye konulması gerekirdi.

Telefon mesajlarıyla cinayet organizasyonuna işaret eden bilirkişi raporu neden iddianamede göz ardı edildi ve onlarca delil değerlendirilmedi?”

Değerli okurlarım,

Bana göre; Recep Tayyip Erdoğan’ın Devlet Bahçeli’ye siyaseten muhtaç olması, Sinan Ateş cinayetiyle ilgili gerçeklerin ortaya çıkması önündeki önemli engellerden biridir.

Yazarın Diğer Yazıları