Şimdi…
Shakespare'nin meşhur Romeo-Juliet tiradlarındandır…
"O kadar geç oldu ki, çok erken sayabiliriz vakti…"
Evet biraz geç oldu gibi düşünüyoruz. Geç kaldık gibi geliyor bâzen.. Yetişemedik sanki…
Fakat belki de her şey zamanı geldiğinde oluyor… Taşlar yerine belki de zamanı geldiğinde oturuyor… En karanlık dediğimiz ân belki de aydınlığa en yakın olduğumuz ân belki de…
Dönence gibi belki de, uzaklarda bir yerlerde bir şeyler kök salıyor bizim için…
Belki de kötülükler bizim için iyilik tohumları ekiyor, belki de üzerimizdeki kara bulutlar rahmet yağmurları biriktiriyor bizim için… Hırs ve öfke küpleri belki de bize değil, yalnızca içindekine zarar veriyor, içindekini yiyip bitiriyor…
Bütün bunlar belki de her şeyin zamanı geldiğinde olması için ve her şey zamanı geldiğinde oluyor belki de…
Ömür dediğimiz şey iki nokta arasındaki kısacık bir çizgi iken ve biz ikinci noktaya daha yakınken ve ömürleri fedâ etmişken biz bir ihtimâle, tâlip olmuşken hep dar kapılardan geçmeye, belki de o ân açılıyor kapılar, ihtimâl o zaman büyüyor bir çınar gibi kök saldığı yerden…
Ve her şey zamanı geldiğinde oluyor belki de…
Unutulmuş ağıtlar, kırılmış, incinmiş gönüller, kitabını, yönünü kaybetmiş meczuplar, terkedilmiş çeşmeler, kabirler, nisbetsiz kubbeler, kumrusuz, şadırvansız câmiler, âhengini kaybetmiş cemiyet, râbıtası zayıflamış uhuvvet, belki yeni ve yeniden bir doğuş için, yeni ve yeniden bir hamle için, yeni ve yeniden bir aşk için, yeni ve yeniden bir adanmışlık için, bizim için belki de…
Önümüze konan ve fazla olduğunu bilerek ödediğimiz her bedel, sevdiğimizi üzememek için her gün bin kez yanılmalarımız belki de bizim için…
Şimdi geçmişe değil, geleceğe uzanmak zamanı…
Şimdi geçmişte ne olduğuna bakmak, hatırlamak, hesabını yapmak, çeteleleri çekmecelerden çıkarmak zamanı değil…
Şimdi kendimizden başlamak üzere herkesi ve her şeyi af zamanı…
Şimdi yalnızca gözlere değil, kalplere de inen kataraktı kaldırmak zamanı…
Şimdi yalnızca güzel olan ne varsa, doğru olan ne varsa hatırlama zamanı…
Şimdi kenetlenme zamanı…
Şimdi ayakları yere sağlam ve dosta güven düşmana korku veren bir gururla basma zamanı…
Şimdi zemherî değil, bahar zamanı…
Şimdi, 'zindan-toprak-darağacı' üçgeninden geçen bir neslin yürüyüş zamanı…
Şimdi, mağlûplar safını tutmuş bir neslin bütün hasletleriyle, bütün azmiyle, bütün enerjisi ve tecrübesiyle muktedir olma zamanı…
Bu yalnızca bir kongre değil, bir Genel Başkan ve yönetim değişikliği değil, bir esâsa mukaddem olan bir usûl değişikliği…
Bu yalnızca bir kongre değil, bir Genel Başkan ve yönetim değişikliği değil, kadîm değerlere dönüş.. kırmızı çizgilere sadâkat.. vazgeçemeyeceklerimizin tahkimi.. fedâ edemeyeceklerimizi ayân etme.. insanı merkezli, emek merkezli, liyâkat merkezli bir yapılanma…
Hepsinin merkezinde mukaddes bir vatan fikri…
Kongre süreci MHP ve Ülkücü Hareket için hayırlı olsun…
Umarım ve dilerim ki önümüzdeki süreçte kararlar mahkemelerden cevaz bulmak zorunda kalmaz ve ülkücü irâde ve ülkücü vicdan hüküm verir…