Silivri’ye mektup...
Sevgili Müyesser Yıldız;
Bu mektubu, zamana kaşelettirerek tarih eliyle gönderiyorum!
21.yy. Maltası dediğim Silivri adresine göndersem, zarfına vurulacak olan “Görülmüştür” kaşesiyle mektubumun mahremiyeti zedelenir diye; kademeden kademeye, elden ele dolaşırken postadan bir mühür yemiş olan pulumuz, “Elden ele gezen güle” döner sakıncamla “MEYDÂN”ımdan yazıyorum!
Gönderdiğin, hayatımın en özel ödülü selâmını aldım, Ve aleyküm es’selâm...
Sevgili Müyesser;
Savaş, ordular arasında, devletleri-milletleri temsîlen yapılır! Savaşı, ordular yapar. Savaşta erler, ölür-öldürürler ama kaybeden komutanlar, yenilen devletler, yok olan milletler olur! Yâni tersten alırsak milletlerarası varoluş-yokoluş mücâdelelerinde, ordular savaşır ve savaşlarda erler-yiğitler-kahramanlar meydâna çıkar!
100 sene öncenin Düvel-i Muazzâma veya Yedi Düvel adlı Haçlı’sı, günümüzde ABD ve AB adıyla “Haçlı Seferi” diye adlandırarak Orta Doğu’ya saldırıyor; yüzlerce yıl Haçlı’yı İslâm adına tek başına göğüsleyerek ezip yokeden Türk Milleti’ni temsîlen savaş, bu sefer sana nasipmiş!
“Yeniden Osmanlı”cıların, “2. Cumhûriyet”çilerin, “Açılım” cıların, “İleri demokrasi”cilerin, “Gömlek değişen”lerin ve “Gömlek değişenci”lerin başı olan AKP Genel Başkanı, AKP Hükümeti’nin Başbakanı, maalesef BOP Eş Başkanı! Ve NATO üyeliğimiz yüzünden, BM mensûbu oluşumuz sebebiyle Hükümetimiz, dolayısıyla Devletimiz, dolayısıyla Milletimiz Haçlı ile berâber Müslümanlara “Demokrasi Bombaları” atmaya mecbûr!
Biz de bu mecbûriyeti, ayıplamaya mecbûruz!
İtiraz edenleri susturmak, suturamadıklarının seslerini kısmak, bunları yaparken diğerlerini korkutmak için operasyon üzerine operasyon yapıyorlar ve bu operasyonlardan birine muhatapsın! Allah yardımcın olsun...
“Mahkemeyi Yargılayan Dâvâ” adını verdiğin, senaristi ve rejisörü belli bir oyunun sahnesinde irticâlen yaptığın tulûatlarla bir “Devrin Panoraması”na el
koyuyorsun!
“Çok kötü bir senaryo. Rolümü beğenmedim, bana göre bir rol değil” girişinle zâten sahneye ve senaryoya el koyacağını ilan ediyorsun, yüreğinle
var ol!..
“Başbakan’ın yatak odasının dinlendiği yerde hiçbirimiz güvence altında değiliz. Bu silahın yarın siz dahil, hangimizi vuracağı belli olmaz...” tarihî uyarınla; yaşadıkların, yaptıkların ve yazdıklarınla senden sonraki nesillere “rol model”liğini açıklıyorsun, var ol!..
Kutadgu Bilig’de; “İnsanların dillerinden düşmeyen iki türlü ismi vardır; biri iyi, biri kötüdür. İkisi de unutulmaz. İyiyi överler, kötüye söverler” diyor Yusuf Has Hâcib! Senden sonraki nesillere nasıl bir ad mîras bıraktığının -Allah için- farkındasın! Farkındasın derken haddimi aştığımı biliyorum! Başka türlü Dâvâ’nla Mahkemeni Yargılayabilir misin? Bağışla!..
Sevgili Müyesser;
Yalnız kurtlar, ya kendi sürülerini oluşturur, ya da yok olurlar! Yalnız kurtların hepsi de bu gerçeği bilirler! Yalnız kurtlar, ancak ve ancak diğer yalnız kurtlarla bir araya gelebilirler! Nâdirdir, zordur ama Türk Tarihi’nde görülmüştür. Yine görülecektir, hatta görülüyor! Kurtla köpeğin ortaklığı ise asla mümkün değildir!
21. yy. Tomris Hatun’u Müyesser; mektuplarım devâm edecek! Bu mektûbu burada keserken; Yalnız Kurt; yalnız değilsin! “Yalnız kurt yenilmemeli” diyen Yalnız Kurtlar, 21. yy.’ın Kürşat Akınını yapmak hayâliyle seni bekliyoruz!
Tanrı’m seni korusun! Allah yâr ve yardımcın olsun...
Selâm, sevgi, dua...