Silâh namustur demişlerdi
Silâh namustur, bizde... 1971'de, bu adla, film de çevirmişlerdi. Ama silâh fabrikası satıldı. (Reis, satılmadı, 25 yıllığına kiralandı, diyor. Ne fark eder?)
Satış/kiralama tam da mahallî seçime gidilirken. Muhalefeti durduramazsınız. Ana Muhalefet partisinin başkanı: "Silah fabrikalarının özelleştirilmesi vatanın satılması demektir. Biz buna şiddetle karşıyız. O nedenle Sakarya'daki işçilerin yanındayız. OBÜS toplarını yapan fabrikayı yabancılara veriyorlar. Katar ordusuna veriyorlar yüzde 49,9 payıyla. Efendim özelleştirme değil diyorlar. Bizzat kendi imzasıyla 20 Aralık'ta Resmî Gazete'de yayınladı. Tank palet özelleştirmesi deniliyor yani kendi kendini yalanlıyor." diyor, yüklendikçe yükleniyor.
Muhalefetin sözlerindeki abartı payını çıkarıyorum ama bir kenara koyamıyorum!
Reis, merakımı mazur görsün... Kendi dilleriyle sorayım, işletilmesi 25 yıllığına, biri içeriden "yandaş", diğeri dışarıdan "yandaş" ortaklara niçin devredildi? Açıklandı da haberim mi olmadı?
Muhalefet partileri, fabrikanın önemini ortaya koyan açıklamaları peş peşe yapıyorlarken hükûmet edenlerin ise, neden satıldığına/kiralandığına dair, bir açıklamalarını okuyamıyoruz.
Katar krallık... Kral ne isterse o olur. Bütün Arap ülkelerinde böyle... Daha genişleterek, bütün Orta Doğu ülkeleri böyle dersek, sözümün nereye kadar uzandığını anlarsınız. Kim aldıysa Katar Kralının izniyle almıştır.
Biliyorsunuz, Katar Kralı bize özel uçağını bağışlamıştı. Fiyatına 500 milyon dolar diyorlar. Acaba, uçakla silâh fabrikasının devri arasında bir bağ var mı? Üstelik, dövizin artışını düşürmek için, Katar'ın 15 milyarlık bir yatırımından da bahsedilmişti.
Muhalefetin açıkladığına göre; fabrika, tekrar yerine konulması mümkün olmayan stratejik önemdeki bir tesismiş. Devletin elindeki tank üretme kapasitesi ve tecrübesi olan tek fabrikamızmış.
Yine denildiğine göre; askerî tırtırlı araçların bakım, onarım ve modernizasyonunu yapan bu fabrikanın işletmesinin devri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın, savunmanın devletin görevi olduğu, savaşa hazırlık yapması gerekliliği ilkesi, Türk Silâhlı Kuvvetleri ve Millî Savunma Bakanlığı Kuruluş ve Teşkilat Kanunu'na, 4046 sayılı Özelleştirme Kanunu'nun birinci maddesinde sayılan özelleştirme için alınabilecek kuruluşları belirleyen maddeye aykırıymış.
Silâh sanayimizi kuruyoruz, silâhlarımızı, savaş uçaklarımızı, füzelerimizi, tanklarımızı biz üreteceğiz, üretiyoruz, derken, eldeki fabrikayı da verdik.
Hadi Katar bizim aleyhimize döndü, mümkündür, Arap ülkelerinin Türklerde bir kuyruk acısı olduğu hep hissettirilir, fabrikayı batırmaya yönelirse... Hadi içlerindeki bir yetkiliyi, CIA, MOSSAD, yıkıcılar, bölücüler, Türk düşmanları satın alırlarsa…
Telekom'u sattık, başına neler geldiğini gördük. Elektrik santrallerini sattık, milletin sırtına kambur bindirdik. Halkın vazgeçmesi mümkün olmayan ne varsa özelleştiriliyor. Satın alanlar, nereden soyarız, nereden kısa zamanda parayı toplarız hesabı içindeler.
Silâh fabrikasını devrediyorsunuz, süt fabrikasını değil! Madem satacaktınız/icara verecektiniz, bir başka fabrika bulsaydınız...
Hakikaten çok merak ediyorum, ne kazandık ve daha ne kazanacağız? Neden yeterli açıklama yapılmıyor?
Türk'ün üç vazgeçilmezi: At, avrat, silâh... Nereden nereye geldik!