Sihirli değnek kimin elinde?

Ekonominin değil kitabını yazmak, yazılmışını okurken bile zorlanıyorum. İşim gereği anlamak zorunda olduğum kadarının bir satır fazlasını anlamıyorum.

İnsanoğlunun anlamadığı konuda ahkâm kesmesinin, ayak diremesinin, cahil cüretinin çok acı sonuçları ortadayken de, "Ne oluyor ya hu?" dediğim her gelişmede, "Bir bilen"e sormayı tercih ediyorum.

***

Dün, dolar kurunun kronometreye bağlanmış gibi anbean yükseldiği ve sadece benim gibi ekonomi alerjililerin değil, sair ekseriyetin "Ne oluyor yahu?" diye şaşaladığı dakikalarda da aynısı yaptım ve Cihan Paçacı''yı aradım.

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı olmakla birlikte, malum, hatırı sayılır bir bankacılık ve finans tecrübesine de sahip bir "iktisatçı" Paçacı.

***

Efendim?

"Mandacı iktisatçılardan mı?" Diye mi sordunuz?

Orasını ben bilmem, çocuklarımızı bile borçlandırmayı becerdikleri, KÖİ sözleşmelerinde, Londra Mahkemelerini yetkilendiren baş ekonomi yazarının uzmanlığı "manda" meselesi!

***

Delirmemek için arada başvuruyoruz ama işin latifesi bir yana, o saatlerde henüz "Partili Cumhurbaşkanı" da konuşmuyor olduğu halde, neden freni patlamış kamyona dönmüştü acaba doların seyri yine?

Ekonominin halinin, bu tür hareketler için "özel bir sebep" aramayı gerektirecek eşiği çoktan geçtiğini belirttikten sonra "ama" dedi ve MHP Genel Başkanı''nın konuşmasına dikkat çekti Paçacı;

"Sayın Cumhurbaşkanının ekonomide uyguladığı yanlış politikaya ortağının da destek vermiş olması, bu yanlış politikada ısrar edileceği gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Bu tablo döviz kurlarındaki dalga boyunu(volatilite) da artırmıştır."

***

Kimilerinin iddia ettiği gibi, ortada, vatandaşı döviz satmaya teşvik edecek bilinçli bir operasyon filan yoktu yani.

Keza, vatandaşın elindeki dövizi, artış halindeyken değil, genelde düşme eğilimi baş gösterdiğinde bozdurduğunu düşününce ciddi bir mantık hatası vardı dün hayli tartışılan bu tezde.

***

Madem mevzu "savaş" metaforu üzerinden konuşuluyor, biz de ona uygun devam edelim…

Paçacı''ya göre iktidarın temel çıkmazı elinde "silahının" kalmamış olmasıydı;

"Şu anda ellerinde 100 milyon dolar olsa ve bunu piyasaya sürebilseler bu artış olmazdı. Ama 128 milyar doları sattıkları için ellerinde bunu yapacak rezerv de kalmadı."

***

Peki ya, muhalefetin "tek çözüm" olarak işaret ettiği "erken seçim"?

Muhalefetin elinde "sihirli bir değnek" mi vardı?

"Sihirli değnek sandığın kendisi" dedi Paçacı;

"Şu anda Türkiye yönetilemiyor. Bir kişi, ekonomi ilmine aykırı kararlar aldırıyor ve hiç kimse mani olmuyor, olamıyor. Ülke felakete doğru gidiyor. Bu ancak sandıkla önlenebilir. Sandıktan Türkiye''yi ''yönetecek'' bir kadro çıkarsa güven ortamı oluşur. Yatırımcı iktidara güven duymaya başlar, düşük maliyetli uygun vadeli krediler bulunur, kur artışı durur, piyasa istikrara kavuşur. Çözülemeyecek problem yok; yeter ki güven ortamı oluşturulabilsin. Bu da ancak liyakatli kadrolarla olur."

***

-Tam da memleket bir "ekonomik kurtuluş savaşı" verirken!…

"Savaş yok, yanlış karar ve politikalar var" diyor Paçacı;

"Ülkeyi yönettiğini zannedip aslında yönetemeyenler sürekli gerçek dışı demeçlerle algı oluşturmaya çalışmaktadırlar. Bu gidiş Türkiye''yi ekonomik açıdan çöküşe götürmektedir. Uygulanan yanlış politikalar sonucu, halkımız her gün fakirleşmeye devam ederken, birileri de çok yüksek oranda kazançlar elde ediyor. Acı olan ise bunun "Ekonomik İstiklal Savaşı" adıyla sunulmasıdır. Bakın Naci Ağbal da bu partideydi. Geldi, doğru adım attı, kuru düşürdü. Ama kur düşünce birilerinin dolar birikiminin değeri de düştü; apar topar gönderdiler. İktidarın izlediği politika cebinde döviz olandan başka hiç kimseye yaramıyor. Türk lirası olan herkes kaybediyor. Benim cebime el atmaya kimin ne hakkı var! Hepimizin ceplerine ellerini attılar. Yazıktır! Günahtır!"

***

Dün bir kere daha kesin bir dille "Erken seçim yok" dedi Cumhur İttifakı ortakları; o "sihirli değneği", sandığı, bu ortamda verirler mi milletin eline?

Erken seçim tahmini olup olmadığını da sordum Paçacı''ya…

İki yıldır, bu konudaki tezinin hiç değişmediğini, gözleminin, iktidar istemese de, çok sıkıştığı bir anda, kamuoyu ve piyasa baskısıyla erken seçime gitmeye mecbur kalacağı yönünde olduğunu paylaştı.

Kurtuluş Savaşı…

Atatürk''ü ve mücadelesini itibarsızlaştırmak için bunca yıl Kurtuluş Savaşı''nın aslında hiç yapılmadığını, Cumhuriyeti İngilizlerin bahşettiğini vesair savunan bir zihniyetin şimdi boğazına kadar battığı yerden kurtulabilmek için "Ekonomik kurtuluş savaşı" ve "millî mücadele"den medet umuyor olması kaderin cilvesinden başka ne olabilir!

Yazarın Diğer Yazıları