Son günlerin başat gündemi sığınmacılar sorununun gerçeği ne, basit bir göç mü, halktan gizlenmeye çalışılan bir tehlike mi, kim nerede duruyor, çözümü ne ve nasıl olabilir?
Şimdilerde unutulan Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) özetle; Birinci Dünya Savaşı sonrasında cetvelle çizilen devletçiklerden oluşan Ortadoğu coğrafyasının ‘’egemenlerin’’ yararına yeniden dizaynı amacıyla doksanlı yıllarda kurgulanıp, 2011’de Tunus’ta başlatılan ‘Arap Baharı’nın beklentilere uygun yürütülememesiyle kamuflajlı hale dönüştürülmüş ve ülkemiz için yarınlarda en büyük güvenlik sorunu ve tam bir baş belası olmuştur.
Başlangıçta onbinlerle ifade edilip toplumun kanıksatılmasıyla, sonrasında inanç sömürülü izahla tepkisizleştirilmesi şimdilerde boşa düşmüştür. Övünerek yetmiş milyar dolarlık harcama yapıldığı itirafı, kıt kaynaklarımızı emişiyle derinleşen ekonomik krizin yoksullaştırdığı halkın düşüncelerini değiştirmiştir.
Baştan söyleyelim ki; dinen sığınmacılar muhacir biz de ensar değiliz. Suriye yönetim ve ahalisi müşrik değil Müslümandır, orada inanç nedenli-eksenli bir çatışma ve baskı yoktur. BOP çerçevesinde parçalanması için iç savaşa sürüklenen Suriye’de ahaliyi yerinden yurdundan edenler de kendilerini İslam devleti kurucuları sayan sanan IŞID’dır.
Bölgedeki Arap ahali boşaltılıp yerine kurulması amaçlanan uydu PYD devletine taban ve alan açılmıştır. Bu nedenle İdlip’li ile Selanik’linin aynı ya da benzeri olması imkansız ve kıyası da alçaklık değilse eğer çok büyük ahmaklıktır.
Osmanlı’cı geçinenlerden Memur-Sen genel başkanı olduğu için okuma yazması olduğunu varsaydığım birinin; Çanakkale’de savaşmaya gelen Halep’lilerden dem vurarak hala mevzuyu çarpıtma gayretleri gaflet değilse dalalettir.
Zira o tarihte Halep Osmanlı toprağı savaşmaya gelenler de Türk’tür. Osmanlı kim, tarihi ne bilmeyen bu güruhun sığ slogancılığı ise siyasal İslamcılığın dayanılmaz sefaletinden başka bir şey değildir.
Afganistan’ı Taliban’a bırakıp çekilirken ABD ile Havalimanı korumacılığına soyunan ancak alamayan iktidarın Dışişleri temsilcisi olmaksızın resmi görevi bulunmayan bir tercüman aracılığıyla Biden’la görüşmesinden sonra gelen Afgan’lılar ile kevgire dönen sınırlarımızdan sürüler halinde geçen Pakistan’lıların muhacir olmadıkları da kesin.
Şu halde sözde terörle mücadelesi ve sınırlarımızın sağlam olmasıyla övünen güvenlik ve savunma bakanlarının beyanları halka söylenen kocaman bir yalandır. Bugün için ülkemizde menşei karışık ve ne idüğü belirsiz milyonlarca sığınmacı olduğu gerçektir.
Bu basit bir göç sorunu değil, BOP kapsamında yürütülen ‘’örtülü bir istila’’dır. Uzak amacı bin yıllık Türk yurdunu Türk’süzleştirmedir. Akdi yoldaki farklı izahlarla algılar, gaflet değilse dalalet, o da değilse hiyanettir.
Ülkemizin her yerine yayılan ve hergün sarkıntılık, taciz başta da onlarca asayiş sıkıntısı yaşatan bu ahlaksız ve alçakların hangi dinden olduklarının da hiçbir önemi yoktur. Zira yaptıkları ve yaşattıkları en başta muhacirlikletine esas saydıkları dinimize de aykırıdır.
İç savaş ve çatışmanın sona erdiği Suriye yönetimin defalarca af çıkarmasına rağmen dönmeyen, döndürülmeyen sığınmacıların kalmasını savunmanın ahlaki, siyasi bir sebebi ile ulusal ya da uluslararası hiçbir hukuki gerekçesi de yoktur.
Bunlar iktidarın çıkardığı 6458 sayılı yasaya göre bile mülteci değil, geçici korunmaya muhtaç sığınmacılarıdır. Suriye ve geldikleri diğer ülkelerde işlerin normale dönmesiyle ülkemizde bulunmalarının sebebi ve gerekçesi ortadan kalkmıştır. Sadece kamuoyuna açıklanmayan gizli anlaşmalarda mali yardım yani akçe karşılığında verilmiş hukuki bağlayıcılığı olmayan sözler haricinde ülkemizde kalmaları tutulmaları için hiçbir şey yoktur.
Yeniden Aydınlanma Derneği, 2017 yılından beri sığınmacılar konusunu, eğitim, sağlık, barınma, ekonomik ve toplumsal açıdan saha araştırması da dahil çalışmış ve raporlamıştır.
Naçizane hukuki durum, statü ve çözümler kısmında çalıştığım bu konuda; sığınmacıların nereden gelirse gelsin asayişi bozanlar derhal diğerleri de peyderpey sınır dışı edilmelerine engel hiçbir hukuk normu ve bizi bağlayıcı bir kural da yoktur.
Eksik olan siyasi-ideolojik kaynaklı ilkel düşüncelerden dolayı siyasi iradedir. Değiştiğinde bu konudaki anlayış da değişecek ve kısa süre içerisinde geçici sığınmacılar ülkemizi terk edecektir. Aksi halde milli birliğimiz ve güvenliğimiz için çok büyük bir tehdit ve tehlike olacaktır.